11 Eylül 2001 İkiz Kule saldırıları gerçekleştirildiğinde, o zaman bir gazeteci arkadaşıma yaptığım yorumu aktarmak istiyorum:
'Dönem, Filistin Devleti'nin bağımsızlık ilanını takip eden ve İsrail'in tüm dünyadan dışlanmaya başladığı bir dönemdi.
Avrupa Devletleri ve bilhassa ABD, İsrail'i Araplarla barışa ve Araplara toprak vermeye zorlamak için baskı politikaları uyguluyordu.
Ayrıca İsrail'e yapılan ekonomik, stratejik ve askeri yardımları, ABD ekonomisi üzerinde yük ve ABD'nin dış politikadaki ilişkilerinde sürekli bir engel olarak gören ABD'nin Yahudi karşıtı lobileri de gittikçe artan bir hışımla, İsrail karşıtı bir tavır içine girmişlerdi.
İsrail gittikçe derin bir yalnızlığa itiliyordu ve kendini ilk kez tarihte bu denli sıkıştırılmış hissediyordu. O dönem İsrail anladı ki; Ortadoğu'da hem bu süreci adeta sihirli bir değnek değmişçesine tam tersine çevirecek bir yönteme, hem de ABD dışında, Ortadoğu'da tam yanı başında her zaman güvenebileceği sıkı bir dostu yaratmaya ihtiyacı vardı.
İsrail'in birinci amacını gerçekleştirmesi için; tüm dünyadaki Hristiyanları ve ABD'yi bir anda tüm Müslümanlar ve özellikle Araplardan şiddetle nefret ettirecek bir eylem hazırlaması gerekiyordu. Bu eylem, öyle bir eylem olmalıydı ki; hem Arap ve Müslüman teröristlerden gelmeli, hem de ABD'yi can evinden vurmalı ve dünyada yıllarca unutulmayacak, ABD'yi eşi benzeri görülmemiş güvenlik önlemleri almaya ve Müslüman ve Araplara karşı radikal politik-stratejik değişiklikler yapmaya zorlamalıydı…
MOSSAD'ın, El Kaide gibi bir terör örgütünü, ABD'ye karşı İkiz Kule saldırısı gibi bir eyleme itmeye gücü olmadığını kimse iddia edemez… Ne de CIA'nin bunu fark edip engel olabileceğini…'
Nitekim 11 Eylül 2001 İkiz Kule saldırısından sonra; 'sihirli bir değnek değmişçesine, Avrupa devletleri ve ABD'deki şahin Yahudi aleyhtarıı lobiler, İsrail karşıtı politikadan ve Filistin'e verdikleri destekten geri adım atmaya başladıkları gibi, aynı zamanda tüm dünyada, Müslüman ve Arapları adeta terörle özdeşleştirecek müthiş bir algı yaratılmıştı…
İsrail'in ikinci amacını gerçekleştirmesi için ise, Ortadoğu'da hemen yanı başında, zengin petrol yataklarına sahip güçlü bir Kürt devletinin kurulması mükemmel bir idealdir…
Bu ideali gerçekleştirmek için MOSSAD'ın IŞİD'i kullanamayacağını da kimse iddia edemez… IŞİD gibi terör örgütleri ve onun militanları birer piyondur. Kendi amaçlarına hizmet ettiklerini düşünen terör örgütü üyelerinin, büyük bir ihtimalle, emperyalist devletlerin gizli gündemlerine alet olduklarını düşünmek için alim olmaya gerek yok…
Bugün emperyalizmin gündemi apaçık ortadadır aslında. Amaç; Suriye'nin Kuzey sınırında PYD'nin desteklenerek, Kürt Kantonlarının kurulması ve en kısa zamanda Kuzey Irak Kürt bölgesi ile birleştirilerek, Türkiye'nin güney sınırından Akdeniz'e uzanan bir Kürt koridoru açılmasıdır…
Bölgemizde oynanan oyun çok büyük bir oyundur. Bu oyuna gelmemek ve yeni bir Türk-Kürt çatışması yaşamamak için tüm politik tarafların birbirini suçlamayan ve tahrik etmeyen barışçı bir dil kullanmalarında büyük fayda vardır.
Bu bağlamda; Suruç ve benzeri katliamları kınarken, provakatif eylemlere zemin hazırlayacak her türlü açıklamadan kaçınmak gerekir.
Unutmamalıdır ki ne Türklerin ne de Kürtlerin, bir tek evladını dahi kaybetmeye tahammülü vardır. Ateşi alevlendirmek kolaydır. Ancak ateş yayılırsa bu kez söndüremeyebiliriz. Kaybedilen Anadolu coğrafyası, kaybeden Anadolu halkları olacaktır.