Kendi ifadesiyle…
Bir Aralık ayında mavi gözlerini dünyaya açtı…
Bir Ocak ayında yorgun hayata veda etti…
Araya “79 yıl” sığdırdı…
Dolu dolu yaşadı…
Hep zirvede yaşadı…
Sadece 200’den fazla film çevirdi…
Masmavi gözleriyle…
Yeşilçam’ı adeta yıktı; geçti…
Erkek gibi kızdı…
Haksızlığa asla “okey” demezdi…
Türk Sineması’nın…
Tarihe mal olan “dört yapraklı yonca” takımının…
Yaşça “abla”sı konumunda olmayı…
Bir madalya olarak kabul etti…
Hem güzeldi… Hem sertti… Hem zarifti… Hem delikanlıydı…
Sinirlendiğinde…
Yanına kimse yanaşamazdı…
Şaka değil…
Acayip, delikanlı bir kızdı…
12 yaşında…
Kamera karışına geçmenin…
Dayanılmaz cazibesidir bu…
***
İstanbul'da açtı boncuk mavisi gözlerini dünyaya…
Babası dalgıç, annesi ev hanımıydı…
Sultanahmet'in en güzel kızlarından biriydi…
Ailenin geçimini sağlamak için…
Ortaokul’da eğitimi bıraktı…
12 yaşında ya var ya yoktu…
Akşam babasının karşısına geçti…
Hiç eveleyip, gevelemeden kalbinden geçeni söyledi:
“Baba ben artist olmak istiyorum…”
Babasının cevabını, ölünceye kadar unutmadı:
“Ne b.k olursan ol ama adam gibi ol…”
Mahalledeki herkesi şaşırttı…
Annesiyle birlikte figüranlık yapmaya başladı…
Komşularından bazıları…
“Ana-kız filmlere gidiyor, kızını şıllık yapacak!” diye…
Laf atmaya başladılar…
Oysa…
O maviş kızın tek derdi eve ekmek götürmekti…
İlk filmde “barda oturan kızı” oynadı…
Mankenden farkı yoktu…
Eline 2,5 lira tutuşturdular…
Birkaç ay sonra figüranlık bitti; artistlik başladı…
Artık film başına 1000 lira alıyordu…
O parayı annesine verdi…
Sadece iki şey istedi anacığından…
Gözlerinin renginde bir bluz ve bir kilo muz…
O güne kadar hiç tatmamıştı…
İlk kez 14 yaşında midesine muz girdi!
***
Kamera O'nu pek sevdi; O da Yeşilçam'ı…
Üstlendiği her rolün hakkını verdi…
Çok güzel bir kızdı ama…
Sert ve mağrur bakışları vardı…
(Hiç sulu gözlü, kalbi kırık kızlardan olmadı!)
Haksızlıkların hep karşısında oldu…
Sözünü esirgemeyen bir yapısı vardı…
Ne olduysa, “Belalı Torun” filminde oldu…
Bir erkeği canlandırdığı için saçlarını kısacık kestirmişti…
Gerçek hayatında olduğu gibi…
Dobra dobraydı…
Sözünün eriydi ve haksızlığa tahammül edemiyordu…
O gün, bugündür…
O'nu Yeşilçam'da anarken hep “Erkek Fato” dediler…
***
Ülkenin en gözde yönetmenlerinden…
Memduh Ün’e aşık oldu…
Film setinde başlayan bir aşkı…
Alev alev yaşadılar…
Yarım asırdan fazla elleri hep birlikteydi…
Onların sevdası…
“Modern Leyla-Mecnun Aşkı” olarak anılıyordu…
Gelgelelim…
Nikah defterine imza atmadılar; atamadılar!
Çünkü…
Memduh Ün evliydi…
1949 yılında…
Gazeteci Cahide Şen ile dünya evine girmişti ve…
Resmi eşi Memduh Ün'den boşanmayı kabul etmiyordu…
O günleri…
Ünlü yönetmen şöyle anlatmıştı:
“1969’da artık eşimle tüm diyalog bitmişti; evden ayrıldım ve bir daha eve dönmedim. Bütün dostlarım, “Neden boşanmıyorsun?” diye soruyorlar, eşim ayrılmanın lafını bile ettirmedi kimseye… (Ayrılırsan intihar ederim!) diyordu… Edebilirdi; o yüzden boşanmadım…”
***
Memduh Ün ile Fatma Girik…
50 yıldan fazla birlikte yaşadılar…
Soyadı gibi ünlü yönetmen…
Son nefesini “hayat arkadaşı”nın kolları arasında verdi…
Mavi gözlü Fato…
56 yıllık hayat arkadaşına bir “bebek” gibi baktı…
Memduh Ün…
2017 yılında sevdiği kadına veda etti…
O sırada 95 yaşındaydı…
Yeşilçam’ın tanık olduğu en uzun soluklu aşklardan biri yaşamışlardı…
***
Dönelim maviş gözlü Fato’ya…
Siyaset’i seviyordu…
1989 yerel seçimlerinde…
Sosyal Demokrat Halkçı Parti rozetiyle…
İstanbul’un Şişli ilçe Belediye Başkanı seçildi…
Oyların neredeyse yüzde 40’ını toplamıştı…
Ne var ki…
Siyaset’i sevmediğini hiç saklamadı…
***
Fatma Girik, 200’e yakın filmde başrol oynadı…
“Keşanlı Ali Destanı” filmindeki rolüyle…
Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde…
“En İyi Kadın Oyuncu Ödülü”nü havaya kaldırdı…
Gerisi su gibi geldi…
“Sürtüğün Kızı”… “Ezo Gelin”… “Boş Beşik”…
Filmlerinin tamamında ödülleri sadece Fato kucakladı…
***
Bitiriyoruz…
Kimilerine göre…
Yeşilçam’ın en büyük “yasak aşkı”nın…
Ömre bedel “maviş yıldızı”…
Eşsiz oyunculuk gücüyle “yıldız” unvanını hak eden…
Fatma Girik…
Takvimler “24 Ocak 2022”yi gösterirken…
Tedavi gördüğü İstanbul Liv Hospital Hastanesi’nde…
Covid-19’a bağlı…
Çoklu organ yetmezliği nedeniyle…
Milyonlarca hayranına veda etti…
O sırada 79 yaşındaydı…
Ve…
Pek az kimseye nasip olan “apolet”ler taşıdı…
Oyuncuydu… Senaristti… Yapımcıydı… Siyasetçiydi…
Bi’şeyi unutursak…
Haksızlık olur…
Fatma Girik…
Tanrı vergisi oyuncu gücüyle…
Ve dahi…
(…ki, burası çok önemli…)
Canlandırdığı…
Sert, mağrur ve haksızlıklara karşı boyun eğmeyen…
Anadolu kadını karakterleri ile…
Tanındı… Sevildi… Taçlandı…
Nokta…
Hamiş: “Bir gün bana (Memduh gitti her şey bitti… Artık ben de gitmek istiyorum…) demişti ama gözleri pırıl pırıl, ışıl ışıldı…’’ / Hülya Koçyiğit -Oyuncu…
Sonsöz: “Hayatımı adadım sinemaya… Büyük güzellikler yaşadım… Bir 78 yılım daha olsaydı yine sinemaya verirdim… / Fatma Girik – Son röportajı / İzdiham Dergisi – 24 Ocak 2022…”