Cemaat yandaşı medya mensuplarına karşı girişilen operasyonun 17-25 Aralık tarihlerine denk düşmesinin tesadüf olmadığı, herkesin malumudur.

Gayet iyi bilinmektedir ki, AKP hükümetine yönelik yolsuzluk ve rüşvet olayları ile ortaya atılan iddiaların birinci yıldönümünde, sosyal medyadan yükselen protestoları bastırmak için cemaate yönelik 'unutturma' ya da 'algı' operasyonuna bilinçli olarak bu tarihte başlanmıştır.

Unutturma operasyonu aynı zamanda neden bir algı operasyonudur? Çünkü AKP'nin gerçekte ne cemaati tümden yok etme amacı, ne de gücü vardır.

AKP hükümeti içerisinde ve tabanında cemaati destekleyen geniş bir kesim vardır. Birincisi AKP bu kesimin desteğini kaybetmek istemez. Ayrıca cemaatin devlet ve hükümet kadrolarının çökertilmesi, AKP'yi cemaatin elinde bu zamana kadar patlatmadığı, AKP aleyhindeki yedek bombaları patlatma riski ile karşı karşıya bırakır.

AKP tüm bu riskleri göze alsa da cemaati külliyen yok edecek cesareti gösteremez. Çünkü cemaatin ipleri AKP'nin değil Amerika'nın elindedir. Amerika AKP hükümetini istediği gibi yönlendirebilmek için cemaatten vazgeçmez ve AKP de bunu pekala bilir. Amerika'ya rağmen cemaatin bitirilmesi ise AKP'nin boyundan büyük sorunlara gebe kalması demektir.

Sadece bu kadar da değil. AK(P)KK da cemaatin yok edilmesine karşıdır. Türk ordusuna karşı kurulan kumpas ve hukuksuz yargılamaların arkasında cemaatin yargıçları, savcıları ve polisleri olduğunu AKP'nin kendisi itiraf etti. Hatırlatmak isterim; Özel Yetkili Mahkemeler bu gerekçe ile ilga edildi ve emniyette yer değiştirmeler yapıldı.

Bu nedenle AK(P)KK, Türk ulusal birliğinin yıkılması önündeki en büyük engel olan askerin irade ve gücünü kıran cemaat gibi bir yapılanmadan, kolay kolay vazgeçmek istemez.

Üstelik AKP'nin cemaat üyeleri ya da yandaşlarını yargılayarak, cumhuriyet ve anayasal düzene karşı yaptıkları hukuksuzlukları ve yıkıcı eylemleri deşifre etmek gibi bir niyeti de yoktur. Çünkü tüm bu eylemler AKP ve cemaat tarafından ortak olarak planlanmış ve hayata geçirilmişlerdir. Cemaatin deşifre edilmesi ve tutuklananların suçlanması, aynı yolun şimdi olmasa bile ileride AKP için de açılması demektir ki, AKP hükümetinde biraz öngörülü olanlar bunu göze alamazlar. Bilirler ki, işin ucu eninde sonunda onlara da dokunur…

Kısacası AKP'nin bu operasyonu;

1-
Cemaati yok etmek değil, gözdağı vererek kontrol altına alma ya da kendine biat ettirme amaçlı
2- 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet iddialarının ortaya atıldığı birinci yıldönümünde, kamuoyunun dikkatini dağıtmaya yönelik bir 'algı' operasyonudur.
Son sözü elbette Haziran 2015 seçimlerinde Türk halkı söyleyecektir. Ama ne söyleyecektir? Bence bunu da tahmin etmek zor değil!