Her zamankinden farklı duygularla kaleme aldığım bu haftaki köşe yazımda kişisel bir tercihle kendimden bahseden bir ahvaldeyim…
2020 yılının Kasım ayından bu yana, her hafta, çeşitli konu başlıkları ile sizlerle buluştuğum yazılarımda, sizlerden aldığım güçle bastım klavyemin tuşlarına…
Ve beş yıla yakın zamanı Ege’de Sonsöz Gazetesi’nde olmak üzere; bu mecrada geçiveren yirmi yıla, en müteşekkir selamlarımı gönderiyorum bugün...
Ve…
Ege’de SonSöz sayfalarında yayımlanmış köşe yazılarımdan derlediğim kitabımın doğum haberini de sizlerle paylaşmak istiyorum…
***
Sevgili dostum S. Fatoş Dayıoğlu’nun suluboya çalışması olan, hatıralarımızda saklı o güzel eski İzmir silüetinin yer aldığı kapak fotoğrafı ile…
Yakın Kitabevi’nden çıkarak raflardaki yerini alan ve tüm geliri İzmir Atatürk Lisesi Eğitim Vakfı’na aktarılacak olan “Bütün Renkler Flu” adlı kitabımın her sayfasında…
Gün be gün uzaklaşan, özlemle andığım geçmişin ve meçhul bir geleceğin gittikçe flulaşan renklerini seçmeye çalışıyordum bütün gayretimle.
Ne hazindir ki; 30 Ekim tarihli ilk yazımda; 2020 yılının o kabus dolu gününü, yaraları kapanmayacak olan İzmir depreminin acılarını anlatıyordum.
Onlarca can kaybının ve yakın akrabalarımdan üç güzel canın yürek yakan acısı ile kaleme aldığım hüzün kokan o ilk yazımla.
“Yazmak, yaralarıma merhem oluyor, kendini iyileştirmek gibi, acıları azaltıyor” diyen Cahit Zarifoğlu gibi…
Ben; kimi zaman bir dost sohbetinde dertleşiyor ya da dost bir omuzda ağlıyordum.
O günden bu yana geçiveren süreçte; dünyayı kasıp kavuran Pandemi günlerini, ülkemde ve güzel şehrim İzmir’de yaşanan birçok güncel olayı, can acıtan pek çok haberi… Kalemimin dili ile yavaşça fısıldıyordum kağıdın kulağına.
Velhasılı…
Sabahattin Ali’nin “Bir şey söylemek için değil, söyleyecek bir şeyin olduğu için yazmak gerekir” sözlerini hiç unutmadan…
Sevinç ve umut dolu günlerle geçen güzel çocukluk anılarımı, atalarımın ayak izlerini taşıyan eski İzmir’i ve bu kadim şehirde bize öğretilen tüm değerleri bugünün mürekkebi ile kayda geçirip yarınlara gönderdiğim bir mektuptu tüm yazılarım…
Ve geçmişin kıymetli hatıralarının, söylemlerinin kaydını torunlarıma ve
gelecek kuşaklara bırakma çabası idi bu mecrada her bir kalem oynatışım...
Ezcümle…
Gündem yorgunu güzel ülkemin son yıllarda şahitlik ettiği depremler, orman yangınları, ekonomik zorluklar, şehit haberleri, derin acılar, ülke kaderini tayin eden seçimler, gurur duyduğumuz şampiyonluklar gibi önemli konuları içeren yazılarımın dijital dünyada kaybolmaması içindi bu yoldaki tüm telaşlarım...
Ve de...
Cumhuriyetimizin 100. yıl gurunu yaşayan; 1957 doğumlu bir İzmir kadınının zihninden süzülüp gelen anılarla, gündemde olup bitenleri bir kitapta toplamaktı asıl meramım...
Bu duygularla…
Ege’de SonSöz sayfalarında yayımlanan her yazımdaki katkıları için Genel Yayın Yönetmenim Sn. Mehmet Karabel’e ve kapakta yer alan o güzel İzmir resmi ile içeriğe renk katan S.Fatma Dayıoğlu’na…
Ve…
Bu yolculukta bana her daim yoldaşlık eden ve değerli yorumları ile yazı dünyama güç veren siz sevgili dostlarıma içten teşekkürlerimle…