Başka ülkelerin dilinde...
Bizimki kadar yoğun kullanılıyor mu; bilmiyorum...
Ama...
O yaşlardaki gençler için en anlamlı en tatlı lakap...
Tartışmasız...
“Delikanlı”...
Olarak bilinir ve kabul görülür...
Zaten şu sıralarda...
Acılarla demlenmiş hikayemizin kahramanı da...
Harbi bir “delikanlı”...
Başlıyoruz...
***
Herkes bilir; çünkü “o seçim” tarihe geçti...
Ekrem İmamoğlu...
2019’da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi...
Yıkıldı ortalık...
İktidar partisi itiraz etti...
Yüksek Seçim Kurulu seçimi iptal etti...
İmamoğlu koltuğa oturmuştu; indirdiler!
Adeta...
“İttire, ittire...”
23 Haziran’da seçimin yenilenmesine karar verilmişti...
Koca koca siyasetçilerin bahanesi...
Tek kelimeyle şahaneydi; dolayısıyla o da tarihe geçti:
“Hiçbir şey olmasa bile mutlaka bir şey olmuştur...”
***
İmamoğlu, sil baştan “yedi tepeli kent”in...
Tüm ilçelerini yeniden dolaşmaya başladı...
Oy istemedi...
Hatta...
“Siz zaten beni bilirsiniz...”
Demeye bile gerek kalmadı...
İlçe gezilerinde son duraklardan birindeydi...
Otobüsün içinden...
Beylikdüzü halkını selamlıyordu...
Şoför koltuğunun sağ tarafındaki kapı açıktı...
İmamoğlu, o kapıdan uzanan ellerle tokalaşıyordu...
Otobüs yavaş yavaş ilerliyordu...
Tam da o sırada...
15, bilediniz 16 yaşında...
Kara kaşlı, karagözlü bir delikanlı...
Otobüsün yanında var gücüyle koşuyordu...
Sadece koşmakla kalmıyor...
Otobüsün açık kapısında ayakta duran...
Ekrem İmamoğlu’nun...
Kendisini görmesi için..
Bağırıyordu avazı çıktığı kadar:
“Her şey çok güzel olacak Ekrem abi...”
Ekrem Başkan bile şaşırmıştı...
Hem seçmenlerine el sallıyor hem de...
Otobüsün hafif süratine rağmen...
Bir türlü...
Basamağı yakalayıp otobüsün içine giremeyen genç hayranını izliyordu...
Üstelik o büyük gayreti sergilerken bile...
“Her şey çok güzel olacak Ekrem abi...”
Diye bağırıyordu...
İmamoğlu, dayanamadı...
Elini uzattı...
Gencecik hayranını otobüsün içine çekiverdi...
***
İşte...
Yıllarca sürecek “bir abi / kardeş” öyküsü...
Bir otobüsün basamaklarında böyle başladı...
Gerçekten...
Pırlanta bir yolculuğun ilk adımları atılıyordu...
Ekrem Başkan da...
İlk kez görüp, adını öğrendiği...
Berkan Gezgin’in, o yaşta yarattığı heyecana şaşırıyordu:
“Her şey çok güzel olacak...”
Sloganının eşliğinde gururla ve huzurla...
Dünyanın en gösterişli kentler sıralamasında...
Türkiye’nin gözbebeği...
Yedi tepeli kenti yönetiyordu...
***
Ne var ki...
Türk filmlerinin olmazsa olmaz sahnelerinden biri...
Beş gün önce...
Gerçek oluverdi...
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı gözaltına alındı...
Ardından mahkemece tutuklandı...
Zaten n’olduysa ondan sonra oldu...
İmamoğlu’nun...
Cezaevine gidişini protesto edenlerin bazıları da...
Gözaltına alındı...
Hemen ardından onlar da tutuklandılar...
Ve....
Tahmin ettiğiniz gibi...
Cezaevine gidenlerden biri de...
Bu öykünün genç yıldızlarından “Berkay Gezgin” oldu...
***
Prosedür(!) ışık hızıyla uygulandı...
“Cumhurbaşkanına hakaret" ve...
“Polise mukavemet” suçlamalarıyla tutuklandı...
Berkay Gezgin'in tutuklanmasını...
CHP Grup Başkan Vekili Ali Mahir Başarır şöyle yorumladı:
“Siz, o gençten intikam alıyorsunuz! Berkay Gezgin’in yanındayız!”
***
Gezgin’in avukatı Cemil Çiçek de...
Berkay’ın son cümlesinin...
“Lütfen beni unutturmayın!” olduğunu yazdı...
Neden?
Çünkü...
Berkay, daha 22 yaşında...
Aydın Doğan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nden mezun...
Anadolu Üniversitesi'nde ise lisans eğitimine devam ediyor...
Ve, Türkiye’ye bir mesajı var...
“Baskıya, hukuksuzluğa karşı dimdik duruyoruz... Boyun eğmeyen herkese bin selam olsun. Umut bizim...”
***
Bitiriyoruz...
Neyle?
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın...
Çarpıcı sözleriyle:
“Bu ülkenin gençleri, hayal kurdukları için cezalandırılıyor...
Sadece sesini duyurmak isteyen pırıl pırıl gençler...
Kelepçelerle susturulmak isteniyor...”
Henüz 20’li yaşların başındaki Berkay için tepkisini gösteren Yavaş, sözlerini şöyle noktalıyor:
“Fikir özgürlüğü, eleştiri hakkı ve barışçıl gösteri yapmak; demokrasimizin temel taşı, Anayasamızın güvencesidir. Gençlerin konuştuğu, gazetecilerin yazabildiği, halkın sokakta sesini duyurabildiği bir ülke hepimizin ortak hayalidir... Ancak ne yazık ki, son günlerde bu hayale gölge düşüren gelişmelere tanıklık ediyoruz...”
***
Sabahın erken saatlerinde evlerinden alınan...
Ardından tutuklanan gazeteciler...
Polis müdahalesiyle susturulmak istenen gençler...
Kürsüde kalabalığa seslendiği için tutuklanan evlatlarımız var artık bu ülkede... “Her şey çok güzel olacak” diyen...
O güzel çocuğumuz, Berkay Gezgin…
Bugün 22 yaşında ve cezaevinde...
Bu ülkenin gençleri, hayal kurdukları için cezalandırılıyor...
Sadece sesini duyurmak isteyen pırıl pırıl gençler...
Kelepçelerle susturulmak isteniyor...
Bu yöntem ne kadar doğru?
Şunu yüksek sesle duyurmakta yarar var...
Bu gençleri korkutarak, yıldırarak değil, dinleyerek büyütmeliyiz. Onlara kulak vermek zorundayız. Çünkü bu ülkenin geleceği onlar...
Nitekim...
Berkay’ın son sözleri “Lütfen beni unutturmayın” oldu...
Bu yakarıştan sonra...
Hangimiz gözyaşlarımızı tutabiliriz?
“Biz seni unutmayacağız delikanlı... Seni de, senin gibi yüreğiyle konuşanları da asla unutturmayacağız...”
Nokta...
Hamiş: 30 küsur yıl önce dinlemekten bıkmadığımız bir Cem Karaca şarkısı vardı... Sözleri de şöyleydi: “Bugün sen çok gençsin, yavrum... / Hayat ümit, neşe dolu... / Mutlu günler vaat ediyor... / Sana yıllar ömür boyu... / Ne yalnızlık ne de yalan... / Üzmesin seni... / Doğarken ağladı insan... / Bu son olsun, bu son... / Doğarken ağladı insan... / Bu son olsun, bu son...”
Sonsöz: “Anlaşılmak gibi bir derdimiz vardı... Ne zaman ki kendimizi anlatamadığımızı fark ettik. İşte o vakit susmalar Dostumuz oldu... / Hz. Mevlana...”