Cumhuriyetçi başkanlarda bir ilk Trump

Dün 20 Ocak 2025’te, Donald Trump, 1890'dan sonra birinci görev süresinden sonra ara verip, ikinci kez başkanlığa dönen ikinci başkan olarak, Amerika’nın 47. Başkanlık görevi için yemin edip, görevi devraldı. Amerika Birleşik Devletleri'nde birinci görev süresinin ardından ikinci kez başkanlığa dönen ilk Başkan Grover Cleveland, bir demokrattı.

Cleveland, 1885-1889 yılları arasında başkanlık yapmış, ardından 1893-1897 yılları arasında tekrar başkanlık koltuğuna oturmuştu. Bu durum, Amerika tarihinde benzersizdi, çünkü Cleveland, ilk başkanlık döneminden sonra ara vermiş ve ardından tekrar başkan olmuştu. Cleveland, 1884 seçimlerinde Demokrat Parti'nin adayı olarak başkan seçilmiş ve başkanlık görevine başlamıştı. 1888 yılındaki seçimde Benjamin Harrison, Cumhuriyetçi Parti'nin adayı olarak Cleveland'a karşı yarıştı. Cleveland, popüler oy (yani halkın oyları) bakımından Harrison'ı yenecek kadar çok oy aldı, ancak seçimdeki “seçiciler kurulu (Electoral College)” sisteminde Harrison daha fazla eyalet kazandı ve bu da onu başkan yaptı. Cleveland, başkanlık görevinden ayrıldıktan sonra siyasetten çekilmemiş ve 1892 seçimlerinde yeniden aday olarak başkanlık koltuğuna oturmayı başarmıştı. Böylece, 1893-1897 yılları arasında ikinci başkanlık dönemi başlamış ve Cleveland, Amerika tarihindeki ilk başkan olarak iki ayrı dönemde başkanlık yapma unvanını alarak kayda geçmişti. Şimdi ise bu unvanı, ikinci kez, cumhuriyetçi Donald Trump aldı.

Son sürat icraatlar

Trump’ın ilk icraatı, Biden dönemine ait 78 Başkanlık kararnamesinin yürürlüğe girmesini durdurmak oldu.

Biden’ın, görevi devretmesinden hemen önce, haklarında soruşturma yürütülen ailesinin bazı üyelerine af getirmesinden sonra, bu kez Trump, dün gece; 6 Ocak 2021’deki Capitol Building’te gerçekleşen ayaklanmada, Biden’ın başkanlığına karşı darbe yaptıkları gerekçesi ile tutuklanan 1600’e yakın isyancıyı affeden kararı imzaladı. 

Dünkü başkanlık yemin töreninde Trump, seçim kampanyası sırasında defalarca dile getirdiği bazı konulardan birkaç başlığı bir kez daha yineledi. Bunların arasında; Panama Kanalı’nı geri alacağını, Meksika Körfezi’nin adını Amerika Körfezi olarak değiştireceğini vaat ederken iki konuda da “Ulusal Acil Durum” ilan edeceğini duyurdu.

Bunlardan ilki, Amerika’nın Güney sınırındaki komşusu Meksika’dan göçmen girişinin dün itibari ile derhal durdurulacağı ve yasal olmayan göçmenlerin ait oldukları ülkelere iade edileceği yönünde idi. Ayrıca, Trump, Meksika’daki uyuşturucu kartellerini “Yabancı terör örgütü” olarak sınıflandıracağını ve böylece, gerekirse Amerikan ordusunu silahlı bir müdahale için kullanabileceğini de ima etti. Trump’ın bu açıklamasından sonra, Meksika sınırında, günler öncesinden iltica için randevu almış olup sıralarının gelmesini bekleyenlerin randevularının, dün, iptal edildiği duyuruldu. Kararın ardından, sınırda bekleyen birçok göçmenin, üzüntüden ağladığı bildiriliyor…

Trump, dünkü başkanlık yemin töreninde, ikinci “Ulusal Acil Durumu” ise enerji alanında alacağı aksiyonlara yönelik duyurarak, Amerika’daki petrol ve gaz yataklarını çalıştıracağını, daha çok petrol ve doğal gaz sondajı yapılacağını açıkladı. Bu vesile ile Trump, son sürat, ilk icraatlarından birini daha gerçekleştirerek, dün gece, 2016 ‘da imzalanan ve temiz enerji kaynaklarının kullanımını, petrol ve türevleri yerine ikame etmeyi planlayan “Paris İklim Anlaşması’ndan” çekilme yönündeki kararı imzaladı.

Trump’ın bir başka acil imzaladığı karar ise, doğuştan gelen Amerikan vatandaşlığı hakkının iptal edilmesi oldu. Pew Araştırma Enstitüsü’nün 2022 verilerine göre, yasal olmayan göçmenlerden Amerika’da doğan 1,3 milyon yetişkin var. “Otomatik doğum hakkı” diye adlandırılan yasanın iptalinin, şimdilik kimleri kapsayacağı tam bilinmese de göçmen hakları savunucuları; bu hakkın iptal edilmesinin, özellikle yeni kuşakları etkileyeceğinin altını çiziyorlar. Göçmenlik Politikası Merkezi’ne göre ise, “otomatik doğum hakkının” yasaklanmaması durumunda, yasal statüsü olmayan anne, baba ya da ebeveynden olan çocuk sayısının 2050’ye kadar 4,7 milyona ulaşılacağı öngörülüyor.

Trump’ın, Dünya Sağlık Örgütü’nden (DSÖ) çekilme yönündeki kararı da imzaladığı dünkü haberler arasında yer aldı. Amerika, her yıl 130 milyon dolarlık yardımla Dünya Sağlık Örgütü’nün en büyük sponsorları arasında yer alıyor. Trump, ilk başkanlık döneminde de Covid-19 pandemisinde etkili olamaması ve Çin’den bağımsız hareket etmediği gerekçesi ile DSÖ’den çekilme teşebbüsünde bulunmuş ancak, Biden göreve gelir gelmez, karara dair yürütmeyi durdurmuştu.

Trump, 17 Ocak 2025’te, 19 Ocak 2025 itibariyle yasaklanacağı duyurulan TikTok için, yasaklamanın ertelenmesi yönünde, 75 günlük süre tanıyan uzatma kararı verdi.

Yukarıda sıraladığım önemli konular dışında, Trump’ın, son sürat, yüze yakın karara daha imza atması bekleniyor.

Bunlar arasında, iç karartıcı bir son dakika gelişmesi var ki evlere şenlik; Trump’ın ilk dönem dışişleri bakanı Mike Pompeo, Küba’yı 2021 yılında terörü destekleyen ülkeler kategorisine yerleştirmiş ancak Biden Hükümeti, 14 Ocak’ta Küba’yı bu listeden çıkaracağını duyurmuştu. CNN Politics’in web sayfasında yer alan habere göre, Trump, başkanlık yemini eder etmez, Küba’yı tekrar teröre destek veren ülkeler listesine geri koydu. Küba Devlet Başkanı ise “gerçeği göz ardı eden bir kibirlilik olarak” nitelendirdiği bu kararı kınayarak Trump’ı; ekonomik savaş ve baskı yoluyla, ülkesini, egemenliği altına almaya çalışmakla suçladı…

Trump göreve başlayalı henüz 24 saat olmadı ancak, icraatları adeta zamanla yarışıyor. Görünen o ki Trump, Amerikan kapitalist ve egemen sınıflarının lehine ve fakat Amerikan’ın emperyalist politikaları karşısında duran/duracak/yoluna çıkacak her kesimin aleyhine olacak bir karşı savaş başlatmak, bu bağlamda; son sürat icraatlarına devam etmek ve evanjelik destekli ajandasını bir an önce hayata geçirmek istiyor. Bunun karşısında ise, yoksul, ezilen ve ayrımcılığa uğrayan halkların da aynı süratte onun icraatlarının takipçisi ve sorgulayıcısı bir tutum takınarak dayanışma göstermesi, sivil-demokratik haklarını kullanarak, direniş/örgütlenme ağlarını genişletmesi gerekiyor.