Ülkece büyük ve derin bir travmayı atlatmaya çalıştığımız şu günlerde kurumsal açıdan 'tirajı komik' bir süreç yaşadık, yaşıyoruz.
Kurucu genel yayın yönetmeni olarak 2009'da 'gazetecilerin gazetesi' olsun diyerek çıktığımız bu yolda kat ettiğimiz yol ortada...
İnternet Gazeteciliği alanında İzmir'de lokomotif bir kuruluş olmanın haklı gururunu yaşıyoruz.
Olabildiğince tarafsız, bağımsız ve vicdanlı yayınlar yapmaya çalıştık.
Tabi ki birçoğunun hoşuna gittiysek, birçoğunun da zoruna gitmişizdir.
Mesleğimiz gereği birçoğunun ayağına, nasırına da basmışızdır.
Bu nedenle dostumuz da düşmanımız da çoktur.
Bize yani Ege'de Sonsöz'e yönelik bugüne dek birçok yakıştırma yapılmıştır.
CHP'li demişlerdir, MHP'li demişlerdir hatta AK Partili demişlerdir.
CHP'lilerin bir bölümü Aziz Kocaoğlu'na yakın demiştir, bir kısmı Önder Sav'a yakın demiştir.
AK Partililerin bir kısmı için düne kadar Ergenekon'un yayın organıydık mesela…
Bazıları bizi ulusalcı, milliyetçi olarak tanımlar.
Aslında her görüşten yazara ve habere yer verdiğimiz için 'demokrat' tanımlaması daha uygun düşmektedir. Ki bu tanımı yapanların sayısı da hiç de azımsanmayacak kadar fazladır.
Kim ne derse desin ve kim nasıl tanımlarsa tanımlasın… Hiçbir zaman ve zeminde bize yönelik 'vatan haini' yaftası yapıştırılamamış, böyle bir yorum bile yapılamamıştır.
Medyanın 'yandaş-candaş-yoldaş' gibi kavramlar üzerinden bölündüğü süreçte 'taraf' olmamanın 'bertaraf' olma tehlikesiyle bizleri yüz yüze getirdiğini de yaşayarak öğrendik.

Bu süreçte bizi bir dakika olsun yalnız bırakmayan ve sürecin çözülmesinde önemli rol oynayan bir AK Partili vekile de söylediğim gibi; 'Dışarıdan bakıldığında bizim ne olduğumuz belli olmayabilir. Ama ne olmadığımız bellidir. Çünkü bizden vatan haini çıkmaz. Aramıza girmeye moda tabirle sızmaya çalışabilir. Fark edildiği an kulağından tutup kapının önüne koyarız'.

Her ne kadar 27 Temmuz'daki kararnamede kapatılacak gazeteler arasında Ege'de Sonsöz'ün adı geçmiş olsa da bu yanlış, bu talihsiz karara itibar edenlerin sayısı bir elin parmağını geçmedi.
Ve genel kanaat FETÖ örgütünün pek çok devlet kurumunda yaptığı gibi 'karşı operasyon' hamlesiyle Ege'de Sonsöz gibi karşısındaki kuruluşa bu çamuru bulaştırmak istediği şeklindeydi.

Düşünebiliyor musunuz?

FETÖ'nün başı Fethullah Gülen'in devlette en güçlü olduğu yıllarda 2010-2011'de bizzat iki kez ceza ve tazminat davası açtığı bir gazeteden söz ediyoruz.
Fethullah Gülen'in medyanın önemli bölümü tarafından dokuz sütuna sığdırılamadığı yıllarda taraf olduğu tüm kumpas operasyonlarında karşısına dikilmiş bir gazeteden söz ediyoruz.
Yazar kadrosunda Ahmet Şık'ın, Nedim Şener'in, merhum İlhan Selçuk'un, İzmir Büyükşehir Belediyesi bürokratlarının, Askeri Casusluk mağdurlarının avukatlarının bulunduğu bir gazeteden söz ediyoruz.
FETÖ'nün Türkiye imamı tarafından dava edilmiş ve talihsiz kapatma kararnamesinden 15 gün önce 'beraat' etmiş bir gazeteden söz ediyoruz.
FETÖ'ye bağlı şu günlerde çoğunluğu tutuklu savcılar tarafından birçok kez dava edilmiş bir gazeteden söz ediyoruz.

Ve böyle bir gazetenin FETÖ'yle ilişkilendirilmesinden söz ediyoruz.

Tam bir karşı operasyon…
Tam bir güler misin ağlar mısın tablosu…

Kargaların bile güldüğü bu yanlış kararın düzeltileceğinden zerre kuşku duymadım.
Zaten düzeltme yolunda ilk önemli adım da atıldı.
İkinci adım kararnamedir.
Devletin en üst düzeyinden bu konuda da sözler verildi.

Bize düşen ilk günden itibaren devletimizin yaptığı bu haklı temizliğe arka çıkmak ve tarafımıza verilen 'Bu yanlışı en kısa sürede düzeltiriz, merak etmeyin' sözünün gereğini beklemektir.
Tabi ki bir taraftan kararname beklerken bir taraftan da teşekkür listemizi hazırlıyoruz.
En başa Başbakanımız Binali Yıldırım yazacağımız uzun bir teşekkür listemiz olacak…
Belki de 'teessüf listesi' de hazırlarız.
Yahut akbaba listesi…
Eşekten düşenin halinden eşekten düşen anlar derler…
Ama Allah düşmanımızı dahi böylesine ağır bir iftirayla imtihan etmesin…

Not: Bir süredir 'araştırma sektöründe faaliyet gösteren' İntegral şirketinde mesai yapıyor olsam da 20 yıla yakındır sürdürdüğüm gazetecilik ve büyük bir özveriyle bugünlere taşıdığımız Ege'de Sonsöz'e dair alınan bu haksız kararın kaldırılması için yoğun çaba sarf etmemiz gerekti. Aktif gazeteciliğe dönüş kararı almış değilim. Ama hala bir parçası olmaktan onur duyduğum Ege'de Sonsöz'ü üç beş çakala yem etmeye de hiç niyetim yok. Yedirmeyiz yani… Böyle biline.