Bugün Pazar…
Aşk konuşalım bugün…
Üç harfli…
Tek heceli…
Ama hayatımızın rengi…
Kendisi minik, büyüsü kocaman…
Aşk…
Belki size göre basit bir cümle…
Bir yaşayış…
Bir kırılma…
Ya da…
Bir gönül burukluğu…
Hepsi olabilir!
Unutmayın ki…
Genellikle…
'Aşkın romanını yazdım diyenler…'
Gerçekten de 'büyük aşkların' kahramanı olurlar!
Unutmamak gerekir ki…
Aşkı adam gibi 'alnının akıyla' yaşıyorsan…
Mutluluğu önce kendine haz verir, sonra da karşındakine…
***
Gelelim, bugünkü yazımızın kahramanlarına…
Bir anısına rastladım Halide Edip Adıvar'ın…
'Türk'ün Ateşle İmtihanı' kitabında…
Gerçek ve çok tatlı…
Okudukça bir şerbet gibi akıp, gidiveriyor içinizde…
Yaşanmış öykünün kahramanları ise…
Mustafa Kemal Atatürk ve güzel yeğeni Fikriye Hanım…
Halide Edip Adıvar…
O genç kadının…
Efsunla büyük aşkını bakın nasıl anlatıyor?
Noktasına, virgülüne dokunmadan aktarıyorum…
***
'Türk Ordusu'nun (1921) çetin savaş günlerinde…
Köylerde çok yardıma muhtaç vardı…
Bu yardımı ne var ki…
Sadece Ankara'daki Hilal-i Ahmer (Kızılay) görebiliyordu…
Ankara'nın en büyük salonu…
O akşam, Kız Muallim Mektebi'nde müdürle konuşurken…
Beni bir hanımın görmek istediğini haber verdiler…
Pencerenin ışığı altında güzel ve ince yüzlü bir kadınla karşılaştım…
Ellerini uzatarak bana doğru geldi…
O'nun…
Mustafa Kemal Paşa'nın arabasında gördüğüm…
Yeğeni Fikriye Hanım olduğunu anladım…
Bu güzel kadın her türlü yardıma hazırdı…
Çok tatlı ve mahzun bir sesi vardı… Epeyce konuştuk…
Mustafa Kemal Paşa'ya çok derin bir surette bağlıydı…
O'nun kadın dostlarından çekiniyordu…
Bu kadın…
Mustafa Kemal Paşa'nın evini gayet iyi idare ediyor ve…
Hemen herkesin saygısını kazanıyordu…
Kendisini isteyen…
Bir çok adamakıllı erkek olmasına rağmen, kabul etmiyordu…
İnanıyorum ki…
Mustafa Kemal Paşa'nın anası müstesna…
Kendisine mevki için değil…
Sırf şahsı için bağlı tek kadın bu idi…
Ne var ki…
Kendisini nikahla aldıracak kadar becerikli değildi…
Bununla beraber bir gün olacağına inanıyordu…
Ömründe tek bağlandığı erkek Mustafa Kemal Paşa idi…
O'nu kaybederse…
İnsan hissediyordu ki, hayatını da kaybedecekti…
Gözlerinin ve ağzının garip cazibesi hala hayalimdedir…'
***
Nitekim öyle oldu…
Halide Edip haklı çıktı…
O güzel Fikriye…
Bir gün Atatürk kendisiyle görüşmek istemediği için canına kıydı…
***
Sona geldik…
Mevlana ne güzel söylemiş:
'Bir gün kaldığın yerden başlayacaksın, biri seni bulacak…
Önce korkacaksın…
Eski acılara yakalanmaktan, biraz ürkeceksin…
Ne kadar dirensen de nafile…
İnsansın sonuçta, seveceksin...
Eski acılara bakıp da küsme sevdalara…
Gavura kızıp da oruç bozulmaz…
Sök at kafandan acaba'ları…
Bir kemik aynı yerden iki defa kırılmaz…
Bir insan bilmiyorsa ne istediğini…
Hem seni ziyan eder, hem de kendini…
Dibini görmediğin suya dalmadığın gibi…
Emin olmadığın sevgiye de teslim etme kendini…'
Herkes sevdiğiyle mutlu olsun!
***
Bitiriyoruz…
Günlerden bir gün…
Atatürk araştırmacısı Eriş Ülger…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatındaki kadınlardan…
Fikriye Hanım'a yazdığı şiiri kamuoyu ile paylaştı…
Eski Türkçe ile kaleme alınan şiir, şöyle:
'İçsem de bir kadeh hayat iksirinden… / Zamansız ayrıldım, bilinsin Fikriye'den… / Bıkmadım ki doyayım o narin ellerinden…'
Sonsöz: Nazım ne demiş: 'Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun…' Olmuyor işte… Yalan mı?