Muhittin AKBEL / EGEDESONSÖZ – Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) geçtiğimiz hafta elektriğe yaptığı zammın yankıları devam ediyor. 

Günlük elektrik tüketiminin 8 kWh olarak belirlenen günlük tüketimin altında kalan abonelere uyglanan perakende enerji bedeline zam yapılmazken, bu limitin üstüne çıkan abonelere 1 kWh için 1,391181 olan birim fiyatın, yüzde 16,1 artışla 1,615460 liraya yükseltildi. Konut abonelerine  1,365179 lira olarak uygulanan dağıtım bedeli ise yüzde 34,5 artışla 1,836166 lira oldu.

Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Gülhan Gürler, bu artışların kabul edilemez artışlar olduğuna dikkat çekerek, “Elektrik faturasının yüzde 70,9’u dağıtım bedeli, yüzde 19,1’i ise enerji bedelidir. Yüzde 10 da vergiler var. Böyle bir fiyatlandırma olamaz” sözleriyle isyan etti.

ÜRETİM MALİYETİ ARTMADIĞI HALDE DAĞITIM BEDELİ NEDEN ARTIYOR?
Elektrik enerjisinin, tüm ekonomik faaliyetler için temel girdi niteliğinde olduğuna vurgu yapan Başkan Gürler, elektriğe yapılacak her artışın, kaçınılmaz olarak tüm mal ve hizmet fiyatlarına yansıdığını söyledi. Bugün yaşanan yüksek enflasyonun temel nedenlerinden birinin de enerjideki fahiş artışlar olduğuna dikkat çeken Gürler, zamlardaki aşırılığı rakamlarla anlattı:

“Geçtiğimiz yıllarda sanayi ve yüksek tüketimli ticarethane abonelerine yönelik olarak devreye sokulan "Son Kaynak Tedarik Tarifesi" kapsamındaki fahiş fiyatlar, bu yılın başında yıllık limitin 5.000 kWh’a düşürülmesiyle konutlara da yaygınlaştırıldı. "Son Kaynak Tedarik Tarifesi"nin yaygınlaştırılarak aylık ortalaması 417 kWh’i geçen meskenlere de spot enerji borsasından oluşan fiyatların doğrudan yansıtılmaya başlanacağı belirtilirken, 2025’te zam yapılmayacağı da ifade edilmişti. Sadece çok tüketen villa, malikane sahiplerinin etkileneceği söylenmiş; dar gelirliler için devlet desteklerinin süreceği vurgulanmıştı. Nisan ayına gelindiğinde ise, düşük tüketimli konutlarda enerji bedeline zam yapılmazken, dağıtım bedeline yüzde 34,5 gibi yüksek oranda zam yapılmıştır. Günlük 8 kWh olarak belirlenen limitin altında kalan abonelere uygulanan perakende enerji bedeline zam yapılmazken; yüksek kademedeki abonelere 1 kWh için 1,391181 TL olarak uygulanan birim fiyat, yüzde 16,1 artışla 1,61546 TL’ye yükseltilmiştir. Konut abonelerine 1,365179 TL olarak uygulanan dağıtım bedeli ise yüzde 34,5 artışla 1,836166 TL olmuştur. Böylece, konut abonelerinin dağıtım bedeline her iki kademede yüzde 34,5 artış yapılarak fatura toplamına yüzde 25 zam yansıtılmıştır. Bu tarife değişikliğindeki temel neden, enerji maliyetlerindeki artıştan çok, dağıtım bedelindeki artıştır. Birincil enerji kaynaklarında ciddi bir maliyet artışı olmamasına rağmen, dağıtım şirketlerinin talepleri doğrultusunda düzenli olarak zam yapılmaya devam edilmektedir.”

SON TARİFEYLE FATURADA ENERJİ TÜKETİM ORANI, YÜZDE 19,1 OLACAK
Elektriğe yapılan zamda enerji şirketlerinin ‘dağıtım bedeli’ adı altında faturaya ekledikleri bedelle insanların çok büyük mağduriyet yaşadığını öne süren Başkan Gülhan Gürler, şunları söyledi:

“Toplum olarak bu zamdan sonra ne kadar fazladan ödeme yapacağımızı söylemek çok zor. Çünkü zamdan ticarethaneler, sanayi kuruluşları hatta tarımsal üretim bile etkilenecek. Zammın doğrudan etkilerinin yanında dolaylı yansımaları da olacaktır. Odamızın hesaplamalarına göre, 4 kişilik bir ailenin asgari yaşam standartlarını korumak için aylık 230 kWh enerji tüketeceği varsayılmaktadır. Günlük ortalaması 8 kWh’i geçmeyen bu tüketim için aile bütçesinden ayrılması gereken 476,6 TL, bu zamla birlikte 595,8 TL’ye yükselmiştir. Nisan 2025 itibarıyla oluşacak düşük tüketimli konut faturasının yalnızca yüzde 19,1’i enerji bedelinden oluşacaktır. Faturanın yüzde 70,9’unu ise dağıtım bedeli oluşturmaktadır. Fon ve vergilerin oranı ise yüzde 10’da kalmaktadır. Son tarife değişikliğiyle, zaten yüzde 65,9 düzeyinde olan dağıtım bedelinin payı artarak yüzde 70’i de aşmıştır. 2022 yılında 4 kişilik bir ailenin asgari tüketim faturasının toplamında yüzde 22 düzeyinde olan dağıtım bedelinin, Nisan 2025’te faturanın yüzde 70’ini aşması kabul edilemez.”

ENERJİ YOKSULLUĞU GİDEREK YAYILIYOR
Elektrik enerjisinden tasarruf edilmesinin artık yeterli bir çözüm olmadığını, bu yıl içerisinde daha çok yurttaşımızın sosyal yardım almadan faturasını ödeyemez hale geleceğini iddia eden Başkan Gürler, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Elektriğin verimli kullanımı için önlemler alınıyor elbette ama bu çağda kimsenin karanlıkta oturması beklenemez. Zorunlu olduğumuz için tüketiyoruz, yine zorunlu olduğumuz için bölgemizde tekelleşen satıcıdan almak zorundayız. Elektrik enerjisi doğal bir tekel alanıdır ve yaşamın devamı için tüketimi zorunlu kabul edilmektedir. Zaten bu nedenle, ucuz, kaliteli ve kesintisiz enerjiye erişim artık tüm dünyada temel insan haklarından biri olarak değerlendiriliyor. Temiz suya, sağlıklı gıdaya ulaşım kadar önemlidir. Bu maliyetlere katlanmak zorunda kalacağımızı biliyorlar. Yurttaşın dayanma sınırına kadar zam yapmaya devam ediyorlar. Maalesef yanlış enerji politikaları ve alanın çarpık yapılanması nedeniyle enerjiye, ödeme gücümüze kıyasla pahalı sayılacak rakamlarla ulaşabiliyoruz. Sadece elektrik değil, doğalgaz ve akaryakıt da ülkemizde pahalı. Enerji yoksulluğu giderek yayılıyor; 2025’te daha çok yurttaşımız, sosyal yardım almadan faturasını ödeyemez hale gelecektir.”

ASGARİ TÜKETİMİN FATURASI 1 NİSAN 2021’DE 183,4; 1 NİSAN 2025’TE 595,8 LİRA!
Son 4 yıldaki anormal artışa dikkat çeken Gülhan Gürler, enerji üretim maliyetlerinin artmadığı koşullarda bile dağıtım bedeline zam yapıldığını öne sürdü:

“Aylık 230 kWh enerji tüketeceği varsayılan 4 kişilik ailenin elektrik asgari tüketim faturası, 1 Nisan 2021’de 183,4 TL idi. Aradan geçen 4 yıllık dönemin sonunda, 1 Nisan 2025 itibarıyla yüzde 224,8 artışla 595,8 TL’ye yükseldi. Değişimin detaylarına bakıldığında, dağıtım bedeli yüzde 642 artarken enerji bedeli yalnızca yüzde 24,5 artmıştır. Özetle, dağıtım bedelindeki fahiş artış yaşanmasa; dağıtım maliyetleri, enerji üretim maliyetlerindeki gibi şekillenseydi, fatura toplamına yansıyan artış yüzde 24,5 ile sınırlı kalırdı. Bu durumda, 1 Nisan 2025 itibarıyla aynı tüketime sahip konutlara 595,8 TL yerine 228 TL fatura edilirdi. Aradaki fark, elektrik dağıtım özelleştirmelerinin yurttaşlara yarattığı yükün son 4 yıllık kısmı olarak nitelendirilebilir. Bu rakamlar, enerji üretim maliyetlerinin artmadığı koşullarda bile dağıtım bedeline zam yapıldığını ve özellikle dar gelirli vatandaşlardan dağıtım şirketlerine kaynak aktarıldığını göstermektedir. Aradan geçen dönemde, dağıtım şebekesini iyileştirici büyük yatırımlar yapılmamıştır. Eğer dağıtım şirketleri bu zam oranlarına rağmen hâlen öngörüldüğü gibi makul düzeyde kâr sağlıyorlarsa, açıkça kötü yönetiliyorlardır.”

VERİMLİLİKTEN ÇOK, TARİFE UYARILARI YAPMAK ZORUNDA KALIYORUZ
Enerji bedelinin, dağıtım bedelinin yanında çok küçük kalmasının mantıksızlığına dikkat çeken Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Gülhan Gürler, vatandaşlara verimli kullanım konusunda tavsiyelerde bulunurken, yetkililere de çağrı yaptı:

“Yurttaşların konutlarda alabilecekleri çok fazla önlem kalmadı. İmkânı olanlar, elektrikli ev aletlerini verimli olanlarıyla değiştirdi ve aydınlatmada tasarruflu ampullere geçti. Eskiden verimlilik konusunda bir duyarlılık oluşturmamız gerekiyordu. Enerji yoksulluğu bu seviyelere ulaşınca, ne yazık ki verimlilikten çok, tarife uyarıları yapmamız gerekmeye başladı. Konutlar için ‘Son Kaynak Tedarik Tarifesi’ kapsamına girmemek oldukça önemlidir. Aylık ortalama 417 kWh’i geçmemek için ısıtma ve soğutmada elektrik enerjisi kullanımına çok dikkat etmek gerekiyor. Isınma için mümkünse doğalgaz gibi alternatif kaynaklara geçmek dışında çok da alınabilecek bir önlem yok. Doğal olarak, faturanın en önemli kalemi olması gereken enerji bedelinin, dağıtım bedelinin çok gerisinde kalması; piyasanın çarpık bir biçimde yapılandığını gözler önüne sermektedir. Ucuz, kaliteli ve güvenilir enerjiye erişim, tüm yurttaşlar için temel bir haktır. Bugüne kadar çeşitli verimlilik önlemleri alarak yaşamaya çalışan yurttaşlara, karanlıkta kalmadan hemen önce bu çarpık enerji politikalarına karşı birlikte mücadele etme çağrısı yapıyoruz. Enerji maliyetlerinin enflasyon üzerindeki etkisini sınırlamak için kamunun bir an önce doğrudan yatırım yapması ve elektrik dağıtım hizmetlerini de maliyetine sürdürmesi gerekir. Her zaman yinelediğimiz gibi, yine aynı cümle ile noktayı koyalım; elektrik alanında, üretimden dağıtıma kadar tüm süreçleri yönetecek dikey entegre bir kamu tekeli yeniden kurulmalıdır.”