Kestirmeden gidelim…
Bazı ünlülerin hayatı gerçekten roman olacak kadar…
Hayatın içinden kabul edilir…
Bu öykünün kahramanı ise…
Bu satırları okuduğunuzda…
O büyük sanatçı…
Şimdi…
Antalya’daki bir hastanede…
Yüz binlerce hayranının duaları ile şifa arıyor…
***
70 yıl öncesine gidiyoruz…
O günlerin Adana’sı…
Rengarenk bir dünyayı ayna gibi yansıtıyor…
Fuar olmasa…
Bizim İzmir, Adana’nın gerisinde kalacak…
Gece hayatının en renkli ışıkları o şehirden yansıyor Türkiye’ye…
Beş yaşına gelmeden…
Babacığını kaybetti “baba kokusu”na doyamadan…
Bu öykü…
Parmak kadar bir çocuğun…
Adana pavyonlarında sabahın ilk ışıklarına kadar çalışan…
Bunu yaparken de…
“Nasıl şöhret olurum…” diye planlar kuran kaderidir…
Sinema yıldızı olmak istiyordu…
Seyrettiği her filmde başroldeki aktöre benzemeye çalışıyordu…
İşte o parmak kadar çocuk…
Türkiye’nin altın sesleri arasında yer alan Ferdi Tayfur’dur…
An itibarıyla…
Geçtiğimiz ay…
79 yaşına girdi; şu sıralarda bir hastane odasında…
***
Türkiye O’nu…
Yarattığı unutulmaz türküsü…
“Fadime’nin Düğünü” ile…
Bağrına bastı…
Taaa 30 yıl öncesinden bugünlere…
Bir daha da…
Zirveden aşağıya inmedi…
***
Onur veren bir lakabı var…
Türkiye’nin “Arabesk (*) Antolojisi”nde…
O, yıllarını verdiği müzik dünyasında...
Bundan böyle…
O da, artık…
(*) “Mahşer’in Dört Atlısı”ndan biri olmuştu…
Kimdi onlar?
Orhan Gencebay… Müslüm Gürses… İbrahim Tatlıses… Ferdi Tayfur…
***
Tam adı…
Ferdi Tayfur Turan Bayburt, idi…
O zamanların ünlü dublaj sanatçısının adını yakıştırmıştı babası O’na…
İşte o baba…
Bir kan davasına kurban gitti…
Ferdi Tayfur babasız kaldı…
Annesi bir gece bekçisi ile evlendi…
Bir türlü kalbinden geçen eğitimi alamadı…
Fakirlik, aileyi bi’anda tuş etti…
Ferdi’cik…
Çaresiz bir şekercinin çırağı oldu…
(Daha sonra çıraklık günlerini kitap yaptı…)
Pamuk tarlasında işçi oldu…
İlginç bir özelliği vardı!
Çalıştığı her yerde…
Durmadan türkü söylüyordu…
Aslında…
Kalbinden geçen sinemaydı ama…
Arabesk kanına girmişti bi’kez…
***
Hem şarkıcılık hem artistlik…
Bi’arada neden yürümesin diye diye…
Aklına bir kurt düştü…
“Beklenen Şarkı” filminde…
Zeki Müren gibi büyük bir sanatçı…
Hem şarkı söylüyor hem de filmin başrolünde oynuyordu…
O filmi defalarca izledi…
Başaracağına inanıyordu…
Adana Radyosu’nda düzenlenen ses yarışmasında ikinci oldu…
Adana’yı ve evini bıraktı…
“Ver elini İstanbul…”
Derken hiç yüksünmedi…
Lunapark Gazinosu’nda bağlama çalmaya başladı…
Film yıldızı Necla Nazır’a ise bakmaya doyamıyordu…
Sırılsıklam aşık olmuştu…
Aşkları…
Kırmızı bir “Vosvos” otomobilin içinde başladı…
Evlendiler…
Bir kızları (Tuğçe Tayfur) doğdu…
Ferdi Tayfur artık…
Şarkıları ve filmleriyle…
“Kapalı Gişe” bir sanatçı olmuştu…
Şahane bir örnek:
“Derbeder…” filmi ortalığı yıktı, geçti…
Usta işi filmi…
Sadece İstanbul’da üç buçuk milyon hayranı izlemişti…
Avrupa’daki turnelerin ardı arkası kesilmiyordu…
“Batan Güneş” şarkısı o kadar sevilmişti ki…
O’na artık…
“Batan Güneş’in Kralı” diyorlardı…
***
Ne var ki…
Hayat “acımasız” olduğunu bi’kez daha kanıtladı…
30 yıldır birlikte yaşayan…
Ferda Tayfur ve Necla Nazır ayrıldılar…
Kimilerine göre…
Bu ayrılışın ayak sesleri günler öncesinden duyulmaya başlamıştı…
Ünlü çift, onca yıldır imam nikahıyla yaşıyorlardı…
Sonunda ayrıldılar…
***
Bitiriyoruz…
Gelelim bugünlere…
Talihsiz bir sanatçıydı Ferdi Tayfur…
2011 yılında geçirdiği “yüz felci”nin ardından…
Marmaris'te gözlerden uzak bir hayat sürmeye başladı…
Tam her şey yolunda derken…
Yeniden hastalandı…
Muğla'daki tedavisinin ardından…
Doktorları ve ailesinin isteği üzerine askeri uçakla…
Antalya'ya sevk edilen sanatçıya…
Kulak burun boğaz doktorları tarafından…
Sinüs ameliyatı yapıldı…
Şu sıralarda…
Kendisini merak edenlere…
Doktorunun çektiği videoyu paylaşıyor ve hayranlarına…
“Sayenizde iyiyim, Allah razı olsun… Bu kadar meşakkat bu kadar destek, sağ olun… Çok iyiyim, şükür iyiyim…”
Diye mesaj yolluyor…
Derken…
Tekrar rahatsızlandı…
Geride bıraktığımız “16 Aralık” akşamı…
Muğla’dan…
Antalya'daki hastaneye nakledildi…
Türkiye, benzersiz sanatçıya şifa diliyor…
Öyle ki…
Sanki…
Nasip, kader ve kısmet…
Hayatının “şifresi” oluvermiş Ferdi Tayfur’un…
Sağlıkla… Mutlulukla…
Nokta…
(*) Antoloji: “Yazınsal ürünlerden güzel parçalar seçilerek oluşturulan ve türlü yöntemlere göre düzenlenen yapıt…”
(*) Mahşerin Dört Atlısı: “Hıristiyanlıkta (Kıyamet) alameti olarak ortaya çıkacağına inanılan dört atlı…”
Hamiş: Ferdi Tayfur üç kez evlendi... İlk evliliğini Adana'da evlilik dışı çocuk dünyaya getirdiği Zeliha Hanım ile yaptı ve Talha adında bir oğlu oldu… İkinci evliliğini Necla Nazır ile yaptı ve Tuğçe adında bir kızı dünyaya geldi... Son evliliğini ise Habire Ünyanı Demir ile yaptı ve 64 yaşında bir kez daha erkek çocuk babası oldu…
Sonsöz: Bir hayranı yazmış; etkimeyici, okumalısınız: “O bir derbeder, o bir tiryaki, o bir hayat adamı, o bir avare, o bir yuvasız kuş, o bir yaralı, dertli ve doğuştan kederli, o bir mecnun, o bir gönül yorgunu, o bir aşk dilencisi, o bir boynu bükük, o bir Kral en Kral Türkiyenin en büyük starı rekorların adamı Ferdi Tayfur…”