Erdoğan’ın “Belediyeleri silkeleyin” buyruğundan sonra “turpun büyüğü heybede” çıkışı, İmamoğlu’nu siyasal yasaklı ilan etmeye hazırlık olarak yorumlandı. İmamoğlu da, bu gelişmeleri dikkate alarak yeni bir adım atacağının kararını, “Turpun Büyüğü” toplantısındaki konuşmasında yansıtmıştı.

Ardından da Ankara’nın yolunu tutarak CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüştü. Bu görüşmeden sonra grup toplantısında hem Erdoğan hem de Bahçeli’yi sert sözlerle eleştirdi. Ama konuşmanın son bölümünde adeta İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı Adayını ilan etti.

Erdoğan’ın giderek yoğunlaşan bir şekilde İmamoğlu’nun üzerine gitmesi, doğal olarak bu süreci hızlandırdı.

Özgür Özel, İmamoğlu’nun adaylığını adeta garanti altına alacak yöntemlerden söz etmesi normaldir. Çünkü kendisine genel başkanlığını kazandıran ve parti tabanının beklediği aday İmamoğlu’dur.

Parti içinde uzun zamandır, sürekli olarak, önseçim beklentisi dile getirilir. Milletvekili Genel seçimleri ve Belediye Başkanlığı seçimlerinde CHP, önseçime uzun zamandır başvurmuyordu. Kılıçdaroğlu döneminde bir kez denendi ama mezhepçilik ve bölgecilik bu önseçime damgasını vurdu ve fermuar sistemi uygulanıp, önseçimden çıkan listede aralara kontenjan adayları kondu. Ondan sonra da bir daha önseçim, sadece sınırlı seçim bölgelerinde kullanıldı.

Önseçim hamlesi parti tabanında memnuniyet yaratır. Üstelik bu önseçim iki aday arasında yaşanacağı için buna mezhepçilik ve bölgecilik eğilimi doğrudan yansımayacaktır. Tabii, böyle bir yöntem ile Yavaş’ın yarışa girip girmeyeceği de belli değil.

İmamoğlu ve Yavaş, seçmen düzeyinde Erdoğan’ın karşısında başarı şansı olan adaylar olarak gözükmektedir. Bunlardan birini Erdoğan’ın karşısına çıkarmak için partililer arasında yapılacak önseçim veya eğilim yoklamasından İmamoğlu’nun çıkacağı kesindir.

Çünkü Yavaş’a göre İmamoğlu, CHP’li üyeler arasında daha partili biri olarak görülmektedir. Ayrıca, Erdoğan’ın bu kadar yoğun bir şekilde üzerine gittiği ve mağdur ettiği için İmamoğlu daha fazla sahiplenilecektir.

Peki, şu veya bu yöntem ile CHP, İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı Adayı ilan ederse, Mansur Yavaş ne yapar? “Partim aday gösterirse varım” dese de, Yavaş’ın bunun aksi durumda kenara çekileceği görüşü, yeterince ikna edici değil.

İmralı ile görüşmeleri yoğunlaştıran Cumhur İttifakı’nın hamleleri DEM tabanında nasıl bir etki yapacaktır? Ayrıca hem İmralı görüşmeleri hem de mülteciler sorununda giderek sertleşen milliyetçi partilerin yükselen oylarının rotası ne olur? Erdoğan ile İmamoğlu arasında mı tercih yaparlar, yoksa milliyetçi cephe olarak Yavaş’ın kapısı çalınır mı?

Bu iki soru önümüzdeki dönem için hayati önem taşımaktadır.

Öte yandan CHP’nin parti içinde de yeterince huzurlu bir parti olmadığını hesaba katmak gerekir. Gruplar ve profesyoneller zaten bir süredir gelecek seçimde pozisyon tutma çabasındaydılar. Kimler milletvekili adayı olacak, kimler bakan olacak hesapları yapılmaktadır.

Gerçi parti içindeki bu gruplar ve profesyonellerin büyük bölümü zaten kazanacak adayı hissettikleri için ona göre pozisyon almış bulunuyor. Parti içi muhalefetin bu süreci belirleme şansı olmaz.

Sonuç olarak Yavaş’ın alacağı tutum hem CHP hem de İmamoğlu için çok önemli bir faktör olacaktır. Buna ilişkin yorum yapmak için, aday belirleme süreci hakkında Yavaş’ın açıklamalarını beklemek lazım. İkna oldu mu yoksa seçmenden alacağı desteğe güvenerek başka bir strateji benimseyecek mi?