Hayat çok garip...

Siyaset ise...

Bu kadim topraklarda...

Dün ile bugünün benzerliklerini...

Titiz bir şekilde...

Hafıza sandığında korumaya çalışıyor...

***

101 yıllık CHP’nin tarihinde...

İz bırakan çok olay yaşandı...

Ancak...

Cumhuriyet Halk Partisi’nin Atatürk ve İnönü’den sonra...

Altıok’un “Bir Numara”lı koltuğunda...

Aralıksız en uzun süre...

(13 yıl 170 gün...)  görev yapan...

Kemal Kılıçdaroğlu’nun...

Önceki gün...

“Kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret...”

Suçundan yargılandığı dava ile...

Yine...

Kılıçdaroğlu’nun önderliğini yaptığı...

Türkiye’de bir “ilk olarak” tarihe geçen “Adalet Yürüyüşü”nün...

Benzerliği ne kadar da ilginç!

***

Tartışmasız her iki davada da...

Müthiş bir “hak arayışı”nın sıcak rüzgarları esmişti...

***

Adalet Yürüyüşü...

15 Haziran 2017'de Ankara'da Güvenpark'ta başladı...

9 Temmuz 2017'de Maltepe'de sonlandı...

420 kilometrelik yolu 25 günde yürüyen Kılıçdaroğlu...

Son durakta şöyle demişti:

“Yargı eğer siyasetin sopası olarak kullanılıyorsa, muhalefetin tasfiyesine yönelik bir operasyonun ana unsuru olarak kullanılıyorsa, demokrasi yok demektir... Ve dolayısıyla bu yürüyüşü başlattık...”

***

Aynı Kılıçdaroğlu...

“Adalet Yürüyüşü”nden tam yedi yıl sonra...

Kamu görevlisine (Cumhurbaşkanı Erdoğan) görevinden dolayı...

Alenen hakaret suçundan yargılanırken şöyle dedi:

“Ne mutlu ki bana, (Yetim hakkı yiyen zimmet suçlusu bir hırsız) olarak karşınıza çıkmadım... Ve yine ne mutlu ki bana Sayın Yargıç, karşınıza (Vatana ihanetten) de çıkmadım... Karşınıza (hırsıza hırsız) dediğim için çıktım...”

***

Başka ne dedi?

Şunları söyledi:

“Devletimi ve milletimi sevmekten hiçbir zaman vazgeçmedim ve vazgeçmeyeceğim... Hatalarım, pişmanlıklarım ve üzüntülerim yok mu? Tabii ki var... Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, vasiyet olarak, (Kılıçdaroğlu'nu aileme emanet ediyorum...) diyen milliyetçi ve vatansever diye bildiklerimiz işbirlikçi çıktı... Onlara inandığım hata ettim... Evet hatalıyım... Bu kadar kötü olabileceklerini tahmin edemedim... Pişmanım, kurulan müesses nizamı ve ülkenin içine girdiği bu tehlikeyi daha iyi anlatamadım... Milletimizi ikna edemedim... Sahte videolar ile sahtekarlık yapanlarla daha çok mücadele edemedim...”

***

Yedi yıl arayla yaşananların gölgesinde ise...

Hiç değişmeyen bir slogan vardı:

“Hak... Hukuk... Adalet...”

***

Görüyor musunuz, slogan bile değişmedi...

Ancak, bi’tık “ötesi” vardı...

Önceki günkü duruşmanın “Adalet Yürüyüşü” ile örtüşmesinden...

Çünkü...

Kılıçdaroğlu...

Hakkında 11 yıl hapis ve siyasi yasak istenen davada...

Gözlerden kaçmayan bir ayrıntı dikkatleri çekiyorudu...

Bazı kıdemli partililere göre...

Kılıçdaroğlu...

O gün...

Hesap vermediği gibi, şu sözlerle adeta hesap soruyordu:

“Tarihe not düşmeye geldim!”

***

Bu Saatten Sonra Ne Yapmak Istiyor... Kılıçdaroğlu... Foto 2... Yazinin İçi̇ne Sonlara Doğru...

Bi’önemli ayrıntı daha var...

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi’nin iddiasına göre...

CHP’nin önceki lideri Kılıçdaroğlu...

Bu dava üzerinden...

CHP içinde yeniden bir çıkışa hazırlanıyor...

Ve...

Böylece bir “kahramanlık destanı” yazmak istiyor...

Çünkü Erdoğan...

İddialara göre Kılıçdaroğlu’nu affetmişti...

***

Bitiriyoruz...

Siyasi hava neden “Kılıçdaroğlu Davası” nedeniyle...

Bi’kez daha neden fırtınaya dönüşüyordu?

O’nu da...

Ömrünün yarım asrını politikayla iç içe yaşayan...

Değerli büyüğüm Bülent Baratalı'ya sordum:

“Kılıçdaroğlu’nun duruşması, CHP’nin bugünkü siyasi çıkışlarını nasıl etkiler? Bu tartışma Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elini mi güçlendirir yoksa CHP’nin önceki lideri Kılıçdaroğlu’nu mu?”

Söz, sayın Baratalı’da...

“Biliyoruz ki, milletvekilliği sonlandığında Meclis’te bekleyen fezlekeler mahkemelerde milletvekilliği dokunulmazlığı nedeniyle yargılanması durmuş olan davalar bu sıfat kalkınca devam eder ve TBMM’deki o fezlekeler Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilir ve yargılama başlar... Bu milletvekilliği bitmiş, herkes için ve Sayın Kılıçdaroğlu için de aynı sonucu doğurur... Görülmekte olan bu davada savcılar Cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla resen (kimseye danışmaksızın) harekete geçmişler, Adalet Bakanı da kovuşturma yapılmasına izin vermiştir... Gazeteci Abdülkadir Selvi, Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’nu affettiğini yazıyor... Bu davanın vazgeçmesi olmaz... Çünkü kamu davasıdır... Vazgeçme olduğunu kabul etsek bile bu karşı tarafın kabulüne bağladır... Ayrıca, Selvi’nin söylediği gibi Cumhurbaşkanı’nın Kılıçdaroğlu için af yetkisini kullandığını duymadık... Maşallah, Kılıçdaroğlu ne sakat ne kocamış ne de sürekli hastalığı var... Sonuç olarak gazeteci Selvi kıt bilgisi ile çalıdibi taşlayarak tavşan çıkarmak, ortalığı bulandırmak istiyor... Bu arada Meclis’ten ne genel af ne de özel bir af çıkmadı... Yani Selvi’nin sözleri

“Lafügüzaf – gereksiz şeyler”... Sayın Kılıçdaroğlu’na gelirsek; bu davanın veya Cumhurbaşkanı’na hakaret davalarının yürümesini istiyor... Hatta bundan bir süre önce, Cumhurbaşkanı’ndan bu davaların yürümesini özellikle rica etti... Şöyle bir stratejisi var: Öncelikle zamanında Cumhurbaşkanı için söylediği onca hakaret olarak kabul edilen söylemlerini mahkemelerin her celsesinde bir kez daha söyleyecek... Zaten mahkemedeki söylemlerinden bu anlaşılıyor... Kendi ifadesine göre, (Baş çalan için ben hırsıza hırsız dediğim için karşınızdayım...) diyor ve buna benzer söylemleriyle yargılamayı gündemde tutacak... Birinci amaç bu... İkinci amacı ise her siyasetçi gibi gündemi yakalamak, sürekli gündemde kalma hedefi de var... Bu hem kendisi için hem de geleceğini kendisinde gören siyasetçiler için de önemli... Bunu mahkemedeki yoğun kalabalıklar sosyal medyadaki desteklerde de görüyoruz... Sonuca varır mı, kahraman çıkar mı? Çıkarmak istediği sonuca bağlı olarak değişebilir... Eğer gündemde kalmak, unutulmamak ve kendisiyle siyaset yapmak isteyenlere destek amaçlıyorsa bu elde edilmiştir... Sonuç siyasete dönmek ise (genel başkan olmak istiyorsa) gelinen bu noktadan sonra zor görünüyor... Çünkü, Kılçdaroğlu, kendi elleriyle siyasete soktuğu kişilere Kurultay’da yenilmiştir... Hem de iki defa... Bu konuda ısrarı varsa bence vazgeçmelidir... Kendisin örgüte adayıp orada kahramanlaşmalıdır... Uzun süre Atatürk’ün koltuğunda oturmak, siyasette elde ettiği başarılar O’nu tatmin etmelidir... Her şeyden önemlisi ise, partisinin büyümesine, birlik ve beraberliğine katkı, O’nu mutlu etmelidir... Kahramanlık bekliyorsa, O’na yakışan kahramanlık budur...”

Nokta...

Sonsöz: “Politikada hiç bir şey kazayla olmaz... Olmuşsa, öyle planlanmıştır...” / Franklin D. Roosevel - 32. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı...