Bolu’daki yangın hepimizi derinden etkiledi. İçimiz yandı. Yaşamını yitirenlere rahmet, yakınlarına sabır dilerken bir yanda otel sahibi ve bu kıyıma neden olan diğer yetkililer, öte yanda ise daha geniş açıdan bunlara yol açan sistemi kınıyoruz. Daha geniş bir pencereden baktığımızda, insanları hırsa, aç gözlülüğe iten sistemi, paranın, hırsın insan yaşamının önüne geçtiği sisteme bakıyoruz…
2017de Londra’nın merkezindeki Grenfell yangınında 72 kişi yaşamını yitirdi. İtalya’da çöken viyadük onlarca kişinin ölmesine yol açtı, kısacası yalnızca bizde değil, dünyanın her yerine yayılmış bir aç gözlülük. Hepsinin nedeni ihmal, görmezden gelme, parayı insan hayatını üstünde tutma, ucuz malzeme, Los Angeles’te yanan evlerden hiçbir şey arta kalmamış, şömine duvarları dışında, çünkü taş, tuğla yerine yanan ucuz malzeme ile inşa edilmiş evler…
Felaket Kapitalizmi Nasıl Başladı?
Naomi Klein’ın “Şok Doktrini: Felaket Kapitalizminin Yükselişi” isimli kitabı, yazılmasının üzerinden on beş yıl geçmiş olsa da hâlâ okumaya değer, ayrıca you tube da https://www.youtube.com/watch?v=B3B5qt6gsxY&t=72s adresinden İngilizce belgeseline de erişebilirsiniz. Kitap, radikal bir lobinin nasıl dünyaya hâkim olan neoliberal ekonomik modeli yarattığını; bu modelin nasıl 1970’lerde uygulamaya konulduğunu anlatıyor.
Psikolojik deneyleri anlatarak başlayan Klein, Şili darbesine ve onu takip eden darbelere değinerek, Şikago Üniversitesinden Musevi Milton Friedman’in “ekonomik şok modeli” olan doktrinine uzanıyor. Klein’ın kitabı bu ekonomik ideolojinin yükselişini Şili’de ve diğer ülkelerde Batılı güçler tarafından tasarlanan darbelerle ilişkilendiriyor ve bu ideolojinin uluslararası kurumlar aracılığıyla nasıl yeni bir “neo sömürgeci” kontrol biçimi haline geldiğini açıklıyor. Özellikle, Klein’ın yazım stratejisi açısından, bu ideolojinin “Teröre Karşı Savaş” sırasında nasıl zirveye ulaştığına da değiniyor.
Yeni Doğum Yapmış Anne Üzerinde yapılan Deneyler Ekonomiyi Nasıl Şekillendiriyor?
“Şili darbesi… üç farklı şok biçimini içerecek, bu reçete sonradan komşu ülkelerde tekrarlanacak ve otuz yıl sonra Irak’ta yeniden ortaya çıkacaktı. Darbenin kendisinin yol açtığı şok… Friedman’ın kapitalist ‘şok tedavisi’… Diğeri Ewan Cameron’ın şoku… şimdi Kubark rehberinde işkence teknikleri olarak sınıflandırılıyor. İşkence küresel serbest piyasa ekonomisinin sessiz bir ortağı olmuştur. Ama işkence sadece istenmeyen politikaları isyankâr uluslara dayatmak için bir yöntem olmaktan öte, şok doktrininin altında yatan zihniyetin bir metaforudur” diyor.
Öncelikle, bize yaşatılan travmalarla, yaşam öykümüzü, köklerimizi yitirdiğimizde şok durumuna girdiğimize değiniyor Naomi Klein. 1951 yıllarından başlayan kitap CIA’nın yeni doğum yapmış bir kadına (Janine) uygulanan şok tedavisi adı verilen psikolojik deneylerini, işkence altındaki kişilerin psikolojik durumlarının incelenmesini anlatıyor. CIA, Montreal’daki Dr Cameron’nun bu deneylerini kullanıyor.
Şok Doktrini Üç Basamakta Uygulanıyor: Savaş, Sosyal, Ekonomik
Ekonomist Friedman, krizlerin faydasını, hükümetlerin halka hizmet vermeme ve pazarları regüle etmemesi durumunda ekonominin düzeleceğini savunuyor. 1950lerde beğenilmeyen bu öğreti, son 30 yılda takdir topluyor. Şili 1970de seçilen Allende’nin 1973de CIA ile devrilip neo liberalizmin ilk denendiği yer oluyor, ilk örnek Thatcher dense bile. Şili önce ekonomik dar boğaz şokunu yaşıyor, sonra 41 yıllık huzur devrinden sonra, darbe esnasında savaş şokunu.
13 000 kişi bir spor salonunda tutuklanıyor. İşkence, öldürülenler, kaybolanlar, hemen ardından, bir ay sonra bu stadyumda FİFA 1974 dünya turnuvasına izin veriyor. Rusya bu stadyumda oynamayı reddediyor ve Şili boş stadyumda oynayarak maçı kazanmış oluyor. Halk tüm bunlardan dolayı şok durumundayken geliyor Friedman’in ekonomik şoku Şili’ye. Fiyat kontrolu kalkıyor, devlet malları satılıyor (özelleştirme) devletin halka harcamalarının kısılması, (sağlık, eğitim, elektrik, su, vb) ithalat kotalarının kaldırılması. Şili bu deneyin yapıldığı ilk ülke diyor Klein. (Sonrasında 12 Eylül, Özal, 24 Ocak da var…)
Pinochet Nobel Ödülü Alıyor
Anlaşılıyor ki Friedman’ın doktrini varsılı daha varsıl yapıyor, yoksulu daha yoksul. Bir ekmek almak bile zorlaşıyor. Bu ekonomik şoku yaratabilmek için bir düşman da yaratmak gerekiyordu. Bir yanda serbest piyasa, bir yanda buna direnenlere tutuklama, işkence ile sosyal şok devam ediyordu Şili’de, 17 yıl, Pinochet ile. Friedman Nobel ödülü alıyor, Şili Üniversitesi ona 2 adet diploma vermek de istiyor…
Klein, belgeselinde Uruguay, Brezilya, Arjantin ile devam ettiğini, insanların Şili’deki gibi terörize edilerek bu ekonomik koşulları kabul etmeye zorlandığıyla devam ediyor. Çeşitli işkence yöntemlerinin ABD’deki School of Americas’da bu ülkelerdeki uygulayıcılara öğretildiğini ekliyor. Burada bu teknikleri yazmaya elim gitmiyor, belgesel anlatıyor, serbest piyasaya karşı herkese nasıl kullanıldığını. Arjantin’de birçok hamile kadın öldürülüyor, çocukları rejim taraftarları tarafından büyütülüyor…
Toplum Mühendisliği: Duygusal Yoksunluk
Toplum mühendisliği ile toplumlar bu şekilde dönüştürülmeye çalıştırılıyor. 1979 da Thatcher İngiltere’de Friedman’in doktrinini uygulamaya başlıyor. Hemen arkasından Reagan. İngiltere’de devletin sahip olduğu şirketlerin çoğu satılıyor, özelleştiriliyor. Bir CEO çalışandan 10 kat fazla kazanırken artık 100 kat fazla kazanıyor. ABD’de 43 katından 400 katına çıkıyor bu fark…
1991de Friedman’ın serbest piyasa ekonomisi Yeltsin ile Rusya’ya da giriyor. “Şok vardı, terapi yoktu” diyor belgesel. Küçük bir grup çok varsıllaşıyor. Her şey satılıyor. 1992de halkın alım gücü %40 azalıyor. Maaşlar ödenemiyor. Rüşvet artıyor, Moskova yeni Vahşi Batı oluyor. Belgeseli, görselleri ile izlemek gerek. 1993te ülkede Yeltsin’e direnme başlıyor. Batı Yeltsin’e destek veriyor, oligarklar oluşuyor, fabrikalar kapanıyor, yoksulluk artıyor.
Irak ve Gözdağı ile Korkutmak
“Arkadan 11 Eylül şoku geliyor” diyor Klein. “Sizde ne duygu oluştu? Yeni bir dünya oluştu hayatımızda, yeni bir öykü. Şimdi de terör düşmanı yaratılmıştı. Korku ekonomisi yaratılmıştı” diyor. Önce Afganistan. Guantanamo’da Kubark rehberi uygulanıyor ve dünyaya gösteriliyor. Fiziksel ve duygusal izolasyon, diğer psikolojik ayrıntılar için belgeseli izlemek gerek, zaten dünyaya videolarla gösterilmiş ABD tarafından. Klein “Mesaj buydu, önümüze çıkarsanız, bize engel olursanız, başınıza gelecek bu” diyor…
Yıllar boyu başrolde Rumsfeld, yine şok doktrini, sırada petrol zengini Irak, Hiroşima’ya benzer hava saldırıları ile su, elektriği kesmek ve önce 2-3 günde halkın psikolojilerini, duygularını yerle bir etmek, Saddam’ın askerlerindeki savaşma direncini yok etmek… 1989 Panama işgaline benzetiyorlar ve Irak halkına Kubark el kitabında tarif edilen duygusal yoksunluğu yaşatıyorlar. “Saddam böyle gidiyor ve Irak bölünüyor. Savaş ve ekonomik şoka, işkence şokunu eklediler, 3 çeşit şok yaşattılar halka ve ülkede tam kaos hâkim oldu” diyor Klein…
Bize Özgü Yaşam Öykümüzü Kaybetmemek
“Tutuklamalar, işkenceler, yol kenarına atılan ölü bedenler, hep gözdağı vermek, korkutmak içindi. Felaket Kapitalizmi iş başındaydı” diye ekliyor Klein. Bu savaş özelleştirilmiş bir savaş olarak açıklanıyor, zamanla ABD askerinden çok özel şirketlerin askerlerinin sayısı daha fazla hale geliyor. Belgesel “Bu durum Friedman’ın hayallerini bile aşan bir durumdu” diyor. Friedman “Tek özelleştirmeyeceğim şey silahlı kuvvetlerdir” diyor ama belgesel Blackwater’ı anlatmaya başlıyor. Irak yaşadığı şoklarla yasaların olmadığı, vahşi bir yere dönüşüyor. Haftada bin Iraklı ölüyor.
Belgesel New Orleans’taki Katrina fırtınasına geçiyor. “Irkçılık” diyor. “Varsıllar kenti terk etti, yoksullar öldü, sokakta kaldı” diyor. Klein “Fırtınadan sonra, kent sular altındayken oraya gittim ve gördüğüm Irağa benzer bir durumdu. Bu defa savaş değil, doğal bir afetti” diyor. Sri Lanka’daki tsunamiden sonra kıyıda yaşayan insanların oraya dönmesine izin verilmediği ve oralara beş yıldızlı oteller yapıldığını anlatıyor.
CIA Yeni Doğum Yağmış Anneye Yaptığı Deneyler İçin Tazminat ödüyor
Şok Doktrininin kısaca “İnsanlar canlarıyla uğraşırken birilerinin onların arazilerine çökmesi, paralarına para katması” olarak bitiriyor. “En başta anlattığı: Bize özgü öykümüzü, anılarımızı unutmayarak işe başlamalıyız” diyor. 1998de tüm bunların test edildiği ülkenin Pinochet’si Londra’da tutuklanıyor. Diğer yanda bizler bir yıldan fazla doğal gaz dolu deniz kıyısındaki Gazze’lilerin başına yağan bombaları izledik ekranlarda bu yıl…
Yeni doğum yapmış Janine şoklara direniyor ve 1988de CIA Janine ve diğerleri kurbanlara tazminat ödemeyi kabul ediyor. Klien “Halktan vergi olarak toplanan paralarla devletlerin inşa ettiği her şey özelleştirmelerle az sayıdaki varsıl insanı ve şirketi zenginleştirdi. Herkes artık bunun farkında ve bu taktik artık yoruluyor, şoklara dirençli hale geliyoruz” diyor.
15 yıl önceki, 2009 belgeselini izlerken, bu kitabı okurken, Gazze’ye, Lübnan’a çeşitli bahanelerle atılan bombaları veya Bolu otel yangınını ekrandan izlerken yüreğinizin üzerine taş gibi bir ağırlık oturuyor, ölen, öldürülen binlerce, milyonlarca masum çocuk, kadın, erkek, ölmeyenlerdeki açlık, yoksulluk, sefalet, yürek dayanmıyor bu açgözlü dünyaya...