Yeni CHP’’de bir yandan ’‘kurultay’’ hesapları yapılırken diğer yandan tepedeki değişimin aşağılara nasıl yansıyacağı konuşuluyor.’¶
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, genel seçim öncesi Parti Meclisi sorunu aşmak, Yargıtay’’ın uyarı yazısı sonrası yaptığı değişikliği hukuki zemine oturtmak için kurultay yapmak zorunda olduğunu gördü. Tek sorun kurultayın ne zaman, nasıl yapılacağı’…
Çarşaf liste, daha demokratik tüzük vaadi ortada dururken, mevcut tabloyu değiştirmenin zor olduğunun farkına da vardı Kılıçdaroğlu. Şimdi kara kara düşünüyor. İnce ince hesaplar yapıyor. İl Başkanları toplantısından ağırlıklı olarak ’‘kurultaya gerek yok’’ kararı çıkmış olsa da, ’‘ikna odalarında’’ çalışmalar, kozmik odalardaki hesaplar sürüyor.
22 Mayıs’’ta tüm örgütün desteği ve Deniz Baykal, Nesrin Baytok dışında 1249 delegenin oyuyla seçilen Kılıçdaroğlu, çarşaf liste yapılması halinde zor durumda kalabileceğini görüyor.
Genel başkan seçimi olmasa da başta Gürsel Tekin olmak üzere ekibinin çizik yağmuruna tutulması, Kılıçdaroğlu’’nun örgüt desteğini de gösterecek çünkü.
Önünde üç yol var Kılıçdaroğlu’’nun’… Ya medya/ kamuoyu desteği bitmeden, hava değişmeden operasyonu kendi ekibiyle, yeni müttefikleriyle tamamlayacak.
Ya eskilerle uzlaşacak. (Sav-Baykal) Ya da eskilerin biriyle anlaşacak. Ya Sav’’la ya Baykal’’la’…
İlk adımı Kılıçdaroğlu atacak tabi ki. Diğerleri (Sav-Baykal) Kılıçdaroğlu’’nun adımına göre konum alacak. Kılıçdaroğlu’’nun tek başına yürümeyi tercih etmesi halinde eskilerin, tıpkı eskiden olduğu gibi omuz omuza, kafa kafaya vermesi işten bile değil.
Çarşaf liste talebi de ortada dururken, kurultay salonundan çıkacak manzarayı tahmin etmek zor değil.
Eksen kaymasından, ideolojik sapmaya/rotaya kadar her şeyin konuşulacağı bu kurultayda hesap-kitap iyi yapılmazsa ’‘bölünmeye’’ kadar gidebilecek bir kırılmanın yaşanması da olası.
İşte Kılıçdaroğlu operasyonunu ’‘zamansız ve de gereksiz’’ bulmamın baş nedeni’…
Ancak Kılıçdaroğlu iki nedenle kurultaydan kaçamıyor. En önemlisi hukuki zorunluluk’… Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı’’ndan gelen ’‘uyarı’’ yazısını karar gibi görüp ’‘derhal’’ uygulayan Kılıçdaroğlu, hem hukukçular hem eski tüfekler tarafından uyarıldı.
Uyarının temelinde CHP’’nin seçim dışı kalma ihtimali bile var. Sorun savcılıktan gelen yazının uygulanma şekli. Bu yöntemin ya kurultaydan operasyona kadar olan süreci ya da sonrasını hukuken ’‘sakat’’ duruma düşürdüğü ifade ediliyor.
Kim tarafından mı?Deniz Baykal, Önder Sav ve hukukçular tarafından. Atılan imzalardan, alınan tüm kararlara kadar her şeyin ’‘geçersiz’’ kalma, dahası partinin alacağı ceza ile seçime girmeme ihtimalinden söz ediliyor.
**
Kılıçdaroğlu’’nun köşeye sıkıştığı bir diğer nokta da ’‘siyasi’’ açıdan değişimi tamamlamanın zorunluluğu’… Ağırlıklı olarak Sav’’ın desteği ile seçilen Kılıçdaroğlu, ’‘Ben oldum’’ demek için, ’‘tek başına’’ seçim kazanmak zorunda. Tepedeki yapılanmanın parti içi dengeleri temsilde ’‘eksik, yetersiz’’ kalması, kurultayda alınacak güvenoyu ile hem milletvekili listelerini onaylayacak Parti Meclisi’’nde hem partinin yönetileceği MYK’’da daha iyi bir temsil, daha ’‘güçlü genel başkan’’ imkanı verecek olması hem de sonrasında oluşturulacak ’‘il, ilçe yapılanmasında’’ değişimin örgütün tüm kademelerine yayılması sağlanabilir.
İşte o zaman biz de Kılıçdaroğlu için ’‘Hamdım, piştim, oldum’’ sürecinden rahatlıkla söz edebiliriz.
**
Gelelim başlık konumuza’… Yani benim il başkan adayıma. Diyelim ki mevcut İl Başkanı Nalbantoğlu, kurultaydan sonra yapılması beklenen ’‘vekil adayları istifa etsin’’ çağrısına uydu. Yani önüne konulan şekere/çikolataya kanıp önemli koltuğu boşalttı. Diyelim ki adaylığı konusunda kulislerde konuşulduğu üzere ’‘Alaattin Yüksel-Aziz Kocaoğlu’’ cephesinden de destek veya söz aldı. Veya tüm bunlar olmadı da Gürsel Tekin yapısınca görevden alınıp, yerine atama planlanmaya başlandı. Tüm bu senaryolar konuşuluyor. İşte bu durumda bir il başkan adayına ihtiyacımız olacak. Kulisler kaynarken ben de arayışa başlamış bulunuyorum.
Nasıl bir il başkan adayı?Ekrem Bulgun, Kemal Karataş gibi cephesi belli bir il başkan adayı mı?Yoksa Hakkı Ülkü, Enver Dündar, Mustafa Moroğlu, Erdal Aksünger gibi mevcut yapıya dayanma ihtimali yüksek bir il başkan adayı mı?Ya da kenti temsil edebilecek, siyasi deneyimi yüksek, alt/üst kimlik siyasetiyle değil bileğinin hakkıyla var olmuş bir il başkan adayı mı?Son olarak, mevcut yönetim içinden, İl Sekreteri Zikri Dursun, İl Başkan Yardımcısı Mustafa Özuslu, Serdal Sandal gibi bir ’‘ara’’ çözüm mü?
Tabi ki bu soruya yanıt aranırken 4 kişinin ne diyeceği önemli. Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcıları Gürsel Tekin, Alaattin Yüksel ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’… Onların hangi kriteri baz alacağını bilemiyorum. Örgütteki değişimi biraz da ’‘ön seçim’’ vaatleriyle kolaylayan Kılıçdaroğlu’’nun İzmir’’deki Parti içi Demokrasi Hareketi’’nden bir ismi ataması beklenebilir.
Yüksel Çakmur’’un bile ’‘il başkan adayı’’ olabileceğini söylüyor kulisler. Hareketin sözcüsü Karşıyaka Eski Başkanı Cihan Türsen’’in dünden hazır olduğu da konuşuluyor.
Gürsel Tekin’’in adayı kim olur bilemiyorum. Kulislerde Nihat Kaya’’nın adı geçse de Kaya ile yaptığım konuşmada ’‘il başkan yardımcısı’’ olmak istediğini anladım. Aziz Başkan’’ın ve de Alaattin Yüksel’’in adayının Hakkı Ülkü olma ihtimalinin yükseldiği belirtiliyor. Balçova İlçe Başkanı Mustafa Moroğlu (İZOT) da içerden ataklarla şansını zorluyor. En dış kulvardan Yüksel Demirsoy’’un da atağa kalkma ihtimali yüksek. Gerçi Yüksel’’in ’‘vekil adaylığı’’ için şansını deneyeceği de konuşuluyor.
**
Benim adayıma gelince; tabi ki yukarıda saydığım isimlerden birinin ’‘il başkanı’’ olma ihtimali yüksektir. Pek çoğu da bu görevi layıkıyla yürütebilir. Bundan yana hiç ama hiçbir kuşkum yok. Ben olsam’… O makama bir ’‘kadın’’ atardım.
Öyle bir kadın ki, siyasette ’‘abla’’ sıfatını hak etmiş, geldiği noktayı ’‘kadın’’ olduğu için değil siyasetçi olduğu için kat etmiş olsun’’ derdim.
Şu ekipten, bu ekipten bakmadan’… Çalışkan, İzmir’’de siyaset üretebilecek, milletvekilleri, belediye başkanları, ilçe başkanlarına, yani sürüyle adama ’‘diş’’ geçirebilecek türden bir kadın. Nereden bulacağız be kardeşim, öyle bir kadın mı var?Diye sorduğunuzu tahmin ediyorum.
Ama CHP’’de böyle bir kadın dahası bu nitelikte kadınlar var. Sayıları az da olsa.
Ama sadece biri benim adayım.
Eski PM Üyesi, Milletvekili, TBMM İdare Amiri Türkan Miçooğulları’’ndan söz ediyorum.
Siyasi deneyimi, halen sivil toplum örgütlerindeki konumu, çalışkanlığı, genel seçimi idare edebilecek yeteneği ile bu göreve bence fazlasıyla layık.
Kendisiyle konuşmadım, bu konuda ne düşündüğünü de bilmiyorum.
Ama geçtiğimiz günlerde 102 yıllık İzmir Barosu ’‘ilk kadın’’ başkanını seçti. (Aslında 102 yıldır seçmemiş olmasının ayıbını kapattı İzmir Barosu)
Neden 87 yaşına basan CHP, il kadın il başkanını seçmesin?Demokrasinin başkenti İzmir’’de hem de.
Not: Tabi ki tüm bu senaryonun gerçekleşmesi için halen o koltukta oturan Nalbantoğlu’’nun ya uzatılan şekere (vekil adaylığı) kanarak ya da operasyonla kaldırılması gerekmektedir. Aldığım izlenim ise Nalbantoğlu’’nun o koltuktan kolay kalkmayacağını göstermektedir.
Not1: Miçoğulları yani CHP İzmir’’in Türkan Ablası bu önemli görevi kabul etmezse bu koltuğu doldurabilecek, bu ağır yükü kaldırabilecek başka kadınlar da var. Çevrelerine bakarlarsa görebilirler.