Siyasetçiler...

Genellikle huzurlu yerlerde coşarlar!

CHP’nin kaptanı Özgür Özel de...

Memleketine en yakın adreste...

İzmir’de coştu...

Kalbinden ne geçiyorsa...

Masanın üstüne koydu...

Ama...

Bir tanesi hepsinden daha içtendi; yürektendi...

Hatta...

Birilerini sevindirdi bile:

“Genel başkan olduğum gün odada yalnızken dedim ki; koltuğa oturacaksın sağdan soldan (Cumhurbaşkanı adayı ol) diye gaz verecekler... Ben bu seçimlerde partinin Cumhurbaşkanı adayı değilim, doğru adayın belirlenmesinin teminatıyım...”

Neden?

Cevap hazır:

“Bu dönem görevim 1970’lerde Ecevit’in yaptığı gibi bütün seçimlerde CHP’yi birinci parti yapmak... Parti binasında Tayyip Erdoğan’ın iktidarını sona erdirerek halkın iktidarını kuran ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu partiyi iktidara getiren genel başkan olmak istiyorum...”

Özgür Özel, en büyük ödülünü bile seslendirdi:

“Yeni makamlara mevkilere değil; yeni bir zafer konuşmasına hazırlanıyorum genel başkan sıfatıyla... O yüzden başka bir niyetim yok!”

***

Saklamıyor!

Neyi?

Son yerel seçimde İzmir’in tablosunun...

Neden daha farklı olamadığını...

Neden “kesin ve net bir zafer” elde edilemediğini:

“İzmir’de siyaset yapanlar, İzmir’de milletvekili olacaklar... Sonra da önümüzdeki seçimlerde iktidar milletvekili olacak... Şu anda burada partimizin yaşadığı güçlük şu; 39 milletvekili kontenjan olarak verildi... Keşke ara seçim olsa İzmir seçimini komple yenilesek... Milletvekillerinin beşte dördünü alırız...”

Ve...

Bugüne kadar ellenmeyen bir konu...

Diyor ki, Özgür Özel:

“Elbette listede kontenjan olur ama İzmir’le bağı olanlar olabilir... Mutlaka İzmir ile helalleşme listesi olacak...”

***

Aslında...

Özgür Özel...

Bir kez daha şunu hatırlatmak istiyordu İzmir’de:

Cumhuriyet Halk Partisi, 1977’den bu yana yerel seçimlerde ilk kez birinci parti oldu ve yerelde iktidar konumuna geçti... AK Parti ise tarihinde ilk kez ikinci parti konumunda kaldı... Türkiye bunu unutmasın!”

***

Çok gücüne gitmiş ki...

Bunca aydan sonra...

“Menemen’i, kendi hatamızla kaybettik!” dedi; İzmir’de...

Arkasını şöyle getirdi:

“Meclis’teki üç üyemiz satın alındı... Menemen halkı bize (Bir dönem cezanı çekeceksin) dedi... Orada bütün hata bizde...”

***

Bitiriyoruz...

İki ay içinde belediyeler...

Hizmet yarışında birinci yıllarını doldurmuş olacaklar...

Özgür Özel...

Bu toprakların siyasetçisi olduğu için...

Evinde gibi...

İzmir’deki “eksileri ve artıları” masanın üstüne koyuyor...

Üstelik...

Ha’ni derler ya...

“Adrese teslim gibi...”

Aynen öyle...

Ömrünün 50 yılını 'CHP'ye vermiş…

Değerli büyüğüm Bülent Baratalı'ya sordum:

“İntegral”in kamuoyu araştırmasına göre İzmirliler’e; MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Öcalan çağrısı” sorulmuş; katılımcıların; yüzde 65,6’sı “Kesinlikle desteklemiyorum” yanıtını vermiş... Bu tablo iktidar partisine Türkiye’nin üçüncü büyük kentinde ne ölçüde sıkıntı yaşatır ve neden Ak Parti İzmir’de hem yerelde hem de genel seçimlerde bunca yıldır başarılı olamıyor?

Söz sayın Baratalı’da:

Sayın Özel, kendini iyi hissettiği, emin ellerde olduğu, kendini bulduğu İzmir’de hemşehrilerine içini döktü.... İç hesaplaşmasını dışarı vurdu... İzmir için, hem CHP örgütüne hem de iktidara istikamet tayin etti... CHP için önümüzdeki seçimlerde yapılan hataların tekrar etmeyeceğini, örgütten seçilecek olanların “daha İzmirli” olacaklarını ifade etti... Zaten alanlar da bunu zorluyordu... Siyaset yapanlara ve yapacak olanlara böylece dokunmuş oldu, moral verdi... Müthiş kararlı; önümüzdeki seçimlere “sıfır hata” ile girmek istiyor... Bu nedenle de genel başkan olarak en çok hak ettiği “Cumhurbaşkanlığı Makamı”ndan vazgeçiyor... Emaneti ehline vermek istiyor... Takdire şayan bir davranış... İktidar için de özellikle körfez kirliliği, belediye paylarının kesilmesi, İzmir’in oy tercihi nedeniyle cezalandırılması konusunda, “Senden korkmuyoruz, sinmiyoruz, biat etmiyoruz, teslim olmuyoruz!” mesajlarını verdi... Hakikaten senelerdir oy tercihlerini CHP olarak kullanan İzmirliler de korkmuyor, sinmiyor, biat etmiyor ve teslim olmuyor bu iktidara... Bu İzmir’in özelliğinden kaynaklanıyor... İzmir, hiçbir iktidara teslim olmadı, teslim de olmaz zaten... Cumhuriyet elbisesini giymiş, çıkarmak istemiyor... Çok kültürlülüğün, çok kimlikliliğin, barışın, özgürlüğün, demokrasinin, hoş görünün, temiz sermayenin kenti burası... Devlet’e “on” veriyor, “bir” alıyor ve umurunda bile değil... “Yeter ki; yaşantıma dokunma” diyor...  İlk kurşunun ve son kurşunun atıldığı Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonlandığı, Ata’nın annesini emanet ettiği, eşini içinden seçtiği, ekonomik kalkınmayı başlattığı şehirdir İzmir...   O nedenle bu değerlere ve tercihlere sahip çıkıyor... İktidarın yaptıklarını beğenmiyor... Çünkü aralarında doku ve kan uyuşmazlığı var... İktidarın üst düzey bir din görevlisi kente tayin olduğunda, “İzmir’in üstündeki kara bulutları kaldıracağız” diyerek, İzmir’in Müslümanlığını sorgulamaya kalktı... Neden ÇEDES Projesi İzmir’den başlatıldı? Hep Müslümanlık ve yaşam tarzı sorgulaması... Oysa, cami sayısı olarak İzmir, Türkiye’de “ilk 10” içinde yer alan şehirdir... Ne var ki; AK Parti Müslümanlığı İzmir’in kendine özgü inanç ve yaşam tarzını beğenmiyor, cezalandırıyor... Ama son seçimde CHP, AK Parti’ye “1 milyon 20 bin” fark atıyor... Büyükşehir adayı afişlerinin altına parti amblemini koymaktan çekiniyor... Oysa şuna bakmalılar bence: Çözüm orada... Bu kentin caddelerinin adı neden “Atatürk, Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Vasıf Çınar, Feyzi Paşa, Kazım Karabekir, Fahrettin Altay?” Okullarının adı neden, “Sakarya, İnönü, Dumlupınar?” Şehri bölen cadde neden “Anafartalar?” Neden caddelerin adı “Gaziler” ve “Şehitler”? Neden “Alsancak”? Neden her bayramda, her evde al sancaklar asılı? Böyle coşku yaşayan başka bir kent var mı? Dokunmayın “Güzel İzmir”e... İzmir, hiçbir partiye biat etmedi, diz çökmedi... Teslim olmadı... İşgalde emperyalizme tuz ve ekmek götürmedi... Direnişini kurşun atarak gösterdi... Böyle bir yapısı var, dokusu böyle işlenmiş... Bu değerlere sahip çıkarsanız, belki İzmir’e yanaşabilirsiniz... İzmir, yalnız zeybek oynarken diz çöker... Diz çöktüremezsiniz..