CHP kongre sürecine ayna tutmaya çalıştığımız ve dün Ankara’’daki büyük kavgaya yer verdiğimiz yazı dizimize İzmir’’le devam ediyoruz.’¶
Kaldı ki, CHP açısından İzmir’’in önemi çok büyük. Her ne kadar delege sayısı İstanbul ve Ankara’’nın gerisinde olsa da hali hazırda CHP’’nin elindeki tek Büyükşehir olması İzmir’’i ister istemez farklı ve de önemli kılıyor.
İzmir’’i farklı kılan bir diğer etmen de çoğunlukla CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’’a muhalif bir duruş sergilemiş olması. Son dönemde bu duruşu sergileyemeyen İzmir, delege ağırlığı itibariyle Genel Sekreter Önder Sav’’ın kontrolünde.
Son kurultayda 48 delegenin 40’’a yakını Sav’’ın dediğini yapmış, Sav’’ın karşı cephesinde duran Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen ve ekibini çizmişti.
İl Kongresi’’nde Baykal’’ın zoruyla Kemal Karataş’’a ’‘evet’’ diyen ve kendi ekibinden çıkan aday Eski Milletvekili Enver Öktem’’i silen Sav ekibi, delege ağırlığını bırakmamış, dün de belirttiğim gibi Baykal, Karşıyaka ve Çiğli Belediye Başkanları’’nı kurultay delegesi yazdırabilmek için ilçe başkanlarıyla İnciraltı’’nda 4 saatlik bir toplantı yapmak zorunda kalmıştı.
Peki, 2 yılda neler değişti?İzmir örgütü şu anda kimlerin kontrolünde?İzmir’’deki güç odakları hangi adımları atıyor?
Dün yukarıda yaşanan fırtınayı genel merkezdeki güç odaklarını tanımlayarak vermiştik. Ekipçilik siyasetinin ağırlık kazandığı partide aşağıda yani İzmir’’de olan da farklı değil. Yukarıdaki ekip şeflerine bağlı hareket eden, bu yönüyle tepeden ve de ’‘adamcılık’’ merkezli örgütlenme modelinin en güzel örneğini sergileyen CHP örgütü, mahallelerden ilçeye, ile kadar her kademede bu modelle örgütlenmiş, karşılıklı cephelerde ekipler mevzilenmiş durumda.
Ve pandomim 8 Kasım’’da başlayacak mahalle delegasyon seçimleriyle kopacak.
Aziz Kocaoğlu faktörü
İzmir’’deki hesaplaşmayı tepedeki kavgadan farklı kılan, yerel aktörlerin bu süreçte oynayacağı rol’… Kaldı ki başta Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu olmak üzere bazı yerel aktörlerin yukarıda ciddi bir bağı söz konusu değil. Bu aktörler çoğunlukla kendi mahallelerinde etkin olma mücadelesi sergileyecek.
Geçtiğimiz dönem kurultay delegesi yapılması bile tartışılan Başkan Aziz Kocaoğlu, 29 Mart 2009 seçimlerinde aldığı yüzde 56,7 oy oranının yanı sıra partisinin 28 ilçede belediye başkanı çıkarması ve de İl Genel Meclisinde yüzde 50’’lık oranı yakalamasında ciddi bir katkı sağladı.
Bu katkı Başkan Kocaoğlu’’na da kongre sürecine doğrudan müdahil olma hakkını doğal olarak vermiş görünüyor. CHP Lideri Deniz Baykal’’la arasındaki kara kedilerin önemli bölümünü kaçıran, ilişkilerini geliştiren Kocaoğlu, kendi ilçesi Bornova başta olmak üzere bazı ilçelerde söz sahibi olmak istiyor. Önceki kurultay sürecinde ilçelere müdahil olmayan ya da olamayan Kocaoğlu yakın çevresine bu kez en azından Bornova’’da etkin olma mücadelesi vermek istediğini söylüyor ve parti kulislerinde önemli aktörlerle ikili toplantılarda bu görüşünü dile getiriyor.
Kocaoğlu’’nun yanı sıra sıkı Baykal muhalifi Alaattin Yüksel de örgütte kısmen etkin olma mücadelesi verenlerden. Her ne kadar adı potansiyel il başkanları arasında sayılsa da Yüksel’’in derdi milletvekili olmak. Kulisler Alaattin Yüksel’’in Genel Sekreter ekibiyle dirsek temasına girdiğini söylüyor. Yani eski ekibiyle’… Aziz Kocaoğlu ile aralarından su sızmadığı bilinen Yüksel, son dönemde basına verdiği röportajlarda Kocaoğlu ile arasında mesafe olduğunu hissettirdi.
Sav ekibinin transferleri
Başkan Aziz Kocaoğlu, Alaattin Yüksel gibi tepeden yönetilmeyen yerel aktörlere bazı ilçelerde hareket eden taban siyasetçilerini de sayabiliriz. Özellikle tepedeki dayanak noktası zayıflamış eski Eşref Erdem takımını.
Her ne kadar bu ekibin liderliğine PM Üyesi Bülent Baratalı soyunmuş olsa da ilçeler düzeyinde bu ekibin bir bölümü de Genel Sekreter Önder Sav’’a entegre olmuş durumda.
Eski İl Başkan Vekili Zikri Dursun Konak’’ta, Eski İl Yönetim Kurulu Üyesi Bayram Kurt Buca’’da, yine o ekipten Osman Peri Bornova’’da Sav ekibine entegre olanlardan. Hatta Peri, Bornova ilçe başkanlığı için kulis çalışmalarını sürdürüyor.
Listelerde Sav operasyonu
Zaten İzmir’’deki kavgaya ilişkin ilk belirti üye listelerinde yaşandı. Genel Sekreter Sav’’ın tüm ilçelerde operasyon yaptığı, özellikle Bayraklı, Bornova, Konak üçgeninde operasyonun kendini hissettirdiği konuşuluyor. Her mahallede çok sayıda tanınmayan üye gören örgüt mensupları Sav’’ın İzmir’’de işleri sıkı tuttuğunu savunuyor.
İzmir’’deki hesaplaşmanın ikinci perdesi de Çiğli’’de yaşanıyor. İlçe Başkanı İsmail Arıcı yargı kararıyla kongre öncesi görevden alındı. Söz konusu görevden almanın perde arkasında Eski İlçe Başkanı Ayhan Güneş var.
Çiğli’’ye Sevigen müdahelesi
Yani Eski Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen. Başkan Ensari Bulut’’un ekip değiştirmesiyle ya da Sav ekibine transfer olmasıyla birlikte örgütte de benzer bir durum yaşandı. Sevigen eksi kalesi Çiğli’’yi geri almak için yargı yoluna gitmeyi tercih etti. Ancak mahkemece atanan 3 kişilik kayyum heyette ciddi sıkıntı var. Şu anda toplantı yapmakta bile zorlanan kayyum heyetten iki isim farklı ekiplerle hareket etmeye başladı. Sevigen’’in yargı yoluyla yapmaya çalıştığı örgüt devriminde ciddi bir sıkıntı yaşanıyor.
Tokmak Nalbantoğlu’’nun elinde
Genel Başkan Deniz Baykal ise İzmir’’de tokmağı İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu’’na verdi.
Ancak Davul her zamanki gibi Genel Sekreter Önder Sav’’ın elinde. Nalbantoğlu’’nu Genel Sekreter ekibini tıraşlaması, yani davula hakim olması için yetkilendiren Baykal, Karşıyaka ve Buca’’daki operasyonlarla dengeyi sağlamayı tercih etti. Dünkü yazıda da altını çizdiğimiz gibi Baykal’’ın amacı Sav’’ı yok etmek değil. Sadece biraz daha dengeli bir noktaya çekmek.
Kısacası Deniz Baykal bu kongre döneminde bir öncekinde olduğu gibi kurultay delegasyonun yüzde 90’’ını Sav’’a bırakmak istemiyor. Kaldı ki yeni tüzük sürecinde Sav’’ın çok da güçlü olmaması, dahası olağanüstü kurultay sürecine davetiye çıkarmaması gerekiyor Baykal’’a göre. Baykal ekibi bir yandan operasyonlarla güç kazanırken (Karşıyaka’’da olduğu gibi) diğer yandan Genel Başkan’’ın aday olarak kimi işaret edeceğini bekliyor.
Tabi ki önemli bir sorun da kentteki siyasi güç odaklarının ne yapacağı’… Nasıl adım atacağı?Başkan Kocaoğlu’’ndan söz ettik. O Bornova’’yı gözüne kestirmiş durumda. Adayı bile aşağı yukarı belli gibi.
PM Üyesi A. Rezzak Erten’’e gelince; Sav ekibinin İzmir’’deki tartışılmaz şefi. Çok ciddi bir etki gücü var. Ekip sık sık bir araya gelip yenilenen stratejileri paylaşıyor. Ekibi orkestra şefi gibi idare eden Erten, İzmir’’in ithal vekili olarak geldiği kentte yerlilere taş çıkaran bir siyaset izliyor. Yerel yönetimlerle birlikte eli güçlenen Erten, bu gücünü kongre sürecinde de ekibin lehine kullanmaktan çekinmeyecek hatta kullanacaktır.
MYK Üyesi Mehmet Ali Susam: Tek amacı kurultay sürecinde MYK’’daki koltuğunu korumak. Sav ekibinin desteğiyle alındığı MYK’’da şu anda Baykal’’la hareket ediyor. İzmir’’deki esnaf örgütünün yanı sıra ilçe kongrelerinde kendisine yakın siyasetçileri ilçe yöneticisi yapmak için savaşacak.
Bu süreçte başta Eski İl Başkanı Kemal Karataş olmak üzere çeşitli Baykalcı yapılarla işbirliğine gidebilir.
PM Üyesi Bülent Baratalı: İl Kongresi sürecinde etkin olmak isteyen isimlerden biri de Baratalı. Eski Genel Sekreter Yardımcısı Baratalı, ekip şefi Eşref Erdem’’den boşalan koltuğa talip. Alternatif İl Başkan adayları üzerinde duruyor. İ. Yücel Özen ve Hüseyin Çalışkan gibi isimlere il başkanlığı teklifi götürdüğü biliniyor.
Urla’’da oğlu Yusuf’’u yineden ilçe başkanı yapması beklenen Baratalı’’nın Eski Milletvekillerinden Sedat Uzunbay, Türkan Miçooğulları ile de yakın temasta olabileceği kaydediliyor. Baratalı’’nın yarımada bölgesinde etkin olacağı etkinlik alanının Tire’’den Selçuk’’a kadar uzanabileceği yorumları da yapılıyor.
İl Başkanı Rıfat Toruntay Nalbantoğlu: Görev süresi boyunca çok doğru işlere imza atmasına rağmen kimseye yaranamayan, hiçbir ekibin adamı olmayan bir il başkanı profili çizdi. İl Danışma Kurulu başta olmak üzere örgütün tek yumruk olabilmesi için önemli toplantılara imza atan Nalbantoğlu yeniden koltuğa talip. Tek sorun. Baykal dahil tüm yapılara eşit mesafede duruyor olması. Kulislerde Nalbantoğlu’’nu öne çıkaran faktörün de bu olacağı, ekip savaşlarının ortasında uzlaştırıcı İl başkanı olarak konumlanabileceği kaydediliyor.
Ve Eski İl Başkanı Kemal Karataş: Konak Başkan adaylığından son anda düşürülen Kemal Karataş, yeniden il başkanı olabilmek için yollara düştü. Örgüt ziyaretlerini sürdüren Karataş, İzmir’’de önemli yeni ittifaklarla gündemde.
Karşıyaka Eski İlçe Başkanı Ertam Özen’’le görüştüğü, Eski Milletvekili Sedat Uzunbay’’la randevulaştığı bilinen Karataş’’ın Buca’’da da ilçenin etkin ismi Hüseyin Yüzer’’le birlikte hareket etme noktasında anlaştığı konuşuluyor.
Karataş’’ın bu süreçte adaylık sürecine katkı koyduğu Bayraklı, Bornova ve Buca Belediye Başkanları tarafından desteklendiği iddia edilirken, Bornova ve Bayraklı, Buca’’da aday çıkarabileceği, bu üç ilçenin sonucuna göre de il başkanı olup olmama noktasında karar vereceği belirtiliyor.
YARIN:
* İl Başkanlığı için kimler aday olabilecek, CHP Lideri Baykal aday olarak kimi işaret edecek?
Not: Dikkatli bir okurum dünkü yazıya önemli bir ekleme yaptı. CHP’’nin kongre sürecinin önümüzdeki genel seçime dönük olması gerektiğine vurgu yapan okurum, Baykal’’ın 2007 seçim sürecinde yaptığı ’‘merkeze açılımın’’ devam etmesi gerektiğini aksi halde hükümete karşı Anadolu’’da oluşan tepkisinin oya dönüşmesinin zor olduğunu savundu. O nedenle de önümüzdeki Kurultay’’da Baykal’’ın merkez sağ açılımının MYK düzeyinde de temsil bulmasının şart olduğunu söyledi.
Bu görüşe kesinlikle katıldığımı belirtmek istiyorum. CHP bünyesinde siyaset yapan merkez sağın ağır topları İlhan Kesici, Lütfullah Kayalar gibi isimlerin de önümüzdeki süreçte partinin tepesinde kendisini ifade edebilmesi gerekiyor.
Bu önemli detayı atlama nedenimiz, olaya örgütsel hesaplaşma boyutuyla yaklaşmamızdır. Söz konusu merkez sağ siyasetçileri parti içi hesaplaşmada taraf olmayacaklar, aksine bu isimler, Baykal’’ın kontenjanından kendilerini ifade etme noktasında beklenti sahibidirler. Merkez sağ aşının tamamlanması da ’‘açılım’’a karşı duruşuyla Kürt kökenlileri kaybeden CHP’’nin olmazsa olmazıdır’’ diye düşünüyorum.