Kentlerde yaşamakta olan insanlarımız  yeterli gıdaya ulaşamıyor,çünkü gıda fiyatlarında olağanüstü artışlar söz konusu.

Gıda fiyatlarında Nisan 2020’ye göre  yıllık olarak  yüzde 29,7 oranında artış var.

2025 Nisan ayında geçen yılın nisan ayına göre ekmek, un, bulgur, makarna fiyatlarında yüzde 24,1, et-balık fiyatlarında 16,5, süt ve süt ürünleri ile yumurta fiyatlarında yüzde 34,4 oranında artış oldu. 

Yağ fiyatları yüzde 38,4,meyve fiyatları yüzde 20,4, sebze fiyatları ise yüzde 54,8 oranında artış gösterdi.  Bakliyat fiyatları son bir yılda yüzde 30,1, diğer gıda fiyatları ise yüzde 15,8 oranında zamlandı.

 Neden gıda fiyatlarında artış var,dilerseniz kimilerimizin yeterince bilmediği kök nedenlerini sıralayalım.

Çiftçiler, Yaşlanıyor,Tarımdan Kopuyor.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği’ne göre;

·        Tarım sektöründe çalışan nüfusumuzun her geçen yıl biraz daha yaşlanıyor.

2024 yılı itibarıyla çiftçilerimizin yaş ortalaması 59’a yükseldi. Yaş ortalaması erkeklerde  58, kadınlarda  61.

18-32 yaş arası genç çiftçilerimizin oranı ise sadece yüzde 5.Bu durum, gençlerimizin tarımsal üretimden  ve kırsal yaşamdan hızla uzaklaştığını gösteriyor.

·        Kırsal nüfusumuz, ekonomik, sosyal ve eğitim  olanaklarının kısıtlı olması nedeniyle her geçen yıl azalıyor.

Evlenme çağına gelen gençlerimiz, kentlerde asgari ücretle çalışmayı, köyünde çiftçilik yapmaya tercih eder hale geldi.

Son on yıllık süreç içinde iki milyondan daha fazla insan tarımı bırakarak kente göç etti.

Tarımsal Üretimde Maliyet Enflasyonu Var.

Tarımsal girdilerin fiyatları giderek artıyor.

·        Mazot fiyatı son 1 yılda yüzde 105 arttı. Hasat zamanında mazota her gün zam geliyor.

·        Mart 2023’ten bu yana gübre fiyatı yüzde 20 ile 35 arasında değişen oranlarda yükseldi.

·        Zirai ilaç yüzde 56,6 ,elektrik yüzde 2,1 arttı.

·        Besi yeminin fiyatında yüzde 43,7, süt yeminde  yüzde 44,8 artış oldu.

Çiftçiye verilen mazot ve gübre desteği yetmediğini gibi tarımsal ilaç ve elektrikte aşırı artışlardan dolayı maliyetler arttı.Buna karşılık  açıklanan taban fiyatlarının yeterli olmadı. Üstelik  çiftçinin ürettiği ürünlerin de her gün fiyatı düşüyor.

Tarımsal Kitler Özelleştirildi

Çiftçileri,belli ölçülerde yerli ve yanancı tekellere karşı korumakla görevli tarımsal kitler  özelleştirildi.Örneğin;SEK, YEMSAN, TÜGSAŞ ve İGSAŞ, TEKEL ,KHGM ve  TZDK özelleştirilerek tasfiye edildi.  TKK özerkleştirildi.  DSİ, özel bütçeli kuruluş haline dönüştürüldü.  EBK, ESK’na dönüştürülerek işlevsiz duruma getirildi.  TMO, işlevinden uzaklaştırıldı.  Ziraat Bankası, özelleştirilme sürecine girdi.  TİGEM’lerin  kimileri elden çıkarıldı. ÇAY-KUR, özelleştirme sürecine  kapsamına alındı.

Çiftçilerin Ekonomik Örgütlenmesinde Güçsüzlük Egemen oldu.

Örgütlerin, teknik ve ekonomik etkinlik alanları çatıştırıldı ve gereksiz sürtüşmeler ortaya çıkarıldı. Örgütlerin ekonomi politika oluşturmada etkinlikleri oldukça sınırlı kaldı, ekonomik örgütlenmede kooperatiflerin payı oldukça düştü.Güçsüzlük, yetiştiricileri yabancı+yerli tekellerinin egemenliğine mahkum etti.

Çiftçiler, Pazarlama Kanallarında İşlevsiz Bırakıldı.

Ekonomik örgütlenmede çiftçiler örgütsüz olunca pazarlamada çok sayıda aracı piyasaya egemen oldu. Üretici örgütleri işledikleri ürünleri aracılarla tüketicilere ulaştırılıyor. Üretici eline geçen ürün fiyatları da reel olarak geriledi. Tüketicinin ödediği bedelin ancak yarısına yakını üreticiye aktarıldı.

Tarımsal Desteklemeler Yetersiz Oldu ve Hedef Kitleye Ulaştırılmadı.

Tarım Kanunu’nda taahhüt edilen yüzde 1’lik tarımsal destek gerçekleştirilmedi. Destekleme fiyatları,üretim maliyetlerinin  altında bırakıldı. Tarımsal Desteklemelere milli gelirden ayrılan pay, Türkiye’de 2005 yüzde 0.8 iken bu oran  2024 yüzde 0.2(91.5 Milyar TL)’ye düştü.

Çoğumuz bilmez,bu oran liberal ekonominin egemen olduğu Avrupa Birliği yüzde 20, ABD yüzde 12 ve Kanada   yüzde 9’dir.

Üstelik yetersiz desteklemeler, aile işgücü temelli küçük ve orta ölçekli işletmeler yerine,şirket temelinde dev tarımsal  işletmelere   yönlendirildi.

Ve sonuç

·        Artan nüfus başına tarımsal üretimin artmaması,

·         Yetiştiricilerin,üretim ve pazarlamada yabancı+yerli tekellerinin egemenliğine mahkum  edilmesi,

·        Gıdada fiyat istikrarsızlığının oluşması ve de çalışanlar ve emeklilerin  ücretlerinin enflasyonun  çok altında  bırakılması gibi  nedenlerle;

GIDADA DAYANILMAZ PAHALILIK ORTAYA ÇIKTI.