Mütevazı bir kadromuz var ve bu kentte habercilik yapmak adına üzerimize düşenin fazlasını yapmaya çalışıyoruz.

Basın sektöründe yaşanan ağır bozunum ister istemez bu işi hakkıyla yapmak isteyen basın emekçilerinin emeğine gölge düşürüyor.

Bir örnek vereyim. İzmir’de bir kitle var ki kahvaltılı, akşam yemekli bir toplantı duymasın. Üç ay öncesine kadar İzmir Ticaret Odası’nda yapılan meclis toplantıları sonrası basın mensupları ile meclis üyeleri arasında diyalog kurulması için oda tarafından verilen içkili akşam yemeğini duyan ve kendisine basın mensubu diyen bir yaşlı güruh ortaya çıktı. Bazıları meclis salonuna dahi girmeden restoran bölümüne çıkıp ne var ne yok resmen yağmaladılar. Oda yaşananlar karşısında bu hizmeti vermekten vazgeçince işini yapan insanlar dışında meclis toplantılarına gelmez oldular.

Bu yamyamların sıralı tam listesini bir ara bu sütundan yazarım ancak bu insanların yüzlerinde astar var mı onu bilemem. Buradan söylenecek tek şey var ise kahvaltılı ya da akşam yemekli basın toplantılarının yapılmamasıdır. Bunlar gelmesin, biz de işimizi rahat yapalım.

*

RADYASYON ÖLÇÜM CİHAZI ÇALMAKTAN GELEN SUÇ DUYURUSU!
Bugüne kadar güncel-siyasal konulardan fikirler yazdım. Ancak bugünkü biraz farklı, biraz bizden…

Bugün üç ayrı konudan bahsedeceğim. Konularımızdan birisi de haber hırsızlığında enselenen ve nasıl savunma yapacağını şaşıran iki gazete yöneticisi…

Buna geleceğiz.

İlk konu muhabir arkadaşlarımızdan birisine radyasyon ölçüm cihazı çalmaktan suç duyurusu yapılması…

İzmir’in Çernobili’nde yürütülen temizlik çalışmalarını sık sık gündeme taşıyoruz ve risk alarak alanda bizzat çalışmalar da yapıyoruz. Çoğu zaman orada yaşayan takipçilerimiz de muhabirimiz gibi çalışıyorlar. Seslerini duyurmak istiyorlar. Çünkü mahallede sık sık dumanların çıkması ve yüksek radyasyon ölçümü sebebiyle endişeler var.

Sadede gelelim. Hırsızlık büro tarafından arandık ve ifadeye çağrıldık. Nedeni ise özel alana yani İzmir’in Çernobili’ne izinsiz girmek, radyasyon ölçüm cihazı çalmak… Radyasyon ölçüm cihazı dediğimiz şey radyoaktif madde ve pimi çekilmiş bombadan farksız… İnsan evinin içine pimi çekilmiş bomba atar mı? Salak mıyız biz?

Buradan çıkacak tek şey var. O da asılsız suçlamadan gelen tazminatı nasıl ezeceğimiz konusu…

*

BUCA MECLİSİ’NDEKİ VAKA!
Normal şartlarda bu tip açıklamalara karşı bir açıklama yayınlama gereği duymuyoruz. Çünkü bizler yaptığı işten emin olan insanlarız. Buca Belediye Meclisi’ni dün muhabirimiz takip etti ve haberi yayınladık. CHP’li Grup Başkan Vekili Uğur Aydın’ın sözleri meclis gündeminin önüne geçti. Kendisi “Geçen sene 9 milyon TL depozito, bu sene 15 milyon TL’yi aşan bir depozito istiyor kamu kurumundan İzmir Gaz. AK Parti meclis üyeleri olarak İzmir Gaz ile görüşün de İzmir Gaz bize indirim yapsın biz de sizi tebrik edelim. O çukurları kapatalım. Araçlara benzin koyacak mali durumumuz kalmadı” dedi.

Sonrasında bunun için temas kurdu. Olur hani muhabirimizin gözünden, kulağından kaçmıştır. Ses kaydını yeniden elden geçirdik. Haberde bir sorun yok.

Sonrasında Uğur Bey muhabirimizin haberini yalanladı.

Bana da buraya meclisteki o anın ses kaydını koymak düşer.

Böylesi yerlerde kelimeler eksik söylenebilir, yanlış anlaşılmalar da olabilir. Ancak çıkılır eksik söylemişim denir.

Bazı siyasetçiler kendilerini gözden geçirmelidirler.

*

İKİ HABER HIRSIZININ SAVUNMASI

Bir gazete var ki bir asır devirmiş ama muhabiri yok. Ne yapacak, haber çalacak. Biz de buna artık müdahale ettik ve “hiçbir şekilde, imzalı dahi olsa Egedesonsöz’den haber almayın” dedik. Sert tartışma da yaşadık. Haber alınır, kaynak gösterilir. Ancak bunlarda hiçbir zaman kaynak gösterme niyeti olmadığı gibi yapılan işi manipüle ederek vermek gibi bir maharetleri de var.

Sadede gelelim; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın gazetemizin TV’sinde yaptığı açıklamayı haber formatında da sitemizde yayınladık.

Tabi ki yine çaldılar. Kaynak yok, bir şey yok.

“Size almayın demedik mi?” sorusuna verdiği yanıt ise çok acayip: “Siteden değil sizin kanalın TV’sinde konuştu, oradan aldık”

Gazetecilik yapma hevesinde işsiz yığınla gazeteci adayı arkadaşımız var. Bence kendinize bir muhabir almalısınız.

-

Diğeri ise en acayibi… Bir belediye başkanından görüş aldık ve yayınladık. Sonra yine bir başka “köklü” gazetede harfi harfine aynı haber çıktı.

“Niye çaldınız?” diye aradığımızda aldığımız yanıt çok acayipti: “Yapay zekaya bu konuda belediye başkanının görüşünün ne olacağını sordum. Bana bu yanıtları verdi. Ben de yayınladım”

İnsan gerçekten hayret ediyor.