Akılla bir konuşmam oldu dün gece/ Sana soracaklarım var dedim
Sen ki her bilginin temelisin/ Bana yol göstermelisin
Yaşamaktan bezdim ne yapsam/ Birkaç yıl daha katlan dedi
Nedir dedim bu yaşamak/ Bir düş dedi birkaç görüntü
Evi barkı olmak nedir dedim/ Biraz keyfetmek için
Yıllar yılı dert çekmek dedi
Bu zorbalar ne biçim adamlar dedim/ Kurt, köpek, çakal, makal, dedi
Ne dersin bu adamlara dedim/ Yüreksizler, kafasızlar, soysuzlar, dedi
Fazıl Say'ın “Akılla Bir Konuşmam Oldu” adlı eseri, Ömer Hayyam'ın rubailerinden esinlenerek bestelenmiş. Bu eser, Say'ın “Yeni Şarkılar” albümünde yer alıyor ve Serenad Bağcan seslendiriyor. Sona eren 2024’te hırsları nedeniyle akıllarına yenilenleri gördükçe bu rubailer bu şarkılar geldi aklıma. Büyük dünyada ve küçük dünyalarda…
Ömer Hayyam'ın rubailerinde, insanın akılla olan içsel diyalogları ve yaşamın anlamına dair derin sorgulamalar bulunur hep. Okumalara doyamayız. Fazıl Say’ın derinlikleri ise başlı başına bir yazı konusu…
Yeni bir yıla girdik ve dileğimiz 2025’in, tüm insanlık için yeniliklerin, dönüşümlerin ve umutların yılı olması.
Soru net: Bu yılı diğerlerinden farklı kılacak olan şeyi, akılın rehberliğinde hareket etmeyi başarabilecek miyiz?
Akıl, tarih boyunca bizi en karmaşık sorunlardan çıkaran bir fener olmuştur. Ancak, bireysel ve toplumsal çıkarların ön plana çıkması, hırsların akıl üzerinde tahakküm kurmasına sebep olabiliyor. Bu durum, sınırsız büyüme arzusu ile dünyamızın kaynaklarını tüketmekten, kısır politik çekişmelerin bireysel çıkarlarla yoğunlaşmasına kadar geniş bir yelpazede etkiler yaratıyor.
Bence 2025 yılında, bireylerden liderlere kadar herkesin, kararlarında akıl ve bilgelik ile hareket etmesi kritik bir gereklilik haline gelmiş durumda.
Hırstan Akla Geçiş
Hırs, bıçak sırtı bir kavram. Doğru kullanıldığında yaratıcılığı ve yeniliği teşvik eder; ancak kontrolsüz bir hırs, bireyleri, örgütleri, kurumları ve toplumları felakete sürükler. Tarihte, hırsların kurbanı olmuş medeniyetlerin çöküşüne dair çok sayıda örnek var. Son 100 yıla bakmak bile yeterli hırslar sonucu insanların çektiği acıları görmek için.
Aklı temel alan bir yaklaşımla hareket etmek bu kadar zor mu? Akıl, bir meseleye tüm boyutlarıyla bakabilmeyi, riskleri değerlendirebilmeyi ve en doğru karara ulaşmayı mümkün kılıyor her zaman.
Aklı öne çıkarmak o kadar da zor değil. Sıralayalım:
Empatiyi Geliştirmek: Kendimizi başkalarının yerine koyarak hareket etmek, sadece kendi çıkarlarımızı değil, toplumun geneli için faydalı olabilecek çözümleri aramamızı sağlar.
Bilgi ve Bilim Rehberliğinde Hareket Etmek: Karar alırken duygularımızın değil, somut verilerin ve bilimsel gerçeklerin yol göstermesine izin vermeliyiz.
Uzun Vadeli Düşünmek: Hırslar genelde kısa vadeli kazançlara odaklanırken, akıl uzun vadeli etkilere önem verir. “Benden sonra tufan” anlayışı yerine, gelecek nesillerin hayatını düşünmek gerekiyor.
Eğer 2025 yılı, insanlık tarihine akıl ve bilgelik ile öne çıkan bir yıl olarak geçecekse, bunun yolu bireysel olarak özeleştiriden ve kolektif olarak sorumluluk almaktan geçiyor. Her birey, kendi yaşamında akıl ve öz disiplin rehberliğini benimserse, bu etki zincirleme bir şekilde toplumu dönüştürebilir.
Ömer Hayyam’la başladık, onunla bitirelim:
Benim bu deli gönlüm dedim/ Ne zaman akıllanacak
Biraz daha kulağı burkulunca dedi
Hayyam'ın bu sözlerine ne dersin dedim
Dizmiş alt alta sözleri/ Hoşbeş etmiş derim dedi
Ben olmayınca bu güller yok/ Ben olmayınca bu serviler yok
Kızıl kızıl dudaklar yok/ Mis kokulu şaraplar yok
Sabahlar, akşamlar yok/ Sevinçler tasalar yok
Ben düşündükçe var dünya/ Ben yok o da yok