Daha 61 yaşındaydı...

Gazetelerde ve radyoda unvanı...

'Devrik Başbakan' olarak geçiyordu...

O gün...

'N'olursa olsun!' dedi ve...

Mahkeme heyetinin reisinden söz istedi...

Takım elbisesi...

Beyaz gömleği ve uyumlu kravatından hiç vazgeçmiyordu...

Yalvaran bir ses tonu yoktu ama çok zarifti:

'Beş aydır tamamen tecrit edildim... Küçücük bir odada her saat değişen bir nöbetçi nezaretinde tek kelime konuşmadan yaşıyorum... Konuşma gücüm, (*) akli melekelerim, zaafa uğradı... Bana asabımı düzeltecek bir uygulama gerek...'

Sonra başı öne düştü...

Mahkeme heyeti dikkate bile almamıştı o ricayı...

***

Bugünün...

Yıldız Tarihi; '17 Eylül 2024 Salı'...

Demokrasi tarihinin...

En kara günlerinden biri olarak anılıyor...

63 yıl önce bugün...

1950 seçimlerinde 'yüzde 52,7 oyla' iktidara gelen ve...

10 yıl başbakanlık yapan...

Adnan Menderes'in...

İdam edildiği gündür!

Ve...

Aynı zamanda...

Demokrasi tarihimizin 'en kara' günlerinden biri olarak tarihe geçer...

***

Gidiyoruz yıllar, yıllar öncesine...

Adnan Menderes...

27 Mayıs 1960 askerî darbesinin 'ayak sesleri'ni duyduğunda...

Eskişehir'deydi...

Askerin yönetime el koyduğunu...

Sabaha karşı öğrendi...

Rotayı Kütahya'ya kırmıştı ama...

Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Menderes...

Şafak sökerken gözaltına alınmıştı bile...

Yassıada'ya getirildiğinde...

Takvimler '1 Haziran 1960'ı gösteriyordu...

Ve...

Yüksek Mahkeme'de yargılanmaya başlandı...

Ve şaşırtan gelişme:

Mahkemenin kararlarına itiraz yolu kapalıydı...

***

Yaklaşık bir yıl süren mahkemede...

600'e yakın Demokrat Parti üyesi yargılandı...

Mahkeme heyeti Salim Başol başkanlığında...

15 hakim ve 9 savcıdan oluşturulmuştu...

***

Ve, o günlerin Türkiyesi'nde...

Şaşılacak bir olay gelişti...

Ne gariptir ki...

Mahkeme sonuçlanmadan önce...

Kamuoyunda idam cezaları verileceğine dair beklenti...

Dudaktan kulağa yayılmaya başlamıştı...

CHP Genel Başkanı İsmet İnönü...

Tam da o günlerde...

Milli Birlik Komitesi Başkanı Cemal Gürsel'e mektup yazdı ve...

Açık ve net olarak...

Çok konuşulan idamların gerçekleşmesi halinde...

'Halk ile ordu arasında geri dönülmez bir kırgınlık' oluşacağını...

Hatırlattı...

Ne var ki...

Askerler idam cezasından yanaydı...

***

15 Eylül sabah saat 04.00'ü gösterirken...

Nöbetçi subay...

Adnan Menderes'i odasında yerde buluyor...

Doktorlara göre...

Adnan Menderes komaya girmişti...

Kısa bir süre sonra her şey anlaşıldı...

Devrik Başbakan…

Bir kutu uyku hapı içerek...

Kendi eliyle hayatına son vermek istemişti...

Hemen midesi yıkandı...

Ve aynı gün; saatleri 09.30'u gösteriyor...

Mahkeme kararını verdi...

15 kişi idama mahkum olmuşu...

Onlardan biri de Adnan Menderes'ti...

Ayrıca...

31 kişinin de müebbet hapsine karar verilmişti...

***

Ertesi gün; 16 Eylül...

Milli Birlik Komitesi'nin 75 numaralı kararı ile...

Başbakan Adnan Menderes'le birlikte...

Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile...

Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idam kararı onaylandı...

Celal Bayar'ın 65 yaş üstü olması nedeniyle...

İdam kararı müebbet hapis cezasına çevrildi...

Adnan Menderes'in eşi Berin hanım...

İdam cezasının...

Müebbet hapis cezasına çevrilmesini talep etti ama...

Askerler kabul etmedi...

***

Ve...

Bitiriyoruz...

Yıldız tarihi; 17 Eylül 1961, günlerden Pazar...

Saati: 12.30... / İmralı Adası...

Menderes hücumbotla İmralı Cezaevi'ne götürülüyor...

Artık her şeyi anlamıştır devrik başbakan...

İdam kararı yüzüne okunur...

Hoca'yla (din grevlisi) yalnız kalmak istiyor...

İzin vermiyorlar...

Onun yerine 'Son sözün nedir?' diye soruyorlar...

Bir görevli not alırken...

Menderes şunları söylüyor:

'Sizlere dargın değilim... Sizin ve diğer zevatın iplerinin hangi efendiler tarafından idare edildiğini biliyorum... Onlara da dargın değilim. Kellemi onlara götürdüğünüzde deyiniz ki Adnan Menderes hürriyet uğruna koyduğu başını 17 sene evvel almadığınız için sizlere müteşekkirdir... İdam edilmek için ortada hiçbir sebep yok... Ölüme kadar metanetle gittiğimi, silahların gölgesinde yaşayan kahraman efendilerinize acaba söyleyebilecek misiniz? Şunu da söyleyeyim ki, milletçe kazanılacak hürriyet mücadelesinde sizi ve efendilerinizi yine de 1950'de olduğu gibi kurtarabilirdim... Dirimden korkmayacaktınız... Ama şimdi milletle el ele vererek Adnan Menderes'in ölümü ebediyete kadar sizi takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir... Ama buna rağmen merhametim sizlerle beraberdir...'

***

Elleri arkasından kelepçeli...

Darağacına götürülür devrik Başbakan...

Sağlıklı olduğu belli olsun diye...

Emir üzerine gardiyanlar koluna girmiyorlar...

Menderes...

Sehpada boynunu ilmiğe uzatırken şöyle diyor:

'Kimseye dargın değilim; kırgınlığım yok... Hayata veda etmek üzere olduğum şu anda devletim ve milletime ebedi saadetler dilerim. Bu anda karımı ve çocuklarımı şefkatle anıyorum...'

Nokta…

(*) Akli meleke: 'Bir şeyi idrak etme, hatırlama ve ifade etme yetenekleri...'

Hamiş: Ne var ki; Menderes Ailesi'nin dramı baba Menderes'in idamıyla noktalanmadı. Aydın milletvekilliği yapan ailenin en büyük ferdi Yüksel Menderes 1 Mart 1972'de Ankara'daki evinde ölü bulundu... Cesedinin yanındaki mektupta şu satırlar yer alıyordu: 'Kötü hadiseler karşısında daha fazla tahammül gösteremeyeceğim… Artık yaşama gücümü kaybettim...' Çalışma arkadaşları mektuptaki yazının Yüksel Bey'e ait olmadığını söylese de dosya 'intihar' olarak kapandı… Ailenin diğer ferdi Mutlu Menderes de Ankara'da 8 Mart 1978'de geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybetti… Adnan Menderes'in son oğlu Aydın Menderes ise Refah Partisi milletvekili iken 1995'te geçirdiği trafik kazası sonrasında felç oldu... Hayata küsmedi; tekerlekli sandalyeye mahkum yaşamını sürdürdü; hayata ve siyasete küsmedi… 2011'de tedavi gördüğü Ankara Atatürk Hastanesi'nde yaşama veda etti…

Sonsöz: 'Ordu tesiriyle bir infaz muamelesi millette orduya karşı deva bulmaz bir kırgınlık yaratacaktır… Millet ile ordu arasında girecek böyle bir hatıranın tepkisini düşünmek insana dehşet veriyor... / İsmet İnönü'nün Milli Birlik Komitesi Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel'e gönderdiği mektuptan çok anlamlı iki satır...