Osmanlı İmparatorluğu’nda sistemin kapitalizme entegrasyonunda kayda değer iki dönem var; 1839-1908 ve 1908-1922 dönemleri;
Sistemin kapitalizme göre örgütlenmesi ve entegrasyon, 1923’ten sonra Cumhuriyet rejimi tarafından tamamlandı.
Cumhuriyet’in kuruluşundan günümüze sermaye birikimi sorunu yaşayan ekonomide, karma ekonomi ve devletçilik gibi uygulamalarla burjuva sınıfının oluşumuna destek verildi.
Ne ki milli burjuvazinin ağır sanayi ve sanayi üretiminde ön alma çabalarına 1960 darbesiyle set çekildi.
Altmış darbesi sonrasında, değişimin gerçekleşmesi tam 20 yıl sürdü; 1971 muhtırası ve nihayet 1980 darbesiyle son nokta koyuldu.
24 Ocak kararları ve Seksen darbesi, inşaat sektörü ve ticaret burjuvazisinin önünü açtı. Ülke ekonomisi, bir ucu inşaat diğer ucu ticaret, neo liberal dönemle buluştu.
Ülkenin sanayi üretiminden uzaklaştırıldığı dönemin ikinci aşaması, ikibinli yıllarda gerçekleşti. 2002 yılından sonra, küreselleşmenin etkisi ekonomide ve devlet kurumlarında hiç olmadığı kadar derinleşti.
Ve 24 Ocak Kararları ile neo liberalizme yönelen Cumhuriyet rejimi, 45 yıl sonra, neo liberal dönemin sonlanışına tanık oluyor. Yeni dönemde,kamucu ekonomi, sistemde ortaya çıkan zafiyetin dermanı olacak gibi…
Cumhuriyet’in yüzyıllık makro iktisat düzeyde hikayesinin özeti böyle…
Neden böyle bir özete ihtiyaç duydum?Böyle bir özete ihtiyaç duydum, çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin kapitalist sisteme entegrasyon sürecinde burjuvazi öncü sınıf olamadı. Her zaman sivil ve askeri bürokrasinin gölgesinde kaldı.
Kendisi için sınıf olma iradesinden yoksun burjuvazinin öncü olamadığı koşullarda, modern toplumun inşası “bürokrasi-siyasal iktidar” hattında sıkışıp kaldı. Seküler alan, Cumhuriyet devrimini taşımakta zorlandı. Ve sonunda, siyasal islamcı kadroların inşa ettiği rejim, sistemi kontrolü altına aldı.
Devlet gölgesinde varlığını sürdüren burjuvazinin Cumhuriyet’e yüzüncü yıl armağanı; din normlarıyla kuşatılmış kamusal yaşam…