Belki…

Yıldızları hiç barışmadı ama…

“Mavi Gözlü Dev” de…

Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi Selanik’te doğdu…

Aralarında…

“21 yaş fark vardı…”

Biri dünyanın önünde saygıyla eğildiği “Atatürk” oldu…

Diğeri de…

“Romantik Devrimci” olarak anılan…

Türkiye’nin büyük şairi Nazım Hikmet olarak…

Türkiye tarihine not düşürdü!

Bugün…

Yıldız tarihi “15 Ocak 2025”

…Ve yine bugün…

Mezarı gurbet elde (Moskova) Nazım Hikmet’in…

Doğum günü…

(15 Ocak 1902)

Bugün 122 yaşına bastı…

Ve bir kez daha anladım ki…

Güzel Türkiye’nin…

Daha çok yazara, daha çok sanatçıya…

Ama ille de…

“Kalpleri aşk için çarpan, şair gibi şairlere ihtiyacı var…”

***

Yıllar, yıllar öncesine gidiyoruz…

Nazım’ın, lise yıllarına…

***

Asırlık aşkın kahramanı…

Nazım Hikmet’in…

Güzelliği dillere destan annesi Celile Hikmet

O devrin parmakla gösterilen ressamlarından…

İstanbul Sosyetesi’nin zirvesinde dolaşıyor…

Kocasından boşanma aşamasında…

Seviyor özel birini…

Kim, o?

Devrin büyük şairi Yahya Kemal Beyatlı

***

Şu kadere bakın ki…

Tam da o günlerde Yahya Kemal…

Aynı zamanda…

Celile Hanım’ın oğlu Nazım Hikmet’e ve…

“Bahriye Mektebi”ndeki arkadaşı Necip Fazıl’a…

Türkçe ve şiir dersleri veriyordu…

İşte…

Nazım Hikmet'in annesi Celile Hanım'la…

Yahya Kemal arasında başlayan aşkın filizlendiği günler…

İşte o günlerdi…

***

Üstat Yahya Kemal…

Genç Nazım Hikmet'e…

Türkçe ve şiir dersleri vermeye başladıktan sonra…

Ressam Celile Hanım'la yakınlaşmaya başladı…

“Issız bir aşk”tı onlarınki…

Çok geçmedi…

Celile Hanım ile Yahya Kemal’in buluşmaları…

Doyumsuz sohbetleri…

İstanbul sosyetesinde fokurdamaya başlamıştı…

Sonunda…

“Celile Hanım ile Yahya Kemal”in aşkını…

Bir ay içinde İstanbul’da duymayan kalmamıştı…

Şaşırtıcı olan ise şuydu:

Fransızca’yı sular, seller gibi konuşan…

Piyano çalan, natürmort resimler yapan…

Tanrı vergisi olağanüstü güzel genç sanatçı Celile ile…

Yahya Kemal Beyatlı’nın alev alev aşkı…

Gözlerden kaçmıyordu…

Ne var ki…

Dedikodular Celile ve Yahya Kemal’in umurunda bile değildi…

***

Yaşananları genç Nazım Hikmet de fark etmişti…

Ve her şey…

Minicik bir “ihtar” ile…

Birdenbire değişiverdi…

Ders vermek için evlerine gelen Yahya Kemal'in pardösüsünün cebine…

Bir not bıraktı...

Minicik kağıttaki iki satırı ünlü şair soluksuz okudu:

"Hocam olarak girdiğiniz bu eve…

Babam olarak giremezsiniz..."

Yahya Kemal, tedirgin olmuştu...

Celile Hanım'ın evinden bir süre ayağını çekti…

Genç Nazım'la karşılaşmamak için adeta ter döktü…

Ne var ki…

Nazım Hikmet’in güzeller güzeli annesi Celile Hanım ise…

(Buraya dikkat!)

Büyük aşkı yüzünden…

Kocasından boşanmış…

İstanbul’un dilinden düşmeyen yeni aşka yelken açmıştı...

Çok şaşıracaksınız ama…

Yahya Kemal bir taraftan Celile’yi kıskanıyor…

Diğer yandan evliliği yokuşa sürüyordu...

***

Ve…

“Şiirlerin Efendisi” Yahya Kemal inanılmaz bi’şi yaptı…

Nazım Hikmet’in annesiyle yaşadığı aşkı satırlara döktü…

Şaşırtan satırlar okuyacaksınız…

Şöyle diyordu…

Yahya Kemal Beyatlı:

“1916 yılından 1919 yılına kadar bir kadına deli gibi aşık oldum...

Deli divane olmuştum...

Sonbahar'da Nişantaşı'ndaki evini düzenlemek için İstanbul'a inerdi...

Ben müthiş (*)mustariptim...

Artık vapur giderken iskeleden mendil sallamalar, ağlamalar...

O gidinceye kadar Ada dopdolu idi...

Gider gitmez benim için boşalıverirdi...

Bir akşam dayanamadım…

Motor tutup, karşıya geçtim…

Doğru Nişantaşı!..

Sevgilimin oturduğu apartmanın kapıcısı ahbabımdı...

Penceresini vurarak onu uyandırdım:

“Benimki evde mi?”

Evde olduğunu anlayınca dünyalar benim oldu…

Apartmanın karşısında bir meyhane vardı...

Orada sabaha kadar içtim...

Sabahleyin, doğru eve çıktım...

Benim halim berbat…

Toz toprak içinde olduğumu görünce şaşırdı ve hemen anladı... Sarmaş dolaş olduk..."

***

Yahya Kemal deli gibi aşıktı ama…

Evlenmekten hayatı boyunca korkmuştu...

O günlerde Celile Hanım…

Yahya Kemal’e bir mektup yazdı…

Adeta kalbini dökmüştü Yahya Kemal’e:

“Bugün diye vapurunu pencerede bekledim...

Gelmedin mahzun oldum...

Verdiğin konferansa gelmedim, kalabalıktır memnun olmazsın diye, fakat hep aklım sende idi...

Çok çok göreceğim geldi...

Beni niye aramadın?

Sana gücendim canımın içi, pek göreceğim geldi..."

***

…Ve hiçbir zaman evlilik olmadı…

***

Uzun yıllar geçti bu olayın üzerinden...

Nazım Hikmet dünyanın tanıdığı bir şair olmuştu...

Sosyalistti...

Dönemin iktidarı O’nu hapislerde perişan ediyordu…

Annesi Celile artık yaşlanmış…

Güzelliğini yitirmiş…

Ne yazık kör olmuştu…

Oğlunun hapislerden kurtulması için…

Galata Köprüsü'nde açlık grevine başlamıştı…

Ne garip bir rastlantı…

Celile açlık grevi yaparken…

Yahya Kemal Galata Köprüsü'nden geçiyordu...

Büyük aşkını gördü...

Ama yanına gitmedi...

Bir zamanlar…

“Hocam olarak girdiğin eve…

Babam olarak girmeni istemiyorum!”

Diyen genç Nazım Hikmet'in kurtulması için…

Kör gözlerle açlık grevi yapan Celile'ye destek imzasını vermedi...

Hızla uzaklaştı oradan...

***

Öldüğünde evraklarının arasından…

İçinde kurumuş iki yaprak bulunan bir zarf çıktı Yahya Kemal'in...

Şunları karalamıştı büyük usta:

“Bu zarfın içindeki hatıra, 19 Ağustos 1930'da Sirkeci Garı’nda gece saat 10'da veda ettiğim aziz bir kadının göğsündeki çiçektendir... Koparıp verdiği bu iki yaprağı daima muhafaza edeceğim...”

Celile Hanım, büyük olasılıkla…

Bu aşkın devam etmeyeceğini anladığı gece Paris'e giderken…

Sirkeci Garı'nda vermişti Yahya Kemal’e…

Göğsünde duran o iki yapraklı çiçeği...

***

Bitiriyoruz…

Pek bilinmeyen bir ayrıntı ile…

Meraklıları farkındadır…

Yahya Kemal’in “Sessiz Gemi”si…

Hep…

“Ölüme yazılmış bir şiir olarak” bilinir...

Oysa…

“Demir alıp bu limandan kalkan gemi...

Sallanmaz o kalkışta, ne mendil ne de bir kol”…

Satırları…

Yahya Kemal Beyatlı’nın…

Hayatındaki en büyük aşkı olan “Celile”sinin…

Ada’dan gemiyle İstanbul'a uzaklaşması sırasında…

Yaşadığı çaresizliği anlatır...

Tabii ki, ölümdür elbette “Sessiz Gemi”nin konusu...

Ama aşkta aranan ölümdür ve…

Celile'nin ardından…

Ada limanında bakakalan Yahya Kemal’den esintiler içerir...

O ölümsüz şiiri kısaltarak veda edelim:

“Artık demir almak günü gelmişse zamandan... / Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan... / Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu... / Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler... / Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler... / Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden... / Birçok seneler geçti dönen yok seferinden...”

(*)mustarip: “Sıkıntılı, ıstırap çeken…”

Nokta…

Hamiş: Yahya Kemal Beyatlı, Atatürk’ün talimatıyla, 1926-1929 arasında Polonya Varşova’da, 1929 - 1932 arasında İspanya Madrid’de ve 1931-1932 arasında da Portekiz’de “elçi” olarak Türkiye'yi temsil etti...

Sonsöz: “Pişman değilim yaşadıklarımdan, öfkem belki de yaşayamadıklarımdan… / Nazım Hikmet Ran – Dünya Şairi…