Zor günlerden geçiyoruz.
Ekonomi malum…
19 yıldır (15 Haziran-1 Kasım 2015'i saymazsak) ülkeyi tek başına yöneten iktidar gelinen noktada tıkanmış görünüyor.
Küresel, doğal sebeplerin de etkisiyle hem içeride hem de dışarıda Türkiye'yi zor bir dönem bekliyor.
Çare?
Tabi ki siyaset!
Tabi ki sandık!
Başka bir çözümü aklımızın ucundan bile geçiremeyiz.
Bugüne değin erken seçimi mümkün görmeyen biri olarak, artık kaçınılmaz gördüğümü söylemeliyim.
Öyle sonbahar falan da değil. 2022 yaz başında (Haziran) bekliyorum.
Tabi ki Erdoğan kaçınılmaz olana direnebilir.
Gelinen noktada adeta bir buz dağına dönüştürmeyi başardığı sadık kitlesine güveniyor olabilir.
Ancak koşullar öyle zorlaşıyor ki buz dağı da olsa kar etmez, erime kaçınılmaz…
Ve kültesi/kitlesi daha fazla erimeden sandığı halkın önüne koymak aslında siyasi iktidarın da çıkarına… Seçimi kaybedecek olsa bile…
Kaybetmek var, kaybetmek var çünkü.
*
Hal böyle iken, siyasal muhalefette ilginç dalgalanmalar yaşanıyor. Geçtiğimiz günlerde TBMM'de kabul edilen Suriye ve Irak tezkeresinde yaşanan ayrışma, İyi Parti ve CHP birlikteliği açısından hayra alamet bir tablo ortaya koymadı.
Danışıklı dövüş değilse tabi ki.
İYİ Parti oylamada Cumhur İttifakı ile aynı safta kalırken,CHP daha önce pek çok kez evet dediği tezkereyi bu kez HDP ile birlikte yüksek bir sesle reddetti.
Mesele tezkerenin kabulü ya da reddinden çok öteydi aslında. Bana göre İYİ Parti oldukça net stratejik bir hamle yaptı. Danışıklı dövüş olma ihtimalini göz önünde tutarak 'Kılıçdaroğlu ile birlikte Millet İttifakı'nın müthiş bir siyasal kuşatmaya imza attığını' da söyleyebiliriz.
Oylamayı göründüğü gibi 'Millet İttifakı'nda tezkere ayrışması' olarak okursak, İYİ Parti açısından 'bir taşla çok kuş' hamlesini olduğunu söyleyebiliriz. Tabi ki meseleyi bu düzlemde değerlendirdiğimizde
CHP'nin 'sol cenahı' tabi ki de HDP tabanını kucaklama anlamındaki duruşunun ise bir nevi siyasi fedakarlık olduğu söylenebilir.
CHP, siyasi bedel ödemeyi göze alarak bu noktada durmayı seçmiş olabilir.
Keza, başta milletvekili dokunulmazlıklarındaki oyları olmak üzere önceki tezkerelerdeki oyları yüzünden CHP bu kesim tarafından sıkça eleştiriliyordu.
*
İYİ Parti ise Cumhur İttifakı'yla ortak hassasiyetlerinin altını çizme fırsatını kaçırmadı. Çekirdek kadrosu MHP'lilerden oluşan İYİ Parti, bu hamlesiyle su almaya başlayan iktidar gemisine iyice yaklaştı.
Bahçeli ve Erdoğan'ın yakın geçmişte 'Evine dön' davetlerine muhatap olan Akşener'e karşı zaten yumuşama eğilimine giren Cumhur ittifakı seçmeni, bu son hamleyle İYİ Parti ile arasındaki buzları biraz daha eritmiş oldu.
Hatta İYİ Parti,bana göre milliyetçi-muhafazakar çizgisini öne çıkarmaya devam ederek ülke siyasetini kutuplaşma girdabından çıkarma adına da önemli bir fırsat yakaladı.
*
Ancak onların da halen aşamadığı birçok nokta var. İYİ Parti şu anda ülkeye zor günler yaşatan ekonomik-siyasal konjonktürün ve de genel başkanın kişisel rüzgarıyla yol alıyor.
Demirel'in tedrisatından da geçmiş olan Akşener'in siyaseti salonda değil sokakta yapması başından bu yana en büyük artısı iken 'sözünü dudaktan, gözünü budaktan ayırmayan' tarzı/tavrı 'delikanlı lider seven' kitleler üzerinde olumlu bir etki bırakıyor.
Ama bunlar tek başına yetmiyor. Kendi adıma Akşener'in ülke siyasetinde başarılı olabilmesi için ilk zaferi partisinde yaşaması gerektiğine inanıyorum. Zira, 'sokağın genel başkanı' algısından kurtulmalı…
*
Siyaset boşluk kaldırmaz derler…
Ülke 19 yıldır Erdoğan ve ekibi tarafından idare ediliyor.
Gelinen noktada ciddi tıkanmalar söz konusu. Ekonomi allak bullak… TL eriyor. Hayat hiç olmadığı kadar pahalı… Zamlar yağmur gibi… Yoksul kesimi çok zor bir kara kış bekliyor. AK Parti'yi 19 yıldır iktidarda tutan yoksul kesimi…
Hedefini 'Başbakanlık' olarak güncelleyen Meral Akşener, kendisini Millet İttifakı'ndan ayıracak adımların en büyüğünü tezkere oylamasıyla attı. Tüm bu ve benzeri adımlar Akşener'i iktidar yapmaya yetmese bile sürpriz bir şekilde muhalefetin kaptan köşküne oturtabilir.
Sonra ne mi olur?
Siyaset kartları en baştan karılır.
2024 yerel seçimleri çok daha renkli, rekabetli, çok daha öngörülemez olur.
İzmir'de bile…