Suriye'de yaşananlar, Türkiye'nin dış değil iç meselesidir. Daha doğrusu söz konusu Suriye'de sınırların yeniden çizilmesi ve yeni bir devlet kurulması ise, böyle bir durumda, Türkiye'de iç ve dış dinamikler özdeş hale gelir. Bu çok sayıda nedenden dolayı böyledir. 

Bir defa Suriye, bir Osmanlı bakiyesidir ve gerek Türkiye Cumhuriyeti sınırları çizilirken ve gerekse Suriye diye bir devlet oluşurken oluşan haritalar yapaydı. 

Nitekim en uzun sınırlarımızı oluşturan bu çizgilerin iki tarafında da aynı etnik ve mezhepsel gruplar yer almaktadır. Hatta bazı aşiret ve akraba grupları bile sınırın iki tarafında kalmıştır. 

Suriye'deki kültürel açıdan parçalı yapı, yeni, barış ve huzur içinde bir devlet kurmayı zorlaştırdığı gibi, bunun hangi yöntemle yapılacağı, Türkiye'deki bazı fay hatlarını da hareketlendirme potansiyeli taşımaktadır. 

Etnik gruplar ve Kürtler’in durumu ile iktidara gelen silahlı grupların şeriatçı/cihatçı yapısı önemli faktörlerdir. 

Bu sürecin ülke iç siyasetine yansıyacak diğer bir sonucu ise, milyonlarca Suriyeli mültecilerin akıbeti oluşturmaktadır. 

Medyaya yansıyan görüntülere bakılırsa, mülteciler toptan ve büyük bir coşku ile geri dönüyorlar. En karasızı bile bir iki ay içinde diyor. 

Mülteciler ile geri dönüş konusunda yapılan röportajlarda, geri dönüşün tek gerekçesi öne çıkıyor. Esat gitti artık. Yani kim gelirse gelsin, döneriz. Dönüyoruz. 

Bu görüntüler, gerçeğin bir yüzünü yansıtıyor olabilir. Tabii ki rejim yıkıldı ve savaş bitti deyince, dönenler olacak. Ama burada kritik bazı değişkenler gözden kaçıyor. 

Resmi rakamlara göre üç milyon, ama gerçekte bunun çok üzerindeki bir insan kitlesini bu röportajlar temsil ediyor olabilir mi? 

On yılı aşkın süredir burada yaşayan mültecilerin kamplarda yaşananlarından fazlası, şehirlerde yaşıyor. Hem de uzun süredir. 

Bunlar savaş koşullarında gelmiş olsalar da, savaş bitti diye geri dönmekte gönüllü olmayanları da az olmayacaktır. 

Esat gitti ama savaş bitti mi acaba? Ya da şeriat ve molla rejimi ile Türkiye tercihi söz konusu olduğunda, geri dönüşte isteksizlik de olabilir mi? 

Yani Suriye'deki şartlar, can güvenliğinin sağlandığı bir ortamı mı garanti ediyor?

Her ne kadar mültecilerin geri dönüşü, adeta her derde deva görünse de, bu da bir yanılgıdır. Pahalılığın, ev kiraları artışının nedenini mültecilerin varlığına bağlayanlar, onlar gidince bu sorunun çözüleceğini umuyor olabilirler. 

Diğer taraftan mültecilerin gitmesini istemeyenler de var şüphesiz. Çünkü mültecilerin, aynı zamanda riskli ve güvencesiz işgücü deposu işlevi gördüğünü de unutmayalım.