Türkiye'de kadın sporcu olmak, özellikle eskrim gibi daha az popüler ve altyapısı sınırlı dallarda, gerçekten pek çok zorluğu beraberinde getiriyor. Eskrim, pahalı ekipmanlar ve özel salonlar gerektiren bir spor. Türkiye'de eskrim salonlarının sayısı oldukça az ve genellikle büyük şehirlerle sınırlı. Kadın sporcular, bu tesislere erişimde erkeklere kıyasla daha fazla zorluk yaşayabiliyor. Antrenör sayısı da kısıtlı; nitelikli koç bulmak, özellikle kadınlar için bu sporda ilerlemeyi zorlaştırıyor.
Futbol, basketbol, voleybol gibi popüler sporlar medyada geniş yer bulurken, eskrim gibi dallar genellikle gölgede kalıyor. Kadın eskrimciler, başarıları olsa bile hak ettikleri takdiri görmekte zorlanıyor. Bu da motivasyonu ve sponsorluk imkanlarını olumsuz etkiliyor.
Tüm bu zorluklara rağmen, Türkiye'de kadın eskrimciler önemli başarılar elde ediyor. Örneğin, İrem Karamete gibi sporcular, uluslararası arenada Türkiye’yi temsil ederek genç kadınlara ilham veriyor. Bu başarılar, yeni nesiller için bir yol açıyor; ancak daha fazla destekle bu yolun genişlemesi mümkün.
Bugün köşemizin konuğu gurur duyduğumuz bir sporcu olan Eksrimci İrem Karamete… “Bir Olimpiyat Sporcusunun Derin Yolculuğu” kitabını yeni okuyabildim. Türkiye'de kadın eskrimci olmak, azim ve tutku gerektiren bir mücadele. Ama her başarılı kadın sporcu, bu yolda yeni kapılar açıyor. Daha fazla destekle, bu sporun kadınlar arasında yaygınlaşması ve başarıların artması kesinlikle mümkün.
İrem’in kitabını nihayet okuyabildim. Kitap, sadece sporcular için değil, hayatta engellerle karşılaşan ve kendi yolunda ilerlemek isteyen herkes için bir rehber niteliği taşıyor. İçerisinde mental dayanıklılık, stres yönetimi, sakatlıklarla başa çıkma ve hedeflere ulaşma gibi konularda önemli dersler bulunuyor. Aynı zamanda, Karamete'nin gençlere, özellikle kız çocuklarına sporda rol model olma çabasını ve olimpik ruhu yayma misyonunu da yansıtıyor. Kitabın yayına hazırlanmasında büyük emek veren Prof. Dr. Kenan Mortan’ın dediği gibi, “Bu eserin toplumumuzda çok yankı yapacağından emin olarak, bu karşılıksız 20 yıllık bıkmaz çabası için İrem’e teşekkür ediyor, onu kutluyorum…” (Dionysos Yayınları)
Şimdi kitabın “Baskı Altında Mücadeleyi Öğrenmek”bölümünden altını çizdiğim satırları paylaşmak istiyorum sizlerle…
“20 yıllık eskrim kariyerimde, baskı bende binbir türüyle kendini gösterdi.Yeri geldi en korkunç düşmanımdı, yeri geldi en iyi arkadaşım oldu. Baskının etkisiyle, yüzlerce kez, farklı bir İrem olarak piste çıktım.Bunun suçlusu ben miydim? Yoksa sistemin kurbanı mıydım?
Neden bir İtalyan, Rus, ABD’li minik eskrimci, baskı ile bu kadar erken yaşta tanışırken, bir Türk eskrimci için bu daha geç oluyordu?
Bunun tek bir nedeni var: Rekabet eksikliği.”
***
“Ben ‘baskı altında performans’ göstermeyi bilmiyordum.En büyük eksikliğim, baskı hissetmeden büyükler kategorisine varıp, dünyanın en iyileri arasında mücadele etmeye cesaret etmemdi.
Bu mümkün müydü?Tek kelimeyle hayır!
Bu konuda mental olarak ciddi çaba gösterdiğimi içtenlikle söylemeliyim.
Yıllar geçip, doğru antrenman uygulasam da, baskı yaşamıma daha da sert girdi. Büyükler kategorisinde, baskı bende ters tepki verdi ve benim en büyük düşmanım oldu.
Uzun bir süre bu baskıyı kabul etmedim! Stres altında performans göstermeye çalıştım. Ama bu gizli bir hapishaneydi.
Tek hedefim doğru İrem’i bulmaktı, bu oldu da...”
***
Baskı ile yoldaşlık…
“Baskı, yıllar içinde benim arkadaşım oldu. Baskı olmadan performans gösteremediğimi fark ettim.Bunu olumluya çevirmek için çok çalıştım.
Fazla baskı bende saç dökülmesi, uyku bozukluğu, düzensiz beslenmeye yol açtı.Baskıyı yönetmek adına farklı çalışmalarım oldu.Bunlar müsabaka günü baskı kontrolü çalışması ve normal yaşamımda müsabakaya hazırlık süreci olarak ikiye ayrılıyor.
Bunlar, iyi performans gösterdiğim günlerde ortaya çıkan ve kendimi keşfettiğim yollardı.Bende bunların büyük bir güdüleme kaynağı ve baskıyı azaltma nedeni olduğunu gözlemledim.
Bir eskrim salonuna girdiğinizde kendini izole etme, yeni Türkçesiyle yalıtma yeteneği.
Bu, çok büyük bir özellik. Eskiden bunun farkında değildim…”
***
Ne ilginç değil mi?
İrem’in yazdıkları sadece eskrimcilere değil tüm genç sporculara ders niteliğinde… Çocukları sporcu olmak isteyen aileler başta bu konuda ilgili herkese öneririm kitabı.