İklim krizi yok ha!
Nisan ayının ortasında, baharın en tatlı zamanında, çiftçiler zirai don nöbetlerinde sabaha kadar uyanık. Meyve bahçelerinde dallar çiçek açmış, ama gece gelen soğuk, o narin tomurcukları buzla zincirliyor. Çiftçi, elinde fener, ateş yakarak, traktörle tarlaları dolaşarak bir umut mahsulünü korumaya çalışıyor. Gökyüzü berrak, yıldızlar parlıyor, ama bu güzellik aldatıcı; çünkü hava, iklimin eskisi gibi olmadığını fısıldıyor. İklim krizi yok diyenler, bu manzaraya bakıp ne hissediyor acaba?
Tarladaki o soğuk gerçeği, eriyen buzulları, taşan nehirleri, kavrulan toprakları görmezden gelebiliyorlar mı? Doğa yalan söylemez; her bir don kristali, her bir titreyen yaprak, gerçeği haykırıyor. Utansalar da utanmasalar da, iklim değişiyor ve bu nöbetler hepimize bir uyarı: Ya uyanacağız ya da bu soğuk tokat hepimizin yüzünde patlayacak.
Ve maalesef: Bu yıl Türkiye’nin batı ve güney bölgelerinde mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklıklar, hemen ardından gelen ani soğuk hava dalgalarıyla yerini tarımsal üretimi tehdit eden bir krize bıraktı. Özellikle bahçe bitkileri başta olmak üzere, bu durum tarımda ciddi verim kayıplarına yol açacak gibi görünüyor.
Zirai don haberleri sık sık Egedesonsöz.com’da yer alıyor
Nisan ayının ortasında, Ege Bölgesi’nin bereketli toprakları, baharın coşkusuna aldanmışken, ani bir soğuk hava dalgası ve zirai donla sarsıldı. Manisa’nın ünlü üzüm bağlarından Aydın’ın incir bahçelerine, zeytinliklerden narenciye tarlalarına kadar geniş bir alanda, çiftçiler don nöbetlerinde sabahladı. Gece sıcaklıkları, özellikle 9-10 Nisan gecelerinde, bazı bölgelerde -2°C’ye, yüksek rakımlı yerlerde ise -4°C’ye kadar düştü. Bu, çiçek açmış üzüm asmaları, incir ağaçları ve erken tomurcuklanan zeytin dalları için bir felaket demekti.
Çiftçilerin anlattıkları iç acıtıyor: “Asmalar çiçekteydi, bir gecede hepsi karardı,” diyor bir Manisalı üretici. Don, özellikle üzüm bağlarında büyük tahribat yarattı; çiçeklerin dökülmesi ve tomurcukların kuruması, bu yıl sofralık ve kuru üzümde ciddi verim kaybına işaret ediyor. Aydın’da incir ağaçları da nasibini aldı; bazı bahçelerde dallar buz tuttu, yeni oluşan meyve gözleri zarar gördü. Henüz resmi hasar raporları yayımlanmadı, ama ilk gözlemler, bölgedeki tarımsal üretimin bu dondan ağır bir darbe aldığını gösteriyor.
Zeytinliklerde durum biraz daha karışık; erken çiçek açan ağaçlar donla buruştu, ancak geç çiçeklenenler bir nebze kurtuldu. Çiftçiler, “Eskiden nisan ortasında böyle don görmezdik,” diyerek şaşkınlıklarını dile getiriyor. İklimin bu hırçın dansı, Ege’nin tarımına sadece maddi zarar vermiyor; çiftçinin umudunu da sarsıyor. Sigorta yaptırmayanlar, şimdi kara kara düşünüyor. “İklim krizi yok” diyenlere ise şu soruyu soruyorlar: “Bu gece tarlada ateş yakarken, buzdan çiçekleri toplarken utandınız mı?”
Ege’nin verimli ovaları, bu donla bir kez daha uyardı: Doğa konuşuyor, ama dinleyen var mı?
Çiftçilerden gelen ilk bilgilere göre, don olayları özellikle meyve ağaçlarının çiçeklenme evresinde büyük kayıplara sebep oldu. Henüz resmi hasar tespit raporları açıklanmasa da, ilk gözlemler ciddi ürün ve kalite kaybı yaşandığını ortaya koyuyor. Dört gün boyunca gece sıcaklıklarının ani düşüşü, çiçeklerin dökülmesine ve bitkilerin kurumasına neden oldu. Çiftçiler, tarla ve bahçelerinde büyük bir yıkım yaşandığını ifade ediyor.
Meyve ağaçları arasında kayısı, erik, kiraz gibi sert çekirdekliler ile böğürtlen, ahududu gibi üzümsü bitkiler en fazla zarar görenler arasında. Sebzelerde ise açık alanda yetiştirilen patates ile seralarda üretilen domates, biber ve marul gibi ürünlerde önemli verim kayıpları rapor ediliyor.
Bu don olayları, özellikle sert çekirdekli meyveler, patates ve sera sebzelerinde ciddi bir üretim düşüşüne işaret ediyor. Halihazırda yüksek enflasyon nedeniyle pahalı olan meyve ve sebze fiyatları, bu kayıplarla daha da artabilir. Bu durum, özellikle düşük gelirli kesimler ve sabit gelirle geçinenler için gıdaya erişimi zorlaştırabilir. Sorunun kapsamlı bir şekilde ele alınarak erken önlemler alınması şart. Aksi takdirde, bu yıl meyve ve sebze temininde ciddi sıkıntılar yaşanabilir.
Nisan ortasında Ege’nin bağlarında, ovalarında don nöbeti tutuluyor. Asmalar çiçekte, ama buzla kaplı. Manisa’da üzüm, Aydın’da incir, zeytin dalları bir gecede karardı. Gece -2°C, yer yer -4°C; çiftçi ateşle, fenerle tarlada, ama nafile. “İklim krizi yok” diyenler nerede şimdi? Klavye başında “Hava hep böyleydi” diye ahkâm keserken, donmuş çiçekleri mi sayıyorlar acaba? Hani her şey normaldi?
Çiftçi sabaha kadar uyanık, ama o “kriz masalcılar” hâlâ rüyada. -4°C’de asma donarken, “Bu doğanın döngüsü” diye tweet atıyorlar herhalde, elleri sıcacık kahve fincanında. Manisa’daki bağcı amca, “40 yıldır böyle don görmedim,” diyor, ama tabii, internetteki uzmanlar daha iyi bilir! İncir ağaçları buz tutmuş, zeytin tomurcukları yere düşmüş; yine de utanmadan “Küresel ısınma yalan” diyebiliyorlar. Ege’nin tarlaları onlara bir mesaj yolluyor: Gerçek, klavyenizin tuşlarından daha soğuk, daha acı.
İklim krizi yokmuş, ha? Gelin de şu donmuş üzüm salkımlarına anlatın. Çiftçinin gözyaşına, boş kalan sofralara bir kulp takın bakalım. Ama dikkat edin, doğa alay etmez; sadece hatırlatır. Ve bu hatırlatma, her donla, her kayıpla daha sert vuruyor. Hadi, bir daha söyleyin: “Kriz yok!”
Belki buzlar erir, ama gülmekten.