CHP iktidara mı yürüyor?
Geçmişe dönük polemiklerden sıyrılmış, yeni dünya düzeninde Türkiye'ye doğru bir yer açmak için siyaset üreten CHP adım adım geliyor.
Sosyal devleti yeniden inşa etmeyi vaat eden CHP, halkına refahı getirecek yolları nasıl açacağını da söylemeye başladı.
CHP, dünya ticaret yollarını birbirine bağlayan, dünyanın dördüncü projesi 'Merkez Türkiye' ile güven veriyor; Belli ki, iktidara hazırlanıyor.
Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra, ikinci defa, uluslararası sistemde Türkiye'ye yeni bir gelecek arayışına giren CHP; geleceğin bilişim toplumunda başat rol oynayacak lojistik alanını işaret ediyor. Gerçi, bu konu, doksanlı yıllardan beri ülke gündeminde yer almaktadır ama bu defa olacak gibi…
Neden lojistik?
Küresel ekonomide, bilişim teknolojilerine bağlı olarak gerçekleşen robot üretim, kitlesel üretim dönemini başlattı. Kitlesel üretim ve kitlesel tüketim kültürü yeryüzüne hakim oldu.
Dolayısıyla, üretim üsleri olarak adlandırılan bölgelerden dünyaya mal dağıtım ihtiyacı, lojistiği ön plana çıkardı. Üretim üslerinden bütün dünyaya hızla ve düşük maliyetle mal dağıtmak, kapitalist sistemin önümüzdeki yıllarda çözmek zorunda olduğu bir sorundur.
Örneğin, internette kurulan pazarlama ağlarından bir ürünü sipariş ettiğinizde, o ürünün Çin'den veya Fransa'dan kapınıza kadar gelmesi, sistemin hedefidir. Bu da çok iyi örgütlenmiş bir taşımacılık ve ulaşım ağını gerektirmektedir. Uzun sözün kısası, lojistik, küresel ekonominin üç ayağından biridir.
Bundan önce, yetmişlerin sonunda, Türkiye, '24 Ocak Kararları' ile ithal ikameci politikalardan vazgeçti ve ihracatı önceleyen politikalara yöneldi. Türkiye'nin sistemdeki yeri ve ağırlığı değişti.
Bu yöneliş, yazının konusu olmamakla birlikte, Türkiye'nin üretimden uzaklaşmasına da yol açtı.
Ağır sanayi kavramının terk edildiği, sanayileşmenin siber üretimle kulvar değiştirdiği yeni dünya düzeninde, üretim ve üretim ilişkilerinin geçirdiği değişimin bu aşamasında, kapitalist sistem yeni iş bölümleri öngörüyor. Yani Türkiye, küresel sistemin içindeki yerini bir kere daha belirleyecek kritik kararlar almanın eşiğinde. Dilerim, 24 Ocak Karaları kadar kötü olmaz.
Aslında, şu son 12 yıl içinde, Türkiye lehine koşullar oluşturan dünya konjonktürü nedeniyle, AKP'ye altın tepside müthiş imkanlar sunulmuştu. AKP bu şansı kullanamadı. Şimdi sıra CHP'de…
Dünya sistemi kapitalizmin bilişim devrimiyle ortaya çıkan koşullarda yeniden yapılandığı bu süreçte, Türkiye, sistemden ne kadar ve nasıl pay alacağına karar verecek. Daha doğrusu, yaptığı tercihlerle, yeni dünya düzenindeki yerini belirleyecek.
Elbet de ülkelerin ilişkilerinin bu kadar iç içe geçtiği günümüz dünyasında, bir ülkenin kendi başına, istediği gibi hareket etme olanağı yoktur. Karar süreçleri, dünya ölçeğinde ve son derece karmaşık ilişkiler yumağında oluşuyor. Bütün mesele, iç dinamikler ile dış dinamikler dengesini, ülke yararını gözetecek şekilde kurmaktır; CHP, bunu başardığı ölçüde, sosyal devleti ve refah toplumunu inşa edebilecektir. Ve sosyal demokrat düşünce, değişimi başarmaya engel teşkil etmek bir yana, tam da başarıyı getirecek düşünce biçimidir.
CHP'nin ortaya koyduğu Türkiye vizyonu ve iktidar hedefleri, burjuvaziyle, iş dünyasıyla, finans çevreleriyle ve uluslararası sistemin temsilcileriyle el sıkışıldığını düşündürüyor. Dilerim öyle de olmuştur. Aksi halde, bu vaatlerin gerçekleşmesi ihtimal dışıdır.
Bu sözlerimin, CHP'nin 'antiemperyalist devrimcilerini' kızdıracağını biliyorum. Ne var ki, CHP'nin yapmak istediği işler, 1920'lerde yaptıklarından farklı değil. Türkiye'yi kapitalist sisteme entegre etmek; bütün mesele budur. Yani, CHP bir sistem partisidir; devrimciliğini de, solculuğunu da bu çerçevede değerlendirmek gerekir.
Bununla birlikte, sosyal demokrasi fikri, uzun bir aradan sonra, burjuvazi tarafından da kabul görmüş olmalı ki, CHP'ye kapılar bir bir açılıyor…
Türkiye geleceğini tartışıyor. Küresel dünya düzenine entegrasyon çerçevesinde, kamusal alanda grup hakları, demokrasi ve insan hakları, üretim, bilişim teknolojileri, köyler ve tarım, doğanın korunması üstüne düşünmek, tartışmak ve nasıl bir Türkiye istediğimize karar vermek zorundayız. Sistem partileri için durum böyledir. Ve CHP'nin bu doğrultuda yol aldığı bir gerçek.
Gelişmelere bakılırsa, gerçekten yenilenmiş bir CHP iktidara yürüyor olabilir.