Beyoğlu’na ne zaman yolum düşse, Aslıhan’daki sahaflara, eski kitapçılara mutlaka uğrarım. O pasajda, her biri bir başka dönemi, bir başka dünyayı barındıran kitapları incelemek, sayfaların sararmış dokusuna dokunmak bana büyük keyif verir. Sahafların her köşesi, unutulmuş ya da zamanın izlerini taşıyan eski eserlerle dolu; her kitap bir hazine, her raf bir keşif alanı…

Bir yanda eski dergiler, diğer yanda nadir bulunan ilk baskılar... O eski kitapçıların köşelerinde, bazen yıllar önce yazılmış, bazen hiç yayımlanmamış bir yazı bulmanın heyecanı farklıdır. O an, zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız. Kitapların kokusu, sayfaların sesi, her biri bambaşka bir dünyanın kapılarını aralar.

Ve her defasında, elim boş dönmem. Bir şekilde bir kitap, bir dergi ya da belki eski bir harita beni bekler. Satın alırım ya da sadece uzun uzun bakarım; fark etmez. Bir gün o eski kitaba dönüp bakacağımı bilirim. İşte, Aslıhan’daki sahaflar, beni her seferinde içeri çeker, yeniden keşfetmeye çağırır. Onlarla sohbet etmek, eski kitapların hikâyelerini dinlemek, zamanın derinliklerinden gelen sesleri duymak benim için ayrı bir mutluluktur.

Ve şimdi elime geçen kitaptan öğreniyorum ki Aslıhan’ın yerinde eskiden Krepen varmış. Nevizadesokaktaki bazı meyhanelerin üzerine “Krepen’deki” diye yazmalarının da nedeni buymuş.

Ess12O

Sağolsun Sahafı Azam, değerli dostum Emin Nedret İşli, “Krepen Pasajı Nerededir?” adlı Sahaf Turkuaz Yayınlarından çıkan kitabı gönderdi de aydınlandık.

“Krepen Pasajı nerededir, bilen kaç kişi kaldı?” diye başlıyor Ümit Nar’ın kitabının arka kapak yazısı.

Beyoğlu aslında bir anlamda pasajların, çarşıların, hanların ve şöhretli mağazaların, otellerin ve lokantaların semtidir. İstanbul’un bu gözde semtinin mikro düzeyde tarihi yazılmamış pek çok mekânı vardır. Avrupa, Karlman, Rumeli, Anadolu, Dandriya, Aznavur, Elhamra, Hristaki, Haçopulo, Olivyo Pasajları henüz etraflıca incelenmiş ve etraflıca tarihleri yazılmış değildir. Halep ve Suriye Çarşısı, Tünel Geçidi Hanı gibi önemli yapılar hakkındaki kayıtlar dağınık ve araştırmaya muhtaçtır.

Beyoğlu’nun kitapçılık tarihi, henüz üzerinde yeterince derinlemesine çalışılmamış, keşfedilmeyi bekleyen bir alandır. Bu alanda önemli bir boşluğu dolduran Sahaf Ümit Nar, büyük bir özenle hazırladığı çalışmasında, günümüzde Aslıhan Pasajı olarak bilinen eski Krepen Pasajı’nın tarihini tüm yönleriyle aydınlatmıştır.

Ümit Nar, Krepen’in yalnızca bir pasaj olarak değil, lokantaları, esnafları, müdavimleri ve sosyal olaylarıyla Beyoğlu’nun edebiyat ve kültür hayatına yaptığı katkıları da titizlikle ele almıştır. Adeta bir “kâğıt arkeoloğu” hassasiyetiyle yürüttüğü bu çalışma, Krepen Pasajı’nın Pera’nın kozmopolit dünyasına açtığı pencereyi etkileyici bir şekilde gözler önüne sermektedir.

Bu değerli çalışmayı okurken, Krepen’in renkli geçmişine ve Beyoğlu’nun kültürel dokusuna olan etkisini hayranlıkla keşfedecek, Ümit Nar’ın anlatımıyla geçmişin izlerini takip edeceksiniz.

Ümit Nar, çalışmasını bir önsözle başlatıyor ve ardından üç ana bölüme ayırarak detaylandırıyor: Konstantiniye, Pera ve Beyoğlu. Son olarak ekler ve dizin bölümüyle kitabını tamamlıyor.

İlk bölümde, Osmanlı dönemi Beyoğlu’suna odaklanarak Harik-i Kebir, Küçük Paris, Geçitler, Pasajlar Hanlar Zamanı, “Sidikli Pasaj”, Mösyö Raphael Cesar Cervati ve AnnuaireOriental, Tramvay Zamanı: “Halk Plajlara Hücum Etti, Vatandaş Denize Giremedi” ve Varda’dan Barba’ya gibi ilgi çekici başlıklarla tarihi detayları ele alıyor.

Cumhuriyet dönemine ayrılmış olan ikinci bölümde, dönemin bohem yaşamını, şairlerini, ressamlarını, edebiyatçılarını ve onların Krepen Pasajı’ndaki anılarını kaleme alıyor.

Üçüncü bölüm, Beyoğlu başlığıyla, Aslıhan Pasajı’nın geçmişini ve sahaflar çarşısının oluşumunu hem belgeler hem de tanıklıklarla ayrıntılı bir şekilde anlatıyor. Ayrıca, “Krepen” ve Aslıhan’daki esnaf listeleri ilk kez bu çalışmanın ekler bölümünde yayımlanarak okuyuculara sunuluyor.

EdipCansever’in “Ben Ruhi Bey Nasılım?” şiirinin yazıldığı, Oğuz Atay’ın “Beyaz Mantolu Adam” öyküsüne ilham olan; Mösyö Rober’denAktedron Fikret’e Cihat Burak’tan Ece Ayhan’a, Ara Güler’den İlhan Berk’e, Salih Birsel’den Hayalet Oğuz’a ve nicelerine kucak açan; Çelik Gülersoy ile Behzat Üsdiken’in üzerine uzun uzun yazışıp tartıştığı Pera pasajlarından Krepen Pasajı’nın tarihi, birçoğu ilk kez yayımlanan belge ve görseller eşliğinde arz-ı endam ediyor.

Kırk yıllık Beyoğlu esnafı tarafından kurulan Sahaf Turkuaz Yayınları, böylesine değerli bir çalışmayı okurlarla buluşturmanın haklı gururunu yaşıyor. Uzun yıllara yayılan büyük bir emekle hazırlanmış olan bu eser için Sahaf Ümit Nar’ı içtenlikle tebrik ediyorum.

Ben de edebiyat ve kitapçılık tarihine dair pek çok önemli bilgiyi gün yüzüne çıkaran bu çalışmanın, sahaf dostları ve kitapsever okuyucular için hem keyifli hem de ufuk açıcı bir deneyim olacağına inanıyorum.