Bolu Kartalkaya’daki otel yangınında 79 kişinin ölümü, doğal olarak, kamuoyunda geniş yer tuttu. Halen de tartışma devam ediyor. “Belediye mi suçlu yoksa Turizm Bakanlığı mı?” şeklinde siyasi tartışma ilk dakikadan itibaren başladı.
Medya ve sosyal medyada bu felaket, ağırlıklı olarak “İhmal” olarak tarif edildi. Oysa ki, bu faciaya neden olan ihmalden çok “istismar” olarak tarif edilebilir. İhmal, gerekli önemi vermemek ve özen göstermemek olarak tarif edilebilir. Oysa ki istismar, kötüye kullanmaktır.
Şimdi gelelim Kartalkaya’daki otel yangınında 79 kişinin ölümüne neden olan istismar olayına.
Bütün TV kanallarında gördük ki, koskoca otelde yangın merdivenleri yok. Bu ihmal olabilir mi? Bal gibi istismar.
Bolu Belediyesi’nden istenen “Yangın yeterlilik belgesi” başvurusu üzerine, İtfaiye yetkilileri sekiz madde halinde, bu otelin yangın yeterlilik belgesi eksikliklerini dile getiren bir rapor tutmuş.
Yangın sensörü/alarm sitemi yok ihmal mi? Yangın söndürme sistemi yok, ihmal mi? Acil çıkış kapıları yok, ihmal mi? Yangın aydınlatma sistemi yok, ihmal mi? Yangın yönlendirme işaretleri yok, ihmal mi?… Daha bir sürü şey yok.
Bütün bunlar yasal zorunluluk değil mi? Bir yangın çıktığında can kaybına neden olmaz mı bu eksiklikler? Olur. Peki, bir otel sahibi veya yöneticisi bunları bilmez mi? Bilir tabii ki.
O zaman Bolu Belediyesi’nin tespit ettiği bu eksiklikleri, otel işletmesi neden gidermez? Maliyetine katlanmamak için. Müşterilerinden geceliğine 30-40 bin TL alan bu işletme, yangın yeterlilik tedbirleri için harcama yapmaya gerek duymamış.
Bu ihmal değil, istismardır.
Bolu Belediyesi İtfaiye yetkililerinin, yangın yeterliliği belgesi için istedikleri imalatları yapmaya yanaşmadığı için, Otel, bu başvurusundan vazgeçiyor. Bu belgeyi başka bir yetkili şirketten almaya kalkıyor. Yani bu eksikleri gidermeden belgeyi almak istiyor.
Aynen inşaat denetim şirketleri fiyaskosu gibi. Yani, nasıl ki bazı müteahhitler, yan şirket olarak denetim şirketi kuruyor ve yaptıkları inşaatlar için denetim raporu alıyorlar ya… Maalesef her konuda, denetimden kaçmak için böyle kuruluşlar oluşturulmuştur.
Sonuçlarını depremlerde görüyoruz maalesef.
Turizm Bakanı, daha insan cesetleri binadan çıkarken, genel bir açıklama yapmak yerine, sorumluluğu Bolu Belediyesi’ne atarak da, siyasi istismarda bulunmuştur. Turizm Bakanı’nın iş yaptığı oteller hakkında beyanda bulunması da hiç etik değil doğrusu. Bakan aynı zamanda turizm işletmecisi.
Diğer birçok felakette olduğu gibi, burada da istismarın nedeni, daha çok kazanmak ve yasal bazı sorumluluklardan kaçınmaktır. Bu otel işletmesi yangına uygunluk belgesi için eksikliklerini giderseydi, bu insanlar ölmeyecekti.
Aynen Soma’da ölen maden işçileri gibi, aynen tarikatların kaçak yurtlarında yanan çocuklar gibi… Sayı az olduğu için haber değeri olmayan, raporlara iş kazası olarak geçen ölümler de aynen bunlar gibi, koruma ve kurtarma maliyetlerine katlanmak istemeyen işletme anlayışı yüzünden.
İhmal değil, istismar bunlar. Bilinçli bir tercih olduğu için de adeta cinayet…