Yeryüzü yaşamını cehenneme çeviren tüketim manyağı insan, tükettikçe tükeniyor, tükendikçe de daha çok tüketiyor. Ve bu sarmalda kendini kaybetmenin hazzıyla doludizgin kıyamete koşuyor, bir Amok koşucusu gibi...

Yeryüzü yaşamı, insanın üretim tutkusuyla yaptıklarının ettiklerinin sonuçlarıyla karşı karşıya, çıkışsızlığın belirsizliğinde Araf günlerinde…

Her şeyin ucuzuna ve kolayına teşne insan kahir çoğunluk… ve hayatı günbegün değersizleştiriyor.

Hal böyle olunca, karakter teşekkülü sorunlu vasıfsızgruplar siyasal alanı ele geçirdi vetoplumun siyasete katılımı siyasal parti tekelinde etkisiz kılındı. Siyasal alantanınmaz halde.

İkibinli yıllarda neo liberalizmin altında kalan toplumsal alan, çıkar ilişkilerine odaklı insanların örgütlendiği siyasal partilerin kontrolüne girdi;siyaset, kamu kaynaklarına çökmek, para kazanmak için en güvenli yol oldu. “Siyasetin finansmanı” dedikleri de para/siyaset ilişkisinin mazereti oldu.

Yüzü hiç kızarmadan yalan söylemek, karaktersizlik ve ucuzluk; liberal düzenin başarı kriterleridir.

Tam da bu ucuzluğun orta yerinde, vasatlığın kuşattığı siyasette olan bitenler tahammül sınırlarını zorluyor.

Acı ama gerçek, bileşik kaplar kuralı işliyor. Her iki cenahta da “yaptım oldu” kafası egemen. Ve “en”lerde seyreden görgüsüzlük…

Burada, üzerinde durulması gereken vahim durum, “aptal toplum” inşasında alınan yoldur. Vasatların bütün köşeleri tuttuğu koşullarda, bilgi toplumundan aptal topluma yönelen değişim karşısında endişeye mahal var.

Her şeyin ucuzuna ve kolayına teşne hale gelen toplum, piyasaya düşen değerlerle mütecanistir. Yani değersizlikle maluldür.

İnsanlık durumu piyasada… İnsan, ihtiyaç ötesi tüketimle hemhal tükeniyor.