Malum CHP listelerinde beklenmedik bir değişikliğe gitmedi. İzmir’de bir önceki sürecin mağduru Atilla Sertel’in iade-i itibarının ötesinde dolgu malzemesi yapılan birkaç genç var arka sıralarda... Görünen o ki Kılıçdaroğlu için bizzat aday olduğu İzmir’de alınan yüzde 44 yeterli…
*
MHP’de ise Devlet Bahçeli beklendiği gibi Oktay Vural, Kenan Tanrıkulu ikilisini listenin başına yazdı. 1999’dan bu yana tüm seçimlerde İzmir’den liste başı olan Oktay Vural ve Kenan Tanrıkulu rekorlar kitabına girmeyi bu kez garantilemiştir sanıyorum. Hem de üç dalda birden…
İkamet etmedikleri bir kentten üst üste 6. kez liste başı olarak aday olmak…
Gerçi biz onlara, onlar da bize alıştı.
Oktay Vural ve Kenan Tanrıkulu anketlerde en çok tanınan/sevilen vekillerin başını çekiyor artık... Hatta mevcut listeye bakarak en İzmirliler sıralamasına bile yazsak sırıtmazlar.
Sanıyorum Bahçeli de bu gerçeği görmüş olacak ki, seçilecek sıraya bir ithal aday daha yazmış. Genel merkezin resmi ajansının sahibesi Süeda Neslihan Çelik…
Teşkilatın 7 Haziran sürecinde kapı gibi arkasında durduğu iki ismi kaydıran Bahçeli, kadın adaylara 7 Haziran’da yaptığı hatayı telafi ederken, Murat Koç ve Aslan Savaşan gibi ‘İzmir’in çocuklarını’ ateşe attı. Yahut 2011’de aynı sıradan aday gösterilen Müsavat Dervişoğlu’nun deyimiyle kuyuya…
Tarihinde MHP’nin İzmir’den 3 çıkardığı vaki değilken Koç ve Savaşan’ın başına gelenlere anlam yüklemek gerçekten zor. Onlara yapılanı için en hafif tabirle siyasi nezaketsiz olarak tanımlasak hata etmiş olmayız sanırım.
*
Gelelim AK Parti’ye…
En büyük hareket orada… Liste neredeyse sil baştan ve yeni bir mantıkla yazıldı.
Her şey var AK Parti listelerinde… Mesela mı?
İntikam demeye dilim varmasa da rövanş var en başta... 7 Haziran’ın rövanşı!
Saray var… Tabi ki A’dan Z’ye Binali Yıldırım var.
Bolca teşkilat var.
Daha fazla İzmir var.
Ödüllendirme var, cezalandırma var.
Romanlar var.
*
Gelelim yoklarına…
Balkan-Rumeli kökenliler yok.
Karadenizliler yok. Kürtler yok sayılır.
Davutoğlu ve Bülent Delican’ın varlığı da tartışılır.
*
Yanlışlarla dolu 7 Haziran listesinin en önemli doğrusu Cemil Şeboy’un bu kez basit bir parti içi hesaplaşmaya kurban edilmesi tek kelimeyle siyasi hovardalıktan başka bir şey değildir. İzmir’in hakim sosyal damarı Rumeli-Balkan kökenlilerin öne çıkan simalarından Şeboy’un üç ay sonra eve gönderilmesi sadece ona değil temsil ettiği kitleye de yapılan bir yanlıştır.
Yıldırım’ın söz sahibi olduğu listede ilginç detaylar var.
İlk olarak Yıldırım’ın ekipçiliğinin öne çıktığını söylenebiliriz listede.
AK Parti’nin 12 Eylül’deki büyük kongresinden önce, Davutoğlu’na liste konusunda havlu attıran parti içi hareketlenmede Binali Yıldırım için imza toplayan iki isimden söz ediliyordu.
Atilla Kaya ve Hamza Dağ…
Hamza Dağ MYKY asıl listeye girdi ve 3.sıradan aday gösterildi.
MKYK’da yedek listeye yazılan Atilla Kaya ise 2.sıradan yazılarak vekilliği garantiledi.
Tabi ki Kaya’nın teşkilat başkanlığından gelmesi, Hamza Dağ’ın Gençlik Kolları’nı temsil etmesi de önemli bir ayrıntı… Ve de Atilla Kaya’nın 7 Haziran öncesinde yapılan teşkilat yoklamasından birinci çıkmasına rağmen 7.sıraya yazılması… Kaya’nın listenin önüne yazılmasına bir çerçevede 7 Haziran’ın rövanşı olarak bakmak da mümkün.
Cezalandırmaya gelirsek; 7 Haziran’da 6.sıradan yazılan Dr. Mehmet Bayındır’dan daha iyi örnek bulamayız. O gün 6.sıraya yazılmaya isyan eden ve uzun süren ikna çabalarından sonra listede kalan Bayındır, bu kez o sırayı da bulamadı.
Yoklardan yürümeye devam edersek; Rumelililer kadar önemli bir kitle de Karadenizliler AK Parti için…
Büyük ölçüde AK Parti’ye blok oy veren Karadenizliler teşkilatta hakim! Ama listede yoklar. Bir nevi çantada keklik muamelesi söz konusu sanırım.
HDP’ye kaptırılan oyların geri gelmesi için Doğu/Güneydoğu kökenli aday sorunu var AK Parti’nin bana göre… Her ne kadar Erzincanlı Binali Yıldırım ve yine o coğrafyaya hitap eden Necip Kalkan üzerinden bir defans yapılmak istenmişse de ikinci bölgede bu dengeyi gözetecek bir isimden yoksunlar. Karabağlar adayı Kalkan’ın da HDP’ye giden oylara ne kadar kalkan olabileceği tartışılır.
*
Binali Yıldırım’ın kesin kez hakimiyetinde kaleme alındığı belli olan listedeki en anlaşılması zor detay Aliağa’dan… Tansu Kaya-Uğur Türkan çekişmesi nedeniyle son anda Büyükşehir Adayı Binali Yıldırım tarafından başvuru bile yapmadığı Aliağa’ya aday gösterilen ve seçimi 300 oyla kaybeden İbrahim Ethem Yorulmaz 7 Haziran’da referansı Yıldırım olduğu gerekçesiyle çizik yemişti. O seçimde Yorulmaz kadar bizim için de asıl sürpriz Aliağa’da yerel seçimin kaybından sorumlu tutulan isimlerden biri olan Eski Başkan Tansu Kaya’nın 9.sıradan da olsa listeye girmesiydi.
Bu kez ilk beşte olması beklenen Yorulmaz 2.kez liste dışı kalırken, Tansu Kaya’nın 9’dan 6’ya yükseltilmesi, İzmir listesinin anlaşılması en zor hamlelerinden biri olarak kayıtlara geçti. Kimileri bu durumu Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar üzerinden açıklamaya çalışabilir. Ama ben bunun yetmediğini düşünüyorum. Daha fazlası olmalı… Ve sanıyorum var da…
*
Parti içi hesaplaşma ve rövanşist hamleleri bir kenara bırakırsak Yıldırım’ın listesinin 2011’i hatırlatan yanları da var. En bariz benzerlik teşkilat ağırlığında… 2011’deki listede il başkanlığı yapmış 5 isim vardı. O isimlerden ikisi (Hamza Dağ ve Nersin Ulema) hala listede… Üzerine Kerem Ali Sürekli, Atilla Kaya gibi ön sıralarda yer alan teşkilat emekçileri var.
Listenin en iddialı isimlerinden biri Necip Kalkan…
İTO’nun unutulmaz meclis başkanı Kalkan yerel seçimde Karabağlar’da çok iyi bir performans gösterdi. Çeyrek asırdan fazla süren siyasi hayatını DYP-DP çizgisinde geçirdi. Çok istediği, ‘gözüm açık gider’ dediği TBMM başkanlığına gücü yeter mi bilinmez ama bu kez TBMM’ye hiç olmadığı kadar yaklaştı. Yolu açık olsun…
7 Haziran’a göre daha İzmirli bir listeye sahip AK Parti… Almanya’dan, Tunceli’den, Ağrı’dan garip adaylarla anılmıyor en azından… Gördüğüm kadarıyla listenin en ithal ismi Hüseyin Kocabıyık… O da belirli bir amaç doğrultusunda gönderilmiş de olsa 3-5 yıldır bu kentin havasını teneffüs ediyor.
Sonuç olarak, AK Parti İzmir’in siyasi anahtarını Yıldırım’a emanet etmiş görünüyor. Dolayısıyla da 1 Kasım sandığından çıkacak her türlü sonuçtan Yıldırım sorumlu tutulacaktır. Başarı da başarısızlık da onun hanesine yazacaktır. Kimileri Davutoğlu’nun İzmir gibi zor bir tarlaya sürerek Yıldırım’ın fiyakasını bozmak istediğini söylese de bu yorumu biraz erken ve de abartılı buluyorum.
Yıldırım gibi hedefleri olan bir siyaset adamı için İzmir zemini kolay değil tabi ki. Ama İzmir’de kabul görmek her AK Partili’ye de nasip olmaz. Olmadı da… Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek gerekirse; AK Parti hükümetlerinin tartışmasız en başarılı bakanı olan, kentin, bölgenin ve de ülkenin ulaşım altyapısının yenilenmesinde en büyük rol ve pay sahibi Yıldırım’ın adaylığı teşkilatını motive edecektir.
Orman ve Su Bakanı Veysel Eroğlu’nun aksine Yıldırım’ın icraatları insan yaşamına daha fazla dokunuyor. Yol, köprü, havalimanı, liman, tünel vs…
Yani 35 projeye benzer bir açılımla AK Parti İzmir’deki maçı 2011’deki kadar olmasa da belirli bir dengeye getirebilir.
Ama çılgın projelerden daha önemli bir meselenin altını çizmek gerekiyor aslında. Giderek teşkilatlarını esir almaya başlayan dedikodu, sevgisizlik, güvensizlik ve hesaplaşma duygusu… 2011’de olmayan yahut az olan bu duygular bugün tavan yapmış görünüyor.
Ağacın kurdu ağaçtandır misali…
Bence bugün en çılgın proje o kurdu öldürmek!
Ama görünüşe göre kurt bir adım önde…