Batı'nın Türk halkına beslediği örtülü husumetin yüzyıllık geçmişinde Lozan'ın yarattığı büyük öfke var. Ve belli ki Batı, Ermeni ve Kürt kartlarını sonuna kadar kullanacak.

Kürtlerin bağımsız Kürdistan veya özerk bölge talebini dile getirmesi, anlaşılır bir durumdur. Bu nedenle, Batı ile sıkı fıkı ilişkilerini de anlamak mümkündür. Ama o zaman gereği yerine getirilmeli. Hem nalına hem mıhına, olmuyor.

Bir devlete kafa tutmanın, otoritesini yok saymanın sonuçları vardır. Ve o sonuçlar her zaman acı vermiştir.

Batı desteğinde ASALA'nın PKK'ya dönüşmesi, Agop Agopyan'ın Atina'nın dibindeki evinde öldürülmesi ve sonrasında yaşanan gelişmeler, Kürdistan inşasının yeni aşamasıydı. Bu 40 yıllık zaman diliminde görüldü ki bölgede Kürtlerin ABD desteğinde yürüttüğü mücadele, BOP ile mütecanistir.

Bu mücadeleyi savunmak Kürtlerin hakkı olabilir. Ancak, her fırsatta Türk halkına hakaret etmek sadece sorunları büyütüyor, çözümsüzlük üretiyor. Bağımsızlık mücadelesinin yolu çetindir, çifte standart çare olamaz.

Kimse karnından konuşmasın. Çifte standart, husumet ve sekter tavır, ülkede milliyetçiliği faşizme teşne hale getiriyor.

Avrupa, Mussolini faşizminden zuhur eden yeni faşizmin etkisine girdi. Ve Türkiye'nin bu gelişmelerden etkilenmesi kuvvetle muhtemeldir.

PKK'nın tükürüğüyle boğayım derken kışkırttığı Türk halkından nasıl bir tepki geleceğini öngörmek o kadar da zor olmamalı…

Türk kimliğine karşı tavırlı olmak, ne yazık ki ilericiliğin, demokratlığın, solculuğun, batıcılığın önemli göstergelerindendir. Türk kimliğine tavırlı olmak ve aynı zamanda Kürt kimliğini savunmak, devrimciliktir!... Bu tuhaf devrimcilik eleştirildiğinde, 'ezen ulus/ezilen ulus' tezi devreye giriyor.

Gerçek yürüyor, baraj duvarlarının ardında sular hızla yükseliyor. Sabrı taşan Türkler, 'Madem öyle herkes yoluna!' derse ne olacak? 'Dedelerimiz Çanakkale'de bu ülke için hep birlikte savaştı' argümanı durumu kurtarmaz. İpler bir kere koparsa sonrası kıyamettir. Bir arada yaşama iradesine saldıran Kürt siyasal hareketi, yaslandığı Batı'ya bu kadar çok güvenmekle hata yapıyor.

Türk kimliğine karşı eleştiri sınırları aşılarak alınan tavır, Türk kimliğini sahiplenme ihtiyacını kışkırtıyor. Türk milliyetçiliği artık MHP sınırlarını ziyadesiyle aşmış durumda.

Sonuç olarak, kimlik siyasetinin yol açtığı bütün bu olan bitene verilen tepki, Atatürk milliyetçiliğinden esinlenen yeni siyaseti merkezde güçlü kılıyor.