İstanbul'a 'Murat Abi', Ankara'ya 'Hikmet Abi' formülünden sonra İzmir'e de 'abi formülü' işler mi diye sorduk dün CHP'li dostlara.
İki eski genel başkanın 'il başkanı yapılmasının' anlamını sorgulayıp 'yoksa İzmir'e de Deniz Abi ya da Altan Abi' formülü mü geliyor diye uç bir soru attık ortaya…
İnanılmaz tepkiler geldi.
Deniz Abi'nin fanatiklerinden bir ismin önerisi çok ilginçti mesela…
'İzmir'e Deniz abi olmaz. Çünkü Deniz abi 6 ay sonra genel başkan olacak. İşte o gün Dersim'e Kemal Abi'yi gönderebiliriz' dedi ve ekledi: İzmir'e Burhan abi atansın. Yani Burhan Özfatura… Basından takip ettiğimiz kadarıyla Burhan abi ile Kemal abi birbirlerini çok seviyor. Hatta Burhan Abi Kemal Abi'ye övgüler yağdırıp son dönemde AKP'yi yerden yere vuruyor. Ve de Burhan Abi'nin Kemal Abi'ye zaman zaman danışmanlık yaptığı da artık sır değil. Hem iki dönem başkanlık yapmış, kenti tanıyan biri… En azından Mehmet Bekaroğlu'ndan daha çok yakışır partiye.'
Güler misin ağlar mısın?
Genel Başkanı'nı hicvetmek için söylenmiş olsa bile son dönem siyaset kartları o kadar karıştırıldı ki ömrünü CHP ile CHP'liler ile mücadele ederek geçiren 'Özfatura'ya CHP İl Başkanlığı' önerisi yapmak bile geliyor akla artık.
Tüm öneriler tabi ki bu denli uçuk, ironik ve hiciv amaçlı değildi.
Ekrem Abi'yi (Bulgun) unutmuşsun diyenler oldu.
Ekrem Abi'yi unutmak mümkün mü? Allah uzun ömürler versin tabi ki… 9 kez bu partiye il başkanlığı yapan 85'lik çınar Ekrem Abi'nin görev verilmesi halinde çizmeleri tereddüt etmeden giyeceğinden eminim ayrıca. Ama atlamamızın nedeni İstanbul ve Ankara'daki atamaların 'yaş ve tecrübe' ile birlikte 'titir, unvan' da gerektirmiş olmasıydı. Ne de olsa İstanbul ve Ankara için 'genel başkanlık, bakanlık' gibi apoletleri olan isimler söz konusuydu. Ekrem abi ise bu partinin tarlasında uzun yıllar çapa yapmasına rağmen başkaca bir göreve seçilmemişti.
Bir de 'Katıksız Baykalcı olan Ekrem abi Kılıçdaroğlu'nun aklına gelmez diye düşünmüş olabilirim' tabi ki.
İzmir Ticaret Odası'nın meclis üyeleri aradı.
'CHP il Başkanı arıyormuş. Hem de abi arıyormuş. Neden Yalçın Abi olmasın. Biz kefiliz' dediler. Kefil olanların bazıları CHP'li değildi ama önerilerinde gayet ciddiydiler. Yalçın Erdoğan'dan söz ediyorlardı. Çok uzun yıllar İzmir Ticaret Odası'nda meclis üyeliği yapan Erdoğan da aradı sonra… 'Aday falan değilim. Ama görevden de kaçmam. Bu partide aralıksız 10 yıllık yöneticilik yaptım. 5 il başkanı ile 7 seçim yaşadım. İstenirse abilik yaparım' dedi. Bana da aktarmak düştü tabi ki.
Bülent Abi (Baratalı) önceliğinin oğlu Yusuf'un vekil adayı olarak örgütün kantarından çıkarmak olduğunu, daha önce severek yaptığı bu görevi şimdilik düşünmediğini söyledi. Türkan Abla'nın (Miçooğulları) da isteksizliği sözlerinden anlaşılıyordu.
Milletin aklını karıştıransa Alaattin Abi formülüydü.
En çok eleştirilen ve de en çok desteklenen… Eleştirenler tabi ki son iki seçimin (2011-2014) faturasını ağırlıklı olarak ona ve arkadaşlarına yüklüyordu.
Ama İzmir'in şu anki tablosuna bakıldığında da Alaattin abi formülünün akla en yatkın olanlardan birisi olduğunu da pek çoğu kabul ediyordu.
Mümkün değil… Çünkü o milletvekili… Milletvekilinin il başkanı olarak atanması teknik olarak mümkün değil. Diyelim istifa etti. Milletvekilinin istifasını meclis kabul ediyor. AKP grubu İzmir'de Alaattin Yüksel gibi bir ismin önünü açar mı? Diye soranlar da oldu.
Bu yorum bile Alaattin Abi formülünün ciddi ciddi düşünülmüş olmasının sonucuydu.
Sordum soruşturdum tabi ki…
Kılıçdaroğlu'nun Alaattin Abi'yi isterse seçime kadar 'il koordinatörü' olarak görevlendirebileceğini söylediler.
-İl başkanlığına atama yapılmaz. Mevcut yönetimden vekalet edilir. Alaattin Abi de 'seçim sürecinde' dümene geçer. Koordinatör olarak… diyenler oldu.
Milletin aklını karıştıran bir süre önce Alaattin Yüksel'in 'milletvekili adayı değilim' diyerek kente dönüş sinyali vermesiydi aslında. Ve de 2019'da Kocaoğlu'ndan sonra Büyükşehir bayrağını Yüksel'in devralacağına ilişkin yaygın bir kanaatin varlığı dikkate alınırsa 'Alaattin abi' formülü çok konuşulacağa benziyor.
Mevcut yönetimden birkaç isimle de konuştum.
Çarşının epey karışık olduğunu anladım tabi ki…
Görünen o ki oradan tek bir aday çıkmayacak…
Dış kulvardan atak yapan Bedri Serter, Utku Gümrükçü gibi isimlerin 'olasılık dahilinde' olduğunu kabul etseler de İzmir örgütünün 'evraka' diyeceği bir isim gördüğüm kadarıyla henüz yok.
Tabi ki bu belirsizlikte kent siyasetinin parçalı yapısı kadar genel merkezin elini göremiyor oluşun da etkisi büyük.
İzmir'in il başkanının adını koyamasalar da, profil tanımı yapanlar var.
Diyorlar ki, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun 'hayır diyeceği bir isim olmaz.
İlçe belediye başkanlarının çoğunun 'onay' vereceği bir isim olmalı…
Mevcut ilçe örgütlerine sözünü geçirecek ağırlıkta bir isim olmalı…
Tabi ki kentin dokusuna/yapısına da uygun düşmeli…
Entelektüel açıdan da kentin önünden yürümeli…
Hatta çok şart değil ama mümkünse genç olmalı…
Tüm bu önermeler Kılıçdaroğlu'nun umurunda olmayabilir.
Çünkü İzmir söz konusu olduğunda CHP Genel Başkanı çoğunlukla ters köşeye yatırabiliyor insanı… Örgütsel tercihlerinden milletvekili, belediye başkanı seçimine kadar pek çok süreçte 'ona en yakın' olanların bile aportta kaldığını biliyoruz.
Bize düşen tabi ki örgütün/kamuoyunun sesine kulak vermek…
Ötesi Kılıçdaroğlu'nun, CHP'nin işidir. Abi/abla formülü mü yoksa 'sıfır' numara 'işte bu' dedirten bir tercih mi? İzleyip, göreceğiz.
Şimdilik Grup Gündoğarken'e kulak veriyoruz. Ankara'dan abim gelmiş.. Evde bir bayram havası…