İki gün üst-üste aynı mevzuda yazmak istemem ama dünyada en çok konuşulan mevzu bu. Özetlersek Başkan Donald Trump’ın yeni tarifeleri açıklaması, dünya genelinde hem ekonomik hem de siyasi yankılar uyandırdı. Trump, ABD’ye ithal edilen mallara yönelik geniş kapsamlı gümrük vergileri uygulayacağını duyurdu; bu tarifeler, ülkelere göre farklı oranlarda belirlenmiş durumda. Örneğin, Türkiye’ye yüzde 10’luk bir asgari tarife uygulanırken, Çin’e yüzde 34, Avrupa Birliği’ne yüzde 20 gibi daha yüksek oranlar öngörülüyor. Bu karar, Trump’ın “Amerika’yı önceleyen” ekonomi politikalarının bir parçası olarak sunulsa da, uluslararası tepkiler büyük ölçüde olumsuz oldu.

Amerika’nın aklı başında ekonomistleri kaygılı: Başkan Donald Trump’a göre, küresel tarifeleri uygulayan yürütme emrini açıkladığı gün olan 2 Nisan 2025, Amerikan tarihinde bir dönüm noktası olarak hatırlanacak. Haklı olabilir. Ne yazık ki, 2 Nisan’ın, 24 Ekim 1929 (Büyük Buhran’ı başlatan borsa çöküşü) ve 15 Eylül 2008 (Lehman Brothers’ın çöküşü) ile, Amerikan refahının yeni bir döneminin başlangıcı olarak hatırlanmasından daha çok bir fiyasko olarak hatırlanması olası.

Trump’ın en yeni tarifeleri, Amerika’nın ticaret ortakları arasında şimdiden yaygın bir öfkeye yol açtı. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen kurumun Trump’ın karşılıklı tarifelerine karşı “misilleme yapmak için güçlü bir planı” olduğunu söyledi ve birçok Avrupa ülkesi kendi ek misilleme politikalarını düşünüyor. Von der Leyen, tarifelerin küresel ekonomiye “vahim sonuçlar” doğuracağını belirtirken, Japonya Başbakanı İşiba Şigeru “endişe verici” bulduğunu ifade etti. Fransa, ABD teknoloji şirketlerini hedef alarak ticaret savaşını fiziksel malların ötesine taşıma fikrini ortaya attı. Çin, kararı “tek taraflı zorbalık” olarak nitelendirerek misilleme yapacağını açıkladı. Çin lideri, “kendini yenilgiye uğratan zorbalık” olarak tanımladığı şeye karşı önlemler alacağına yemin etti. Brezilya başkanı misilleme yapmayı düşünüyor ve Trump’ın birçok sağcı destekçisini de içeren ülkenin Ulusal Kongresi, yakın zamanda ona bunu yapma yetkisi veren bir yasayı onayladı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese ise “Bu, bir dostun yapacağı bir hareket değil” diyerek hayal kırıklığını dile getirdi. Öte yandan, Trump, tarifelerin ABD ekonomisine trilyonlarca dolar kazandıracağını ve Amerikan işçisini koruyacağını savunuyor. En komik mevzu da şu: Trump, ticari yaptırımlar kapsamında Avustralya’ya ait Heard ve McDonald Adaları’na yüzde 10 gümrük vergisi getirdi. Bu adalar yalnızca deniz yoluyla ulaşılabilen, insan yerleşimi olmayan ve sadece penguenler ile deniz kuşlarının yaşadığı bölgeler olarak biliniyor. Trump yönetimi, Avustralya’ya bağlı diğer adalara da çeşitli vergi oranları uyguladı. Uzmanlar, bu hamlenin Antarktika Antlaşması’nın ruhuna aykırı olduğunu belirtiyor.

Dünya piyasalar da bu gelişmelere sert tepki verdi; Asya ve ABD endekslerinde düşüşler gözlemlendi, büyük ithalatçı şirketlerin hisseleri değer kaybetti. Ancak Trump, piyasalardaki dalgalanmalara rağmen kararından emin olduğunu vurgulamaya devam ediyor. Küresel ticaret dengelerinin sarsılabileceği bu dönemde, ülkeler müzakere çağrıları yaparken, olası bir ticaret savaşının etkileri tartışılmaya devam ediyor.

ABD’nin yeni vergi politikası, Türkiye için hem fırsatlar hem de riskler barındırıyor. Trump’ın açıkladığı tarifeler kapsamında Türkiye’ye uygulanan yüzde 10’luk asgari vergi oranı, Çin’e yüzde 34, Avrupa Birliği’ne ise yüzde 20 gibi daha yüksek oranlarla kıyaslandığında, Türk ihracatçıları için bir avantaj yaratabilir. İhracatçılar, bu durumun Türkiye’nin ABD pazarındaki rekabet gücünü artırabileceğini ve özellikle tekstil, otomotiv yan sanayi ve gıda gibi sektörlerde ABD’li ithalatçılara cazip fırsatlar sunabileceğini belirtiyor. Düşük vergi avantajıyla Türkiye, rakiplerine göre daha rekabetçi fiyatlar sunarak pazar payını genişletebilir.

 

The Economist bugün bu kapakla çıktı: Donald Trump modern çağın en derin, zararlı ve gereksiz ekonomik hatasını yaptı. Tarih, ekonomi ve ticaretin teknik ayrıntıları hakkında söylediği hemen hemen her şey tamamen yanıltıcıydı

Ancak, Avrupa pazarında durum tersine dönebilir. AB ülkelerine yönelik yüksek tarifeler, Avrupa ekonomisinde bir yavaşlamaya yol açarsa, Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı olan Avrupa’daki talep daralabilir. İhracatçılar, bu riskin Türkiye’nin dış ticaret dengesini olumsuz etkileyebileceğine dikkat çekiyor. Öte yandan, Çin ve diğer Asya ülkelerinin agresif pazarlama stratejileri de endişe kaynağı. Çin, ABD pazarındaki kayıplarını telafi etmek için küresel ölçekte daha düşük fiyatlar ve yoğun promosyonlarla piyasalara yönelebilir, bu da Türkiye’nin diğer pazarlardaki rekabetini zorlaştırabilir.

İhracatçılar ayrıca, tarifelerin tetikleyebileceği bir ticaret savaşının küresel ticareti daraltabileceği uyarısında bulunuyor. Tedarik zincirlerindeki aksamalar, artan maliyetler ve ülkeler arası misillemeler, dünya ekonomisinde bir resesyona kapı aralayabilir. Türkiye’nin bu yeni dönemde hem ABD pazarındaki fırsatları değerlendirmesi hem de Avrupa ve Asya’daki risklere karşı stratejik bir planlama yapması gerektiği vurgulanıyor. İhracatçılar, hükümetten bu dinamiklere uyum sağlayacak destek politikaları bekliyor.

Aslında Trump’ın yeni “karşılıklı tarifelerinin” ardındaki gerekçe, Trump’ın önceki tarife manevralarından daha tutarlı bir iç mantığa sahip. Fikir, diğer ülkelerin hem tarifeler hem de döviz manipülasyonu ve yerli firmalara sübvansiyonlar gibi yöntemlerle kendi endüstrilerine haksız yere avantaj sağlamış olmalarıdır. Sorunu çözmek için ABD artık gezegendeki hemen hemen her ülkeden gelen ithalata, sözde bu ülkelerin Amerikan mallarına koyduğu engellerle orantılı olarak vergi koyacak.

Dünyanın iyiye gittiğini gösteren emareler çok az…