Bu seçimlerde seçmen verdiği oyla, parlamentoya giren bütün partileri kuyruğundan birbirine bağladı. Toplumun mizah anlayışına ve yaptığı zamanlamaya şapka çıkarmak lazım.
Seçim sonuçlarının ironik olmanın yanı sıra demokrasinin zaruretini ortaya koyması çok güzel.
Bundan sonrası siyasetçilere kaldı; Toplumun önündeler mi, ardından nal mı topluyorlar, göreceğiz.
Türkiye, önüne açılan demokrasi kapılarını bir bir açmak için şimdi yola çıkmazsa, böyle bir imkanı bir daha uzun yıllar bulamayabilir. Gün bu gündür. Yola çıkmak lazım. Ancak yola çıktığımızda karşılaşacağımız sorunlar çok çetin. Her şeyden önce, kuralsız yaşamayı seven toplumda, çok kurallı bir yönetim olan demokrasinin ne kadar benimseneceği meçhul. Ağırlıklı olarak Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde aşiret ve cemaat topluluklarının ağırlığının yanı sıra eğitimsizlik, aşılması güç sorunlar. Gelir dağılımındaki adaletsizlik sosyal devleti bekleyen büyük sorun. Kısacası, Türkiye'nin demokrasiyle zorlu bir sınavı var.
Parlamentoya giren partilerin durumuna gelince;
Seçimlerin en popüler partisi HDP'nin barajı geçmesindeki en önemli faktörün Erdoğan nefreti olduğunu unutmamak gerekir. Bununla birlikte, HDP'nin Demirtaş ile yakaladığı havayı, Erdoğan nefretinin altında ezmek yanlış olur. Son elli yıl içinde, sosyalist düzen kurmak için mücadele etmiş, bu uğurda ağır bedeller ödemiş isimler de HDP saflarında siyaset yapıyor. HDP ile PKK'yı eşitlemek doğru bir yaklaşım değil. PKK politikası eleştirilebilir ama HDP'yi oraya kapatmak vahim bir politik hata olur. Bu tutum PKK vesayetini cesaretlendirir.
CHP'nin içinden geçtiği değişim sürecinin tam ortasında aldığı seçim sonuçları çok tartışılacak. Bir miktar oyu HDP'ye gitti veya CHP yerinde saydı; bu değerlendirmeler konjonktüreldir, CHP'de olan biten hakkında doğru fikir vermez.
Sosyal demokrasi fikriyle bağlarını güçlendirirken hayli zorlanan CHP'nin daha gideceği yol var. Sabırlı olmak lazım. Ne ki, CHP'nin seçimlerde başarılı bir kampanya yürütmesine rağmen dramatik şekilde oylarının yerinde sayması kimilerinin iştahını kabartacak. Ancak CHP'nin sorunu 'ben daha iyi yaparım' olmaktan ziyade ideolojik yenilenme olduğundan, sonuç hüsran olabilir.
Şimdiki halde, böyle devam edecekse, Alevilerin kendilerine biraz çeki düzen vermeleri gerekir. Önseçimlerde birbirlerine kenetlenerek kendi içine kapalı bir cemaat gibi hareket etmeleri sıkıntı yarattı. Bu sıkıntı bir krize dönüşebilir. İzmir gibi bir şehirde, kadın adayları nasıl dışladıklarına hiç girmiyorum. Söylemek gerek, örgütlerde yetersizlik adeta kronik bir sorun.
AKP, 'Türk usulü Başkan'ın vesayetinden kurtulmadıkça önünü göremeyecek. AKP, muhafazakarların desteklediği merkez partisi olarak parlamenter demokrasi saflarında yerini alabilirse, ülkede normalleşmenin yolu açılabilir.
MHP, sağcı ve milliyetçi kimliğini aşırılıklardan başarıyla arındırmış. İdeolojik konumundan kaynaklı hassasiyetlerini özveriyle zorluyor, ılımlı ve yapıcı siyaset izliyor. MHP'nin düzeyli siyaseti ülke için şanstır. Koalisyon konusunda alacağı tutum da aynı tutarlılıkta olursa, MHP gönülleri kazanacak.
Önümüzdeki haftalar çok kritik gelişmelere gebe… Demokrasiyle yönetilen toplumlarda koalisyon olağan bir durumdur. Fakat seçim sonuçları demokratik çözümlerin önünü açıyor diye ülkeye demokrasi gelmeyecek. Toplumun demokratik bir yönetim biçimine ne ölçüde hazır olduğu çok kritik bir konu. Öte yanda, İslamcı hareket henüz son sözünü söylemedi.
Türkiye bıçak sırtında; Ya bir despotun kurtarıcılığına boyun eğeceğiz, ya da demokrasiyi inşa etmek için yola çıkacağız.