Yılın sonuna doğru taptaze araştırma yayınlamışken şöyle bir genel toparlama yapmasak olmazdı.
İntegral olarak Kasım ayı ortasında İzmir'in 30 ilçesinde gerçekleştirdiğimiz 'siyasi gündem' araştırmamızdan bir bölümünü yayınladık.

'İzmir Mansur Yavaş diyor' başlığıyla servis ettiğimiz araştırma, İzmir medyasından çok sayıda gazete, televizyonun ilgisini çekti.
Aslında 'İzmir Mansur Yavaş'a döndü' desek daha yeriymiş. Keza İzmir'in siyasal nabzını mütemadiyen ölçen bir kuruluş olarak paylaştığımız son çalışma, 2020'de yayınladığımız 2 ayrı araştırma ile kıyaslandığında siyasal dönüşün fotoğrafını netleştiriyordu.

Son Başbakan Binali Yıldırım'a karşı İstanbul'da 2 kez seçim kazanan Ekrem İmamoğlu 2020 başlarında deyim yerindeyse kasırga gibi esiyordu.
Millet İttifakı'nın, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı kim olsun, yeni bir parti kurulacak olsa kim kursun, CHP'nin başına kim geçsin de dahil siyasete dair tüm soruların en net yanıtıydı.
Kuşkusuz Erdoğan'ın da en güçlü rakibi olarak görülüyordu.
Şubat 2020'de 'Şimdiden oy veririm diyebileceğiniz bir CB adayı var mı sorusunda' %33'ü geçen bir orana ulaşıyordu. Millet İttifakı cephesinden en yakın rakibi Mansur Yavaş'ın adını söyleyenlerin oranı %4 civarındaydı.
Son araştırmada ise 'Erdoğan karşısında Millet İttifakı'nın adayı kim olsun?' sorusuna yanıt verdi katılımcılarımız. İmamoğlu'nun adı %12,7, Yavaş'ın ismi %30'u aşkın kişi tarafından telaffuz edildi.

Peki, 20 ayda bu nasıl oldu? İzmir bir adaydan diğerine neden döndü? Ya da döndü mü?

Şubat 2020, Eylül 2020 ve Kasım 2021 araştırmalarının bize söylediği en çarpıcı değişken İmamoğlu-Yavaş ise de tek değişken bu değildi. Kılıçdaroğlu'nun adaylığına yönelik toplumsal talep de %1,2'den %9,4'e tırmanmıştı. Yavaş'tan sonra oransal açıdan en büyük yükseliş ona aitti. Muharrem İnce ise inişli çıkışlı bir grafik sergiliyordu. Şubat 2020'de %2,2 ile başladığı toplumsal desteği Eylül 2020'de (Parti kurma sürecinin de etkisiyle) %13'leri geçmiş Kasım 2021'de yeniden %2,5'e gerilemişti.

Biz yine İzmir'i İmamoğlu'ndan Yavaş'a döndüren sebeplere dönelim.
En büyük sebep İmamoğlu üzerinden yapılan kutuplaştırma harekatıdır. Görünen odur ki AK Parti İmamoğlu'nun adını Batı'da oksitlemeyi başarmıştır.
23 Haziran'da rakibi Binali Yıldırım'a 800 bin fark atan İmamoğlu o andan itibaren 'sıradaki gelsin' moduna girmiş kendisine yakıştırılan CB adaylığı gömleğini (çok erken) giymiştir.
Siyasi iktidarın ağır bir muhasarasıyla karşı karşıya kalan İmamoğlu, bu süreçte partisinden de umduğu desteği bulamamış ve bilhassa milliyetçi-ulusalcı seçmenin gözünden düşürmek için kullanılan argümanlar bu mahallede işe yaramış görünmektedir.
Burada özellikle HDP yakınlığı, ittifakı vb iddialar/ ithamların halen artarak devam etmesi psikolojik harekatın sürdüğünün göstergesidir.
*
İmamoğlu iktidarın siyasi muhasarasını yarmaya çalışırken İzmir seçmeninin son kahramanı Mansur Yavaş ne mi yapıyordu?
Tabi ki Erdoğan'ın görevden aldığı, AK Partili yetkililerce Ankara'yı parsel parsel satmakla itham edilen, Türk siyasetin en alerjik figürlerinden biri olan Melih Gökçek'in ipliğini pazara çıkarıyordu.
İmamoğlu bir paratoner misali siyasi iktidarın şimşeklerini üzerine çekerken Mansur Yavaş görece daha steril, sakin bir atmosferde sosyal belediyecilik uygulamalarıyla sosyal medyayı domine ediyordu.
İmamoğlu'nun aksine HDP topuna mümkün mertebe girmeden yavaş yavaş ama istikrarlı bir şekilde…

Melih Gökçek alerjisi en yüksek kentlerden biri olan İzmir'in dikkatini hemen çeken Mansur Başkan İmamoğlu'nun aksine daha görev odaklı, daha ağırbaşlı bir profildi.

Yavaş'ın hakkını Yavaş'a vermek gerekirse…
Siyasetin yaşlı aktörleri adeta uzaylı gibi tanımladıkları, 6-7 milyon yeni seçmeni barındıran Z kuşağı ile nasıl iletişim kuracağız sorusuna yanıt ararken Mansur Yavaş Z kuşağının iletişim kanallarında twitch yayını yapıyordu.
Hem de 23 Haziran harekatı öncesi ceketini çıkarıp 'Gençliğimiz var' diye başlayan kendisinden 15 yaş daha genç olan İmamoğlu'ndan da önce…
Altı üstü twitch yayını canım. Ne olacak demeyin.

Gençliğin iletişim kanallarına rakiplerinden önce dalan Yavaş, bu süreçte milyonlarca genç tarafından tanındı, takdir edildi. Yaptığımız araştırmalara yansıdığı için de biliyorum ama twitch hamlesi Yavaş'ı siyaseten zıplatan önemli adımlardan biri olmuştur.

Yavaş'ı CB adaylığında öne çıkaran faktörlerden biri de İYİ Parti Lideri Akşener'in Cumhurbaşkanlığı adaylığına dair irade beyanıdır. Akşener, her ne kadar İmamoğlu'na yakınmış gibi gözükse de siyasi tabanı, bilhassa İzmir'deki seçmeni HDP alerjisi nedeniyle Yavaş'a daha yakın duruyor.
Akşener'in CB adayı değilim çıkışının onu destekleyecek kesimleri Yavaş'a doğru ittiğini son araştırmanın çapraz analizlerinde de gördük.

Kılıçdaroğlu'nun adaylığına %61, İmamoğlu'nun adaylığına %84 destek veren İYİ Parti seçmeni (İzmir'de yaklaşık %15 seçmeni var) Mansur Yavaş'ın adaylığında %97,9 gibi astronomik bir rakama ulaşıyor.
Dahası Milliyetçi cepheyi arkasına alan Mansur Yavaş'ın 2. turda Erdoğan'ın rakibi olması durumunda MHP seçmenlerini de karpuz gibi ikiye böleceği bu minvalde Cumhur İttifakı'nın burçlarında ciddi bir gedik açacağı görülüyor.
Bu sonuçlar, MHP Lideri Bahçeli'nin son dönemde Mansur Yavaş'a dair tehditkar çıkışlarını açıklıyor.

Son olarak Mansur Yavaş'ı İzmir'de öne çıkaran faktörlerden birinin kentin HDP hassasiyeti olduğunu ifade edelim. Çünkü İzmir'in siyasi bilinçaltında bölünme ve şeriat korkusu her daim canlıdır.
İzmir'de HDP'yi PKK'nın siyasi uzantısı olarak tanımlayan ve asla oy vermem diyen hatırı sayılır bir kitle var. Ve bu kitlenin CB adayı arayışında Mansur Yavaş siyaseten en steril seçenek olarak duruyor.

Gelelim İmamoğlu'nun İzmir'in gönlünden tamamen düşüp düşmediğine!
Tamamen düşmüş değil. Erdoğan ile yarışırsa Mansur Yavaş'ın 5 puan gerisinde başlıyor yarışa. Ama %62-63 bandını daha başlangıçta zorluyor. Mansur Yavaş mı? Erdoğan ile yarışırsa %68'i görüyor daha başlangıçta.
İzmir böyle düşünüyor.
Fakat İmamoğlu'na yönelik son harekatın onu daha da güçlendirmesi olası. Öte yandan İmamoğlu'nu yeterince yıprattığını düşünen siyasi iktidarın oklarını Mansur Yavaş'a yöneltmesi de ihtimal dahilinde.
Belki de adaylık iradesini güçlü şekilde ortaya koyan Kılıçdaroğlu'nun asıl niyeti, şimşekleri üzerine çekerek elindeki iki güçlü hamle şansını son ana kadar korumaktı. Kim bilir?