31 Mart seçimlerinde siyasi dengeler tamamen değişti. Gitmez denen iktidar için ciddi gidiş sinyalleri ortaya çıktı. Ayrıca muhafazakar kitleler CHP’ye oy vermez kalıp yargısı da, ciddi düzeyde değer yitirdi.

Merkezi iktidar Erdoğan’ın elinde olduğu halde yerel yönetimlerde CHP, büyük bir ağırlık kazandı. Bu sadece ikili yapı oluşturmakla kalmadı, merkezin giderek zayıflaması ve yerelin güçlenmesi sürecine de neden oldu.

Yani Erdoğan ve AKP destek kaybetmeye devam ederken, CHP, belediyeler üzerinden desteğini artırmakta. Özellikle de seçmenin lider olarak gördüğü siyasi kişiler, Erdoğan için adeta gidişi hızlandırıyor.

Bu anlamda Erdoğan siyasi istikbalini korumanın, özellikle belediyeleri yıpratmaktan geçtiğini düşünmekte ve ona göre hamleler yapmaktadır. Özgür Özel ile yumuşama ama Ekrem İmamoğlu ile sertleşme bu anlayışın ürünü.

Belediyelerin SGK borçları üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılan mali darbe bu stratejinin bir parçası. İlginçtir sokak hayvanlarını öldürmeyi, sokak hayvanları sorununu çözmek olarak tarif eden yasa da aynı amaca yönelik beklentileri içermektedir.

Sahipsiz sokak hayvanlarının öldürülmesi görevini belediyelere yükleyen yasa, yeni bir gerilim konusuna dönüştü bile. Sokak hayvanları sorunu yeni mi ortaya çıktı? Hayır. Peki, bu yasanın zamanlaması tesadüf mü? Evet demek, şüpheli bir onay olur.

Sokak hayvanları sorunu var tabii ki. Sokakta bunca sahipsiz hayvanın çoğalmasının nedenleri de malum. Önceden hevesle veya çocuklar için alınan hayvanların bir süre sonra sokağa terk edilmesi ve kısırlaştırılmayan bu hayvanların üremeye devam etmesi en önemli nedenlerden biri.

Ancak buna ilişkin çözüm onları imha etmek mi yoksa daha insani, yani hayvan haklarını gözeterek bir çözüm olabilir mi? Olabileceği konusunda çok sayıda öneri bulunmakta. Aşılama, kısırlaştırma ve barınak üretme gibi.

Bazı köpek grupları çeteleşebiliyor ve insanlara saldırıyor görüşü doğru ama sokak hayvanlarının birçoğu bu vasıfta değil. Marketlerin önünde, kaldırımda yatan birçok köpek gelen geçene hiç de saldırmıyor.

Birçok büyük marketin önünde yatan onlarca köpeğe rastlıyorum. Sanırım hayvan severler besliyor diye de oralarda barınıyorlar. Mesela bizim eczanenin içinde dört kedi, kapı önünde de bir tane kocaman köpek yatar. Sokakta yaşamalarına rağmen insanlar beslediği için adeta evcilleşmiş hayvanlar bunlar.

Sanırım Niğde ve Altındağ Belediyeleri hemen sokak hayvanlarını öldürmeye başlamış. Medyaya yansıyan görüntüler dehşet verici. Bunun üzerinden yeni bir siyasi gerilim üretme çabası olacağı açık. İnsan mı değerli sokak hayvanları mı diye sesler yükselecek. Oysa ki, bu bir değer sıralaması değil.

Hayvanseverliği bir sosyete merakı veya züppe tutumu olarak gören geleneksel ve otoriter bakış, kendine toplumda belli ölçüde destek bulacaktır şüphesiz.

Kadın cinayetlerinin bu kadar yaygın olduğu bir ülkede, gerekli yasaları çıkarmakta isteksiz olan iktidar, halen ataerkil ve geleneksel değer yargılarından medet ummaktadır.

Kentli orta sınıflar ve yüksek eğitimli kişiler arasında, hayvanseverlik eğiliminin daha yüksek olduğu malum. Bu ve benzeri konularda gerilim yaratarak kendi geleneksel ataerkil seçmenini konsolide etmeye çalışan Erdoğan, diğer birçok hamlede olduğu gibi, toplumun hayvan hakları ve sokak hayvanlarının tehdidi tartışmasıyla modern ve geleneksel fay hattını hareketlendirmeye çalışıyor.

Saray basınında bundan sonra köpek saldırısı haberleri sürpriz olmayacaktır...