Şimdilerde unutuldu ama anneannemin banyosunun en değerli parçası Bodrum'dan getirilmiş bir süngerdi… Batı Anadolu ve Ege Adaları kıyıları da birçok kıyı gibi insan kullanımı için denizin dibinde yaşayan süngerlerle doluydu. Kıyıların enteresan insanları süngerciler yumuşak doğal süngerleri toplamak için uzun yıllar denize daldılar.
Bir deniz canlısı olan ve dipte ilk kez görenleri korkutacak siyahlıkta, ama güneşi gördüğü an sararmaya başlayan süngerler ve onları çıkaran sünger avcılarının hikayeleri eskiden beri dikkatimizi çeker.
Süngerin tam olarak ne zamandan beri kullanıldığını bilmiyoruz. Hemşehrimiz Homeros ve Platon, Antik Yunan yazılarında süngerden banyo yapmak için kullanılan bir nesne olarak söz etmişler. Avrupalılar yumuşak süngerleri kask dolgusu ve belediye su filtreleri gibi amaçlar için de kullanmışlar. Hatta gizli doğum kontrol aracı olarak kullanıldığına dair bilgiler de var.
1950'lerde zirve yıllarını yaşan süngercilik özellikle Bodrum ve Marmaris'teki denizcilerin ana geçim kaynağı olurken 1960'lar ile düşüşe geçti ve ardından yavaş yavaş yok oldu. 1974'te ilk kez gittiğimiz Bodrum'da küçük tezgahlarda süngerler görürdük, şimdi onları da göremez olduk. Bugün başta Kilimli (Kalymnos) olmak üzere bazı Ege adalarında turistik amaçlı sünger avcılığı yapılıyor olsa da aşırı avlanma sonucu denizde süngerler tükenmiş durumda. Süngere benzeyen adı da çoğu kez sünger olan kişisel ve ev temizlik aletleri, tıbbi implantlar günümüzde doğal süngerin yerini almış durumda.
Kuşkusuz arkeoloji bilimine de katkıları oldu süngercilerin. 'Leş' dedikleri antik gemi batıklarını arkeologlara süngerciler gösterdiler. Anadolu kıyılarının en eski batıkları Gelidonya, Serçe Limanı, Uluburun ve daha birçok batık böyle bulundu.
İzmir'in go?rsel tarihini olus?turan fotog?rafc?ılar arasında kıymetli bir yeri olan ve aynı zamanda kendi yaptığı makine ile 'Türkiye'nin ilk su altı fotoğrafçısı' unvanını alan Mustafa Kapkın'ın yıllar önce çektiği Bodrum süngercilerinin su altı fotoğraflarını konu alan kitabı geçen hafta elime geçti. Filantrop Oğuz Aydemir'e teşekkür ederim. Hafta sonları kültür söyleşileri yapıyoruz ya bugün bu değerli kitabı tanıtmak isterim sizlere.
50'lerin sonunda süngercilerle iki sezon geçiren, onlarla yolculuğa çıkan Mustafa Kapkın sayfalarca not tutmuş dahası her biri tarihi belge niteliğinde fotoğraflar çekmiş. Mustafa Kapkın 1958-59 yıllarında yaptığı Bodrum seyahatlerini, denizde yaşananları, süngercilerin tüm hislerini, yaşamlarını 1960'da kağıda aktarmış.
1958 yılında Amerikalı gazeteci Peter Throckmorton Hindistan'dan Türkiye'ye gelir. İstanbul'da 'Amerikan Haberler Servisi' ve 'Hayat Dergisi'nde' yaptığı sohbetlerde sualtı dünyasıyla ilgili yazılar yazmak istediğini söz eder. O zamanlardaki adı İzmir Kurbağa Adamlar Kulübü üyesi İzmir'in müthiş fotoğrafçısı Mustafa Kapkın'ın adını öğrenir. Kitapta ikilinin müthiş fotoğrafları var.
Ben Bodrum'a babamın otomobili ile 1974'te İzmir'den 7 saatte gittim. Onlar 1958'de on saatte ulaşmışlar.
Gezilerde Peter ile Mustafa Kapkın süngercilerin 'leşlerinin' çok önemli arkeolojik batıklar olabileceğini anlarlar.
Mustafa KapkınGelidonyaBatığı'nıfotoğraflar 1959'da. Peter de ABD'ye döner ve üniversitedeki bilim kuruluna anlatarak dünyada ilk kez suyun altında bir batık kazısı yapılabileceği fikrini ortaya atar.
Bu süreçteki en önemli kahramanlar olan süngercilerin gerçek hayat hikayeleri ve 64 yıl önceki bu saklı kalmış yolculuk geçtiğimiz günlerde 'Mavi Anadolu'da Bir Serüven; Bodrumlu Süngerciler' ismini taşıyan kitap, aynı zamanda SUFOD üyesi olan oğlu Ahmet Kapkın'ın arşivindeki fotoğraf ve Mustafa Kapkın'ın anı notlarından hazırlanarak TINA (Türkiye Sualtı Arkeolojisi Vakfı) tarafından yayınlandı. Bu tarihi belgeler Türkçe ve İngilizce olarak okurlara sunuldu.
TINA Türkiye Sualtı Arkeoloji Vakfı, arkeolojisinin başlamasında çok önemli emekleri olan bu isimlere saygı duruşu niteliğindeki kitabı Bodrumlu süngercilere adadı. Ne güzel değil mi?
Kitabın sunuşunu TINA Başkanı Oğuz Aydemir dostumuz şöyle yapmış:
'Su altı arkeolojisi alanında Türkiye'nin önemi tüm dünya tarafından bilinmektedir.
Dünyanın ilk bilimsel sualtı kazısının 1960 yılında Türkiye kıyılarında gerçekleşmesinin ardından başta George Bass olmak üzere birçok üst düzey bilim insanının Türkiye kıyılarındaki batık kazılarına emek vermesiyle birlikte tarihin önemli bir bölümü Anadolu kıyılarında aydınlatılmıştır. Bu sürecin gizli kahramanları ise suyun altındaki batıkları arkeologlara gösteren süngercilerdir. Özellikle Bodrumlu süngercilerin bugün bilinen ve kazılan birçok batığı arkeologlara gösterdiğini biliyoruz.
Elinizdeki kitap deyim yerindeyse bu gizli kahramanların hayatlarından bir kesittir. Onların yaşamlarına dokunan ve en yalın haliyle bizlere aktaran Türkiye'nin ilk sualtı fotoğrafçılarından biri olan Mustafa Kapkın'dır. Mustafa Kapkın sadece bir sualtı fotoğrafçısı değil, aynı zamanda ülkesini ve bu toprakların sahip olduğu kültürel değerlere aşık bir isimdir. 1958 yılında ülkemize gelen Peter Throckmorton'a rehberlik ederek onu Bodrum ve Bodrumlu süngercilerle tanıştıran ve sonrasında suyun altındaki batıkların dünyaya tanıtılması için çaba sarf eden bir değer..
Onun 62 yıl önce kaleme aldığı notlar ve çektiği fotoğraflar değerli oğlu Ahmet Kapkın sayesinde bugün kültür dünyamıza kazandırılıyor. Bu noktada denizin altında karada olduğu gibi bir kazı yapma fikrini gündeme getiren Peter Throckmorton'a, Peter 'a en doğru şekilde rehberlik ederek bu süreçte en az onun kadar fedakar bir şekilde emek veren ve bu değerli bilgileri bir araya getiren Mustafa Kapkın'a, bu kitabın kültür dünyamıza kazandırılmasında bizlerle hareket eden Ahmet Kapkın'a teşekkür ederim.'
Kitap müthiş bir çalışma olmuş. Denizlere meraklı bir insansanız bu kitabı kaçırmayın derim. Teşekkürler TINA.