Bildiğiniz çilingir sofrası…

Rakı kadehleri tokuşturuluyor…

Masadaki ortak temenni:

“En kötü günümüz böyle olsun!”

Doğru…

Masadaki rakı “sahte” ise…

Zaten “o gün”den daha kötüsünü yaşayacak zamanınız olmaz!

Önce hastane…

Ardından (Allah göstermesin) büyük olasılıkla Kokluca…

***

Kabus geri döndü!

Sahte içki nedeniyle yaşanan ölümler İstanbul’da giderek artıyor...

Sadece son dört günde...

Hayatını kaybedenlerin sayısı 22’ye yükseldi...

Bi’o kadar vatandaşın tedavisi sürüyor...

İlk etapta...

Sahte içki satışıyla bağlantılı olduğu belirlenen...

10 şüpheli tutuklandı...

***

Başta polis olmak üzere...

Herkes çok iyi biliyor ki...

“Öldüren rakı”yı başarıyla yapıp şişeleyenler...

Hangi şehirde “Pazar” açsalar da...

Takvim yaprakları değişmiyor:

Kasım’da işbaşı yapıyorlar...

Aralık sonunda imalatı gelecek yıla katlayıp...

Kazandıkları paraları saymaya başlıyorlar...

Çünkü...

Öyle ya da böyle her evde…

Cüzdan el verdiği kadar…

Minik çapta da olsa “Hoş geldin yeni yıl” sofrası kurulur...

O sofrada da mutlaka “aslan sütü” başrolde!

Ancaaaak…

O aslan sütünün imalatı...

Bodrumda yapılıyorsa hiç sekmiyor...

Tiryakilerin bir kısmı için akıbet değişmiyor:

“Allah rahmet eylesin; iyi arkadaştı...”

***

Biz yine de en son söyleyeceğimizi...

Başa çekelim...

Sahte içkide kullanılan metil alkolün “damlası” bile...

Ölüme neden oluyor...

Kısa adı “ATUDER” olan...

Acil Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Başar Cander...

Anadolu Ajansı’na anlattı...

Tüyleri ürpertti!

İşte Cander Hoca’nın uykuları kaçırtan açıklamaları:

“Metil alkolle içki üretilirse çok zehirli bir içeceğe dönüşüyor... Çünkü, metil alkol en öldürücü zehirlenmelerden biri... İçki bununla (metanol sanayide çok yaygın kullanılıyor) üretilirse müthiş zehirli bir içecek olur... Metil alkol, bir saat içinde kana karışıyor... İlk aşamada fark edilmesi çok zor... Sessiz dönem 30 saate kadar uzayabiliyor... Bulantı, kusma, baş dönmesi, baş ağrısının yanı sıra çok belirleyici bir semptom var; göz bulguları... Işıktan korkmak, bulanık ve çift görmek ile körlüğe kadar giden bir süreç... Çünkü metil alkol vücutta aside dönüşüyor... O asit göz sinirlerini müthiş etkiliyor... Göz bulgularında yaklaşık yüzde 25'inde kalıcı hasar karşımıza çıkıyor...”

***

Gerisi, beterin beteri...

Bütün organlar etkileniyor...

Gözden sonra en çok etkilenen organ beyin...

Bi’de “geç kalınmış” süreç var...

“Öldürücü” denilen geç dönemde ise...

Prof. Dr. Başar Cander...

Son sözü söylüyor:

“En iyi üniversitenin en iyi hastanesinde bile olsanız...

Bütün doktorlar bir araya gelse de...

Belli bir aşamadan sonra...

O feci tabloyu geri döndürmek mümkün değil...

Bu nedenle de çok ölümcül seyrediyor...

Öyle ki; kilogram başı 0,1 mililitre de öldürücü olabiliyor!”

***

Azrail’in koluna girdiği gerçek şu:

Bilerek… Bilmeyerek…

Neden ölüyoruz rakıdan?

Sahte olduğu için…

Neden öldürmeyen rakıyı alamıyoruz?

Fiyatı boyumuzu aştığı için!

Tiryakisi fiyatları iyi bilir...

An itibarıyla...

35’lik Yeni Rakı 600 TL civarında...

Tut ki, evde akşam yemeğinde misafir var...

Ve de seviyorlar kafa çekmeyi...

100’lük Yeni Rakı cüzdan boşaltıyor; 1.300 TL.

Kaç babayiğit?

Bu devirde (!) koyabilir sofraya “iki büyük”?

Bu fiyatlar...

Memleketimin rakı severlerini…

Evde üretim yaptıkları için…

Rakı ustası haline getiriyor…

Evde yapmayan / yapamayan ve dahi korkanlar ise…

Vicdansızların merdiven altında ürettiği…

Hepsinden ucuz…

“Öldüren rakı” bidonlarına sarılıyor…

Bu ülkenin güzel insanına reva mı şimdi bu?

***

Biraz ironik olacak ama…

“Al kadehi eline, dokun gönül teline, muhabbet alemine, bir merhabadır rakı…” şarkısıyla mest olanların zamanında…

Sahte rakı üretmek kimsenin aklına gelmiyordu…

Her şey temizdi…

Hatta…

Tertemizdi…

İnanır mısınız?

İzmir'in bazı semtlerinde…

Üstünde…

“Neyin nesi olduğunu” belirleyen levhanın olmadığı…

Her kepenkli depoya benzeyen yerlere…

Şahsen…

Kuşkuyla bakıyorum…

Elimde değil!

***

Bitiriyoruz…

Oldum olası, Timur Selçuk'un…

“İspanyol Meyhanesi” şarkısına ısınamamışımdır!

Ümit Yaşar Oğuzcan'ın dizeleri…

Ölümü çağrıştırırcasına…

Sert ve acımasızdır:

“Yeter artık… / Öleceksek ölelim… / Haydi vur kendini şaraba… Kedere ve aşk'a vur!”

Neyse…

Sanata saygısızlık yapmayalım…

Nokta…

(*) Arsenik: “Çağlar boyu siyasi muhaliflerin öldürülmesinde etkisinin gücü, ayrıklığı ve tarihsel kullanımı nedeniyle "Kralların Zehri" ve "Zehirlerin Kralı" olarak anılıyor...

Sonsöz: “Geldiniz mi sözüme; rakı değil asıl insanın sahtesi öldürüyor! / Anonim…”