Kaç bombalı saldırıdan sonra MİT Müsteşarı'nı istifaya çağırdığımı unuttum.
Sadece Hakan Fidan'ı değil…
İçişleri Bakanı Efkan Ala'yı,
Emniyet Genel Müdürü'nü…
Görevi teröristi izlemek, yakalamak, engellemek olan valileri, kaymakamları…
Eksik ve yanlış istihbarattan kaç insanımızı kaybettiğimizi sayamaz olduk.
Hangi birini sayalım!
Reyhanlı'daki 54 canı mı, Suruç'taki 32 genci mi?
Ankara Garı'nı mı, Kızılay patlamalarını mı?
Diyarbakır'ı mı, Antep'i mi, Hatay'ı mı?
Yoksa son bir yılda İstanbul'daki yarım düzine hain saldırının kurbanlarını mı?
Başka ve normal bir ülkede sadece MİT Başkanı, Emniyet, İstihbarat değil hükümet hatta cumhurbaşkanı düşerdi.
Bizim iktidar vekillerinin attığı tweetlere bakın oysa…
Neymiş efendim İsrail'le Rusya ile diplomatik zaferler kazanılmışmış da… Ondanmış bu saldırılar!
Bak bak bak!
Arkadaş sen o tweeti o saatte atmak zorunda mısın?
Daha ölülerini bile sayamamış, açıklayamamışken…
Hangi zaferden söz ediyorsun ayrıca?
Ve ayrıca son bir yılda patlayan 20'ye yakın bombadan önce hangi diplomatik zafer kazanmıştın? Suruç'tan, Ankara Garı'ndan, Sultanahmet'ten önce de diplomatik bir zaferin var mıydı?
'Normalleşme olsun, çiftçi, esnaf rahatlasın' diye destek verdiğimize bakma! Uluslararası sularda bilinen tüm hukuk kurallarını çiğneyerek gemini basıp 9 vatandaşını katleden İsrail altı üstü kuru bir özür ve 20 milyon dolar ödeyerek konuyu kapattı. Gazze ablukası sürüyor. Hepsi bu!
Ve 9 ay önce efelenen ve 'Yaptık, yine yaparız diyen sen' mektup üstüne mektup yazarak Rusya'dan, Putin'den özür dilemek zorunda kalmadın mı?
Türkmen Dağı'nı bombalayan, Kırım'ı ilhak eden Rusya'dan…
Hatta Rusya Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Vladimir Jirinovski'ye göre bu sürecin ilk adımı 'Davutoğlu'nun azli' idi. Memleketin yüksek çıkarları, batmak üzere olan onlarca sektör, ürünü tarlasında kalan çiftçi, eylemlere başlayan esnaf için sesimizi çıkarmasak da yaşanan diplomatik bir hezimettir.
Ama 'Zararın neresinden dönülse kardır' gerçeği elimizi kolumuzu, hatta dilimizi bağlıyor.
İçeride ve dışarıda normalleşme, Başbakan Binali Yıldırım'ın ifadesiyle 'Düşmanları azaltıp dostları arttırmak' şu anda en çok ihtiyacımız olan şey çünkü…
Dün de altını çizdiğim gibi hem İsrail hem Rusya krizinden çıkarılması gereken dersler var. En başta da ülke yönetmenin ergen çocuklar gibi sağa sola atarlanarak mümkün olmayacağını anlaması gereken devlet büyüklerimizin alması gereken dersler…
Alırlar, almazlar…
Almazlarsa tarih yine tekerrür eder. Tükürdüğümüzü yalar, dururuz…
Hoş, öncekiyle ne kadar çelişirse çelişsin, her halükarda son söylediği alkışlanan, doğru kabul edilen bir liderin, partinin tüm bu süreçlerden ders alması zor ya! Umarım alırlar.
Ama umudum az… Baksanıza Mehmet Metiner havalimanı saldırısının faillerini MİT'ten bile önce bulmuş. Hatta konuyu Kılıçdaroğlu'na kadar bağlamış.
Yapmayın arkadaş! Bu memleketin sinirleriyle daha fazla oynamayın. Toplumsal zekayla daha fazla alay etmeyin!
Meseleleri daha fazla sulandırmayın! Önlem alın! Hesap sorun! İstifa mekanizmasını çalıştırın!
Ayağınıza taş takılsa Kılıçdaroğlu'na bağlama kolaylığından vazgeçin!
Aklınızın başınıza gelmesi için kaç bombanın daha patlaması kaç insanın daha ölmesi gerekiyor?
Bu ülkeyi 15 yıldır tek başınıza yönettiğinizi ve de Fırat'ın kenarında kaybolan kuzudan bile sorumlu olduğunuzu unutmayın! Bomba patlıyorsa bu ülkenin her yanında sorumlusu Ahmet, Mehmet, muhalefet değil, bizatihi sizsiniz. Günah geçişi arama kolaylığından vazgeçin… Yok, öyle yağma!
Akan her damla kandan sorumlusunuz. Gerçeklerle bir zahmet yüzleşin.
Önlem almadığınız, önlem alması gereken makamlara doğru insanları atamadığınız için… Her türlü teröristin yolgeçen hanına çevirdiği memleketin dört yanında yitip giden binlerce cana rağmen biriniz bile 'istifadan' söz etmediği için… Bırakın tweet atmayı partinizin kapalı toplantılarında söyleyin kafi…
Tabi ki söz edemezsiniz. Amiyane tabirle gözünüz yemez!
MİT Başkanı temayül şampiyonu bir partiliniz. Reis'i cumhurunuzun sırdaşı…
Tweet atanı anında bulur ama bomba atanı bulamaz… Sizin de gıkınız çıkmaz, çıkamaz.
İçişleri Bakanı Ala hakeza… Reis'i cumhurunuzun canciğer kuzu sarması ekibinden…
Nasıl bir hastalıklı mantıktır, akıl tutulmasıdır anlamıyorum. Ne yani hain saldırının faili PKK ve DHKP-C ise Kılıçdaroğlu'na, dinci örgüt İŞİD ise size mi bağlayacağız? Yani sonunda 'Senin teröristin benim teröristim' noktasına mı geleceğiz? Bu mudur arkadaş?
Yapmayın, etmeyin!
Okur, okumaz… Ulaşır ulaşmaz bilemiyorum.
Ama buradan Sayın Başbakan'a bir çağrıda bulunmak istiyorum.
Memleketi normalleştirin! İçeride ve dışarıda… En azından bunun mücadelesini verin. Ve işe vekillerinizden başlayın. Trol ve troliçelerinizden ve de… Olur-olmadık tweetlerle, demeçlerle insanımıza zulmetmesinler artık.
Aklımızla, zekamızla daha fazla alay etmesinler.
İçim, içimiz kan ağlıyor.
Çaresizlik, öğretilmiş çaresizlik sarmalındayız.
Ne yazık ki katlanmak zorundayız.
En başta kifayetsiz muhterislere…
Kifayetsiz muhalefete…
Kifayetsiz medyaya, yargıya…
Ve bugün son sözü Şair Refik Durbaş söyleyecek.
Ve diyecek ki;
Dilim küfre, yüreğim acıya
Ölüm hep bana
Bana mı düşer usta?