Kemalpaşa Belediye Başkanı Uğurlu, Ege’de Sonsöz Sohbetleri’nde gazeteciler Yaldız, Dokak, Soyoğul, Yapar ve Ünuz’un sorularını yanıtladı...
Çok genç bir Belediye Başkanı.
Davası, hırsları ve hedefleri olan atak bir siyasetçi.
AK Parti'li Kemalpaşa Belediye Başkanı Arif Uğurlu ile göreve geldiği ilk iki yıl içinde yaptıklarını, Kemalpaşa sevdasını ve Abdülhamid Han tutkusunu konuştuk....
Başkan Arif Uğurlu, öncelikle yerinde kentsel dönüşüme çok önem veriyor, işlerini Ankara'da elden takip ediyor.
Dört koldan başladığı irili ufaklı projeler için koştururken, İzmir Büyükşehir Belediye Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun kendilerini 'öncelikli evlat' olarak görmediğinden şikayet ediyor.
Kemalpaşa'nın altyapısı tamamlanmadığı için sanayi ve evsel atıkların İzmir Körfezi'ne aktığını söylüyor. 'Aziz Bey'in öncelikli evladı değiliz. Şimdi bekliyoruz ama sonra yaygarayı koparacağız' diyor.
Başkan Arif Uğurlu, Osmanlı İmparatorluğu'nun 34. Padişahı ve 113. İslam Halifesi Abdülhamid Han hayranlığında ise şaşırtıcı bir noktada duruyor.
Kemalpaşa Belediye Başkanı Arif Uğurlu, 'Siyasete giriş nedenim' dediği, sevgisinden bahsederken zaman zaman gözlerinin yaşardığı Abdülhamid'in tahta geliş süreciyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakan oluş süreci arasında dönemsel benzerliğe dikkat çekerek, 'Sultan 2. Abdülhamid Han'ın tahta geliş şartlarıyla Cumhurbaşkanımızın Başbakan olma şartları arasında sadece 90-100 yıllık fark var. Başka hiçbir fark yok' diyor.
Kemalpaşa Belediye Başkanı Arif Uğurlu, Ege'de Sonsöz Sohbetleri'nde gazeteciler Ümit Yaldız, Fahrettin Dokak, Gönül Soyoğul, Fatih Yapar ve Hanzade Ünuz'un sorularını yanıtladı...
Başkan olduğunuz iki yılda Kemalpaşa için neler yaptınız diye sorarak hızlı bir giriş yapalım...
-İki yıl önce biz geldiğimiz zaman yaklaşık 37 milyon lira bütçesi olan ve buna karşılık da yıllık 25 milyon lira sadece personel maaşı ödeyen bir Kemalpaşa Belediyesi vardı. Yılı 4 - 5 milyon lira eksiyle hiçbir yatırım yapmadan kapatan bir Kemalpaşa vardı. Şirketleriyle beraber yaklaşık 42 milyon liralık bir borç yükünün altındaydı Kemalpaşa.
Bu noktada biz kadromuzu 400'den 250'ye çektik. 29 köy ise bağlı henüz değildi. Artık bana bağlı. Ekibe dokunmadım. Sadece park ve bahçeler müdürünü değiştirdik. Ve bu müdürlerden olumsuz rapor geleni de iki kez ikaz ettik, üçüncüsünde ikaz etmedik. 'Atatürk resmi astım diye beni çıkardılar' diyen arkadaşın hakkında işe gelmemesiyle alakalı dört tane tutanak var. Ki geldiğimde İzmir belediyeleri içerisinde en büyük Atatürk resmi Kemalpaşa Belediyesi'ndedir.
Atatürk sizin için ne ifade ediyor?
-Bir defa beşeri insanları, peygamberler hariç kutsal seviyesine çıkartmayıp insan olduğunu unutmayıp, eksi ve artılarıyla değerlendirdiğiniz zaman bu milletin yokoluş ve varoluş mücadelesinde sahneye çıkmış bu milleti etrafında toplayıp bağımsızlık ateşini yakmış, her Türk vatandaşının ortak değeri ve paydasıdır. Eksileri vardır, artıları vardır. Bu ayrı bir şey ama bu milletin ortak değeri ve bağımsızlık mücadelesinin meşalesini yakan kahramandır. Biz de birilerinin gönlü hoş olsun diye değil, hizmetimizi üretirken Ali - Veli mutlu olsun diye değil, kahir ekseriyetin arzusu ve isteği neyse ona göre yaparız. Atatürk resmini de bu milletin ortak değeri olduğu için asmışızdır.
Kemalpaşa ilçesinin adı nereden geliyor?
-İlçenin adı aslında Nif. Fakat Gazi Mustafa Kemal Atatürk son operasyonu yapmadan önce bir gece burada kalıyor. Konakladığı odası buradadır. Ben göreve geldiğimde odanın halini görmenizi isterdim. Odanın tavanı çökmüş, yatak pislik içinde. Aldık, pırıl pırıl yaptık.
ABİ BÜYÜKŞEHİR'İ ÖRNEK ALIYORUZ
Belediyenin personel giderleri nasıl?
-Zamlarla beraber şu anda personelimize yıllık 18 milyon liraya yakın ödeme yapıyoruz. 255 - 260 taşeron işçiye 6 milyon lira, 60 kadrolu işçiye ise 8 buçuk milyon lira ödüyoruz. Kadrolu işçi olup, memur başkan yardımcısından yüksek maaş alan kadrolu işçiler var. Buna müsaade etmeyeceğiz. Memurlar ve işçileri denkleyeceğiz. Kemalpaşa'nın kaynaklarını 60 - 70 kişiye heba ettiremeyiz.
Ne yapacaksınız peki? Zam mı vermeyeceksiniz?
-Maaşlarının zamlarını alacaklar ama sendikal haklarından doğan ve maaşlarının çok çok üstüne çıkan haklarda memurlarda eşitleyeceğiz. Memurlara verdiğim hak ise, İzmir'in abi belediyesi İzmir Büyükşehir Belediyesi'dir. İzmir Büyükşehir Belediyesi memuruna ne veriyorsa, biz de aynısını veriyoruz.
İyi bir taktik. İzmir'de memura en az veren Aziz Kocaoğlu...
-Abi belediyeyi örnek alıyoruz. Kadrolu işçimizi ve memurumuzu aynı noktada denkleyeceğiz. Şu an Kemalpaşa Belediyesi 55 milyonluk bütçeye ulaşmış durumda. Ciddi giderlerimiz vardı. Onları da azalttık. Mesela bizim bir pazaryerimizin yıllık maliyeti 600 bin liraydı. Şu anda 6 bin lira. 900 öğrencisi olan Kemalpaşa Dersanesi vardı. Bize 2 buçuk milyona mal oluyordu. Milli Eğitim ile bir protokol yaptık. Merkezdeki en iyi okulumuzu aldık, öğretmenlerimiz ile hem halk eğitim üzerinden hem de bizim üzerimizden anlaşmalar yaptık. Şu anda 1500 öğrencisi olan her birine 11-12 tane yardımcı ders kitabı verdiğimiz çok şükür TEOG'da tüm sorulara doğru cevap veren öğrencilerimiz, 3-4 yanlışla cevap veren 12 öğrencimizin olduğu bir sınıf oluşturduk. 2.5 milyonluk maliyetimizi 300-400 bin liralara indirdik.
Bütün bunlar sizi yekun olarak ne kadar artıya geçirdi?
-Şu an yaklaşık 15 milyon yatırım yapmış, 14 milyon borç ödemiş, kasasında da 16 milyon lira olan bir Kemalpaşa Belediyesi var.
CAMİ SİYASİ YATIRIMDI
AK Partili Belediye Başkanı, CHP'li Belediye Başkanı'nın temelini attığı cami projesini iptal etti. Bu zor bir karar değil mi Kemalpaşa'da?
-Camiyi yaptıracak olan anlayışın önce şunu bilmesi lazım. Hadis-i Şerif der ki 'İşçinin alnının teri kurumadan hakkını vereceksin.' Şimdi personele 5 milyon borç var, 1.500 liralık maaşla bu alacakları birikmiş. Sen bunu ödemeyeceksin, personel inim inim inleyecek neymiş seçime bir hafta kala 6 milyonluk ihaleyle cami yapacaksın. Şimdi hangisi daha insani? O paraya personelin maaşını ödemek mi, yoksa o paraya cami yapımına harcak mı? Hangisi daha vicdani ve insani? Bu noktada da tepki ne olursa olsun...
Tepki oldu mu?
-Çok net bir şekilde anlattık. Arif Uğurlu'nun camiye olan tavrını bildikleri için tepkisi olmadı.
Reklam cami miydi?
-İki caminin ortası. Bir camiye 150 metre, diğerine 200 metre mesafede. Meclis üyesiyken isyan ettim. Ben o dönem bütçesini sormuştum, Rıdvan Bey 'Halktan toplayacağız' demişti, 'Dernek kurun' demiştim, 'İnşaat başlasın kurarız' demişti. Tam bir siyasi yatırımdı ve ben Başkan olursam onu yaptırmayacağımı ama Kemalpaşa'ya düzgün bir protokol camisinin yapılması gerektiğini, yerinin burası olmadığını da her platformda söylemiştim.
YER SATMADIM
Kültür merkezi inşaatı tamamlanınca ortaya ne çıkacak?
-500 - 550 kişilik güzel bir konferans salonu, üç sinema salonu olacak. Merkezde bayanlara özel fitness merkezi ve kreş alanı var. Dokuz derslikli güzel sanatlar merkezimiz var. Alttaki dükkanlarımızdan bir tanesi kafetarya. Ama bir tane de çok lüks bir mağaza yapıyoruz. El emeğiyle üretilen ürünlerin satışını burada yapacağız. Kaba inşaatı bitmek üzere.
Hiç yer sattınız mı?
-Asla yer satmadım. Biz köylünün mal sahibi olması gayretindeyiz. Bizim de öyle X belediyeler gibi trilyonlarca değeri olan bir yeri satıp borç kapamak için kullanmıyoruz.
X Belediye derken...
-Kamuoyu bunları biliyor. Bilgi evimizde üç sınıfımız var. Bilgisayar sınıfı var... Faaliyete gireli 3 hafta oldu daha açılışını yapmadık şu an 220'ye yakın öğrencimiz var. Matematik, kimya, bilgisayar kursları veriyoruz. Ayrıca büyük bir Şark odası yaptık. Burayı bölge halkı hem bir toplanma odası olarak kullanıyorlar, cenazelerde de taziye evi olarak kullanıyorlar.
MODERN KEMALPAŞA'YI KURACAÐIZ
Kemalpaşa'da Alevi nüfus var mı, cemevi yapmayı düşünüyor musunuz?
-Cemevi yapmayı düşünüyorum ama Alevi vatandaşlarımızın çoğunluğu kentsel dönüşümün merkezi Soğukpınar dediğimiz bölgede kaldılar. Büyük bir meydanda cami, cemevi ve meydanın ortak kullanımı en büyük hayalim. Sünni birisi de gitsin cemde bulunsun Alevi bir arkadaş da gelsin. Benim annem Sabahat Akkiraz'ı, Belkıs Akkale'yi çok sever. Ben bu kişilerin Alevi olduğunu öğrendiğimde anneme 'biz de Alevi miyiz?' diye sormuştum. Çünkü annem hep onları dinliyor. Annem 'Yok oğlum. Bunları dinlemen için Alevi olmana gerek yok' derdi. Biz değerlerimizi çabuk unuttuk. Aşağı Kızılca kahir ekseriyetinin Alevi olduğu bir yerdir. Muhtarımız '35 yıl sonra ilk defa siz kazma vurdunuz' dedi. Aşağı Kızılca'da mezbele bir kahvemiz vardı. Restore ettik, taşıdık.
Kemalpaşa'nın kasaba görüntüsü değişecek mi?
- Herkes bana 'İlk döneminde neden kentsel dönüşüm gibi sıkıntılı işe girdin?' dedi. Ben de 'Birisinin bu riski alması gerekiyordu. Ben de bu riski aldım. 2019'a kadar yapabileceğim ne varsa yapacağım. Bana seçimi bile kaybettirse biliyorum ki yıllar sonra herkes bana dua edecek' dedim. Kentsel dönüşümle Kemalpaşa'nın kaderi değişecek. Kentin silueti değişecek. Modern Kemalpaşa'yı ortaya çıkaracağız. Sanayi sitelerinin hepsini kaldıracağız.
Kaldı 3 yılınız?
-Haziran - Temmuz gibi kentsel dönüşüm alanlarında temel atacağız. Şu anda süreci en hızlı yürüten biziz. Her evrağı Ankara'da takip ediyorum. Kentsel dönüşüm üç yılda bitecek bir iş değil ama resmi ortaya koyduğunuz zaman insanlar aşağı yukarı detayını görebileceklerdir. 7- 8 köyde parklarımızı açtık ama ben hiç park açılışı yapmayacağım. Güzel bir Sevgi yolu hazırladık Halil Efendi Camiisi dediğimiz, Kemalpaşa'nın tam merkezinde yaklaşık 370 metrelik güzel bir caddemiz var.
HAVUZDA ERKEK–KADIN SAATİ
Trafiğe kapatıyor musunuz?
-Belli saatlerde açıp belli saatlerde kapıyoruz. Üstünün ışıklandırılmasıyla pırıl pırıl sevgi yolu olacak. Kapalı yüzme havuzu ve 400 kişilik salonumuz olacak. Havuzları belediyenin şirketleri işletecek.
Havuz haremlik - selamlık mı olacak?
-Yok efendim. Belli saatlerde bayanlar, belli saatlerde erkekler gitsin diyoruz. Bu gelenek 20 yıldır Kemalpaşa'da var. Bu havuzu halk kullansın tamam ama öğrenciler için, engelli vatandaşlarımız için sosyal bir alan olmasını istiyoruz. Kemalpaşalıyı İzmir'e indirtmeme gayreti içindeyim.
AVM'niz yok galiba?
-Sıkıntı yok. Onu da yaparız. Şu anda proje ihale aşamasında. Osmanlı parkımız var. Buraya bir Haymana otağı kuruyoruz. İçinde kütüphanesi olacak. Armutla'ya varmadan güzel bir piknik alanımız var. Ama su yok, bir şey yok. Buraya 250 metre boyunda suni bir ırmak yapıyoruz. Yanında ise güzel bir restoran yapıyoruz. Bu bölgeyi gerçek bir piknik alanına dönüştüreceğiz. Kışın da şöminesi olacak... Kemalpaşa'nın doğasını insanlara göstermek istiyoruz. Büyük köylerimizin hepsine düğün salonu yapıyoruz. Sütçüler köyünde başlıyoruz. İzmir'in en büyük sosyal marketini yapıyoruz. Köylülerimizi yormayacağız, sosyal yardım otobüsü köylere gidecek.
15 DAKİKADA İZMİR...
Gölet alanında neler olacak?
Bölge otobanla bağlandı, tünel de açılınca 15 dakikada İzmir'desiniz. İşte bu alan iklimsel olarak da dünyanın en iyi alanlarından bir tanesi. Kıymetli bir arazi. Şu anda 250 villa ruhsat müracaatı başladı bize. Belediye Başkanı olduktan sonra 'Torbalı yolu cazibe merkezi olacak. İnsanlar yer almak için araya torpil sokacak' dedim. İmarlı arsalar zaten. Dev araziler yok. Şu anda burada 800 tane sanayicimiz var. Ben istiyorum ki onların gelip yerleşeceği alan olsun gölet bölgesi. Sanayicimiz burada kalsın. Bu bölgeye çok önem veriyorum. Sanayici niye villasında oturmaya Seferihisar'a gitsin?
Kentsel dönüşüme geçelim...
-Şu sırttan başlayıp, Alevi-Türkmen mahallerini de içine alarak 800 dönümlük bir alanın tümünü ele alıyoruz.
Kaç konut var?
-Şu anda 2 bin 300 bağımsız bina var. 4 bine yakın konutun yıkılacağı bir alan. Bölgenin jeolojik etüdü tamamlandı, onaylandı ve herkesin sağlam zannettiği bu bölgede iki ana kırık fay hattı çıktı. Tabii burada süreci provoke etmek isteyenler oldu, dernekler kuruldu. Cemevini ziyarete gitti, annem yaşında çok sevdiğim hanımefendi 'Oğlum biz seni çok seviyoruz. Biz kentsel dönüşümü çok istiyoruz ama sen bizi asimile ederek yapçakmışsın. Bizi asimile etmeden bu işi yapabilir misin?' dedi. Ne diyeceğimi şaşırdım. Asimilenin ne olduğunu anlattım. Aynı dernek Kürt mahallerine gidip 'Arif Uğurlu milliyetçidir. Kürt bölgelerini dağıtmak için bunu yapıyor' dediler. Çok şükür hepsini tamamladık. Duyarlı bir kesim de Kemalpaşa'da Kentsel Dönüşümü Destekliyoruz Derneği kurdu.
Yerinde dönüşüm mü yapılacak?
Yerinde. Şimdi biz buradaki mülk sahipleriyle görüşmeye başlayacağız. Burası imarlı arazi. Şu andaki değerler üzerinden anlaşacağız. Senin arazin 100 dönüm. Bugün 100 konut oluyor. Müteahhitlere 20 konuta anlaşıyorsan, biz sana 25 konut vereceğiz.
TOKİ'ye mi vereceksiniz?
-İlk etapta TOKİ'yle başlayalım diyoruz. TOKİ de artık kazık çakılmış gibi bina konseptinden çıktı. Buraya ilk TOKİ ile başlayalım insanlar bir görsün. TOKİ gelecek hasılat paylaşımı üzerinden yürüyeceğiz. TOKİ gelecek, artan konutları da biz Kemalpaşa halkına satacağız. Biz yeni Kemalpaşa'yı eski Kemalpaşa'dan kurmaya başlayacağız ama taşın toprağın içinde ruhu olan bir Kemalpaşa.
AZİZ BAŞKANIN ÖNCELİKLİ EVLADI DEÐİLİZ
Aziz Başkan'ın 6306 sayılı yasaya dair eleştirileri var. Siz hangi yasaya göre bunu yapıyorsunuz?
-Aynı 6306. Büyükşehirin yetkileri bende olmuş olsa... Belki çılgınlıktır bilmiyorum ama İzmir'de kentsel dönüşüm için para harcamanıza gerek yok. Bir plan yaparım İzmir'e. Bayraklı'nın sırtlarında iç içe geçmiş gecekonduları göreceğime, geniş bahçeleri olan 15 - 20 katlı binaları görmeyi tercih ederim. İzmir'de bir siyasetçinin bedel ödemek adına risk alması lazım. Benim oy depom gibi görünen Soğukpınar'da ben bu riski alıyorum. Geçmiş dönemde risk alınmış olsaydı büyük mesafe kat edilmiş olurdu. Hayalini kurduğumuz Kemalpaşa ortaya çıktığında 'Allah razı olsun' denilmesi yeter. Ben buna razıyım.
Aziz Başkan'la aranız nasıl? Üvey evlat durumu hissediyor musunuz?
Ben üvey evlat demeyeyim. 30 ilçeyi Aziz Bey'in evladı olarak kabul edersek şu an öncelikli evlatlarının biz olmadığımızı biliyoruz. Aziz Bey'in yüreğindeki sevdadır. Hangi ilçede eseri varsa sevgisi odur. Aziz Bey üvey evlat olarak görüyor demiyorum ama öncelik sıralamasında önlerde değiliz. Sevgisini şu an hissedemiyoruz. Ama şuna inanıyorum. Biz olgun bir evladız. Sıra bize gelecektir ama baktık sofrada yemek bitiyor, baktık bize gel diyen yok, her çocuk gibi yaygarayı koparacağız. Daha süresi var. Onu doyur, bunu doyur, bize hiç yok. Bazen evlat bile anneye anneliğini hatırlatmak için ağlıyor değil mi?
ÜZÜM YEMEK DERDİNDEYİM
Rakamlarla konuşmak gerekirse hiç mi destek yok?
-2014'ün 30 Mart'ından 2016 30 Mart'ına kadarlık tabloyu alırsın, 30 ilçede bunlar bunlar yapıldı diye tabloyu koyarsın olur biter. Büyükşehirin bunu yapması lazım. Biz siyasetçiyiz. Her şeyi söyleyebiliriz. Ben üzüm yemenin derdindeyim. Bağcıyla kavga etmek gibi niyetim yok. Şu anda Kemalpaşa'da 102 bin insanın vebali bizim omuzumuzda. Ben birileriyle kavga etmek adına bunu heder etmem. Susarız, tahammül etmekte zorlandığımız şeyler olur ama belki Büyükşehir'den bir şeyler alabiliriz.
Bir şey istediniz de alamadınız mı? Su konusundan sonra pes ettiniz...
-Ben geldiğimde İZSU'ya en borçlu belediye Kemalpaşa'ydı, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden sonra. 'Niye bu kadar?' dedim, 'Parklardaki su saatlerinden' dolayı dediler. Ben de 'ilçe belediyelerin parklarının sulamasını ücretsiz yapın' dedim. Fakat bu noktada baktım ki hiçbir ilçenin böyle bir derdi. Bizim birçok parkımızda tarımsal su saati yerine işyeri aboneliği görünüyordu. Bunu fark ettik. Hiç kimsenin umurunda olmamış ki.
SUSUYORUM AMA...
İZSU mu takmış o saatleri?
-Bunu İZSU da bilmez, Belediye Başkanı da bilmez. Takibi yapılmamış. O saatleri ayıkladık. Tek başına Osmanlı Park'ından 150 bin lira geri aldık. Parklarımızın birçoğuna kaçak su bağlanmış. 5 yıl boyunca kimse bakmamış. Biz geldikten sonra cezalar gelmeye başladı. Bunlar daha önce de vardı. Burada kalkıp 'Büyükşehir Belediyesi benim sularıma ceza yazıyor' dersen 'Kardeşim kaçak kullanıyorsun' dediğinde adam haklı. Benden önce 5 yıl göz yummuşsun, bana niye göz yummuyorsun da diyemiyorsun. O yüzden susuyorum. Beri taraftan da içime sindiremiyorum.
Duyduğumuza göre Aziz Bey sizi seviyormuş...
-Aziz Bey'in siyasetten ayrıldığını düşünelim... Bulduğum her fırsatta gider çayını içerim. Siyaset ayrı bir şey, insaniyet ayrı bir şey. Ben Aziz Bey'le bir odada oturduğum zaman, odadan mutsuz çıktığımı hatırlamıyorum. Ama konuştuğumuz şeylerden bir tanesini aldığımı da hatırlamıyorum.
Sorun onda mı?
-Sorun onda dediğin zaman koca Belediye Başkanı sorunlu derler. Sorunun kimde olduğunun önemi yok. Sorunun çözülemediğinin önemi var.
TEKNİK HAYIRLAR
Ne istediniz de alamadınız?
-Dün Büyükşehir'den bürokratlara, 'Sizin çok takdir ettiğim bir yönünüz var. Bir şeyi çok iyi öğrenmişsiniz. Teknik olarak 'hayır' demesini çok iyi öğrenmişsiniz dedim. Mevzuata baktığınızda bir taraftan olmaz, tersinden baktığınızda hiçbir soru yok. Büyükşehir istediğini buradan okuyor, istediğini buradan okuyor. İkinci yağmur sezonunu bitiyoruz daha ova yollarına bir şey yok. Köylü muhattap olarak seni alıyor ve bedelini ödüyorsun. Derelerin içleri berbat durumda, Armutlu'da su bir gün akar bir gün akmaz. Muhtarlar geldiler, isyan ettiler. 'Hepiniz gidin görüşün' dedim, 'Önümüze düş' dediler, 'listelerinizi çıkarın' dedim. 25 tanesi imzaladı. Büyükşehir 'Yağmur hatlarını yapacağız' dedi. Dün yine sordum 'İhaleye çıkacağız' dediler. Yapmayacağım demiyor ki. Muhtemelen belki 3 yıl devam edecek bu süreç. Bu nasıl bir ihaledir?
Ankara ile ilişkileriniz nasıl?
-Bizim yerel seçimlerdeki mitinglerin kayıtlarını incelediğiniz zaman bu projelerle ilgili benim vaadim yoktur. Biz dört şey söyledik. Kemalpaşa'yı Ankara asfaltına bağlayacak yol yapıldı. Merkezi yönetimin 33 milyon dolarlık projesidir. Yiğitler Barajı'nın sözünü verdik. Baraj ile ilgili Cumhurbaşkanı ile süreci paylaştık. Veysel Bey birebir takip etti. O bir noktaya geldi. Kentsel dönüşümün sözünü vermiştik. Temel aşamasına geldik. Ve lojistik merkez tamamlandığında Kemalpaşa'nın istihdam sorununu kökten çözebilme noktasında...
YAKAYA MI YAPIŞALIM?
Belki 3500 konutu satın alma noktasında...
-Şu anda Kemalpaşa'da konut yapacak arsa kalmadı. 2013 yılında Büyükşehir 5000'lik plan yapmış buraya. Zaiyat oranı yüzde 48. Yüzde 48'de kimse vermiyor. Çünkü yasal hak yüzde 40. 6 aydır ekibimle çalışıyorum. Dışarıdan hizmet satın aldık, 5000'lik planı kimsenin hakkı kaybolmadan, mahkemeye çıkmadan 48 zaiyatı 40'a düşürdük. Büyükşehirle haftaya görüşeceğim, 'Benim elimden gelen budur. 40'a düşürdüm. İster onayla ister onaylama' diyeceğim. Tıkandık, nefes alamıyoruz. Onaylarsa 'Allah razı olsun, elinize sağlık' diyeceğim. Büyükşehire 'Abi' diyoruz. Evladına bir şey yapman için yakana mı yapışmak gerekiyor? Lüks bir şey istemiyorum. Benim beş beldemin kanalizasyonunu yap diyorum. Sanayi de Nif'e bırakıyor. Nif'ten Gediz'e, Gediz'den Körfez'e. Biz Körfez kurtulsun diye uğraşıyoruz ama bu Kemalpaşa'dan gidiyor. Bitir şu altyapıyı. Senden başka bir şey istemiyorum.
Arıtma yapılmadı mı?
-50 binlik bir arıtma var ama merkezi nüfus şu an 60 bine dayandı.
Sizin talepleriniz arıtma, altyapı...
-Bizim taleplerimiz rutin talepler. Altyapı, arıtma, kanalizasyon, yağmur hatları, 5000'lik planları Büyükşehir hakkıyla yapıp versin. Ben köylerime düğün salonlarını riskle yapıyorum. Plan olmadığı için ihale yapamıyorsun ama köylü Mehmet amca 'Evladım nasıl yer yok? Her yer bomboş' diyor.
ABDÜLHAMİD SEVGİSİ
Abdülhamid hayranlığınız nereden geliyor? Torbalı Belediye Başkanı'nın da Abdülhamid sevdası var. Hanginizin sevdası daha büyük?
-Onu Allah bilir. Kalpteki sevgi ölçülemez.
Sizin için neyi temsil ediyor Abdülhamid?
-Siyasete girmemin sebebi Abdülhamid Han'dır. Abdülhamid Han'ı okumasaydım siyasete girmezdim.
Kemalpaşa sevdası ve Abdülhamit hayranlığı...
-1988'de Erzurum'dan İzmir'e geldiğimizde Kemalpaşa'nın girişinde bir bahçe almıştık. 10 - 11 yaşlarındayım. Kışın ellerimiz üşüye üşüye zeytin toplardık. Kiraz sezonunda buradayık. Bornova'da büyüyoruz ama Kemalpaşa'ya gidiyoruz deyince heyecan. Zaman geçti. Hayatımızı birleştireceğimiz kişinin adresi de Kemalpaşa oldu. Siyasete Buca'da başladık, gençlik kolları il başkanlığı zamanında Erdal Kalkan, Fikri Işık, Mehmet Müezzinoğlu 'Biz senin Kemalpaşa'da başkan olman için elimizden geleni yapalım' dediler. O teklif gelince de bizim için 'olur' dedik. Bu ilçeye, şehre sevdalıyım. Allah bize bu makamları bize nasip etti. Madem bu makamlardayız biz hayalini kurduğumuz Kemalpaşa için çalışalım.
USTANIN TOKADINA DAYANMAK
Çalışma temponuz nasıl?
-İnanın saat 01.00'den önce yatağa girmem 05.30'ta da kalkarım. Meclis üyelerimizle, ilçe yöneticilerimizle her sabah bir köye gideriz. Sabah köyde namazımızı kılar, köy kahvesinde kahvaltıyla hayata başlarız. O kadar bereketli bir gün oluyor ki. Benim bütün heyecanım bu projeleri görmek. İyi marangozumdur. Yaptığım eseri görmekten zevk duyuyorum.
İyi marangoz olmanın püf noktası nedir?
-Ustanın tokatlarına tahammül etmek, dayanmaktır. Dayanacaksın...
Belediye Başkanı olmakla marangoz olmak arasında bir ilişki var mı?
-Birinde bir sanat var, ahşaba yön veriyorsun. O canlıyı alırsın, şekil verirsin. Belediyeye Başkanlığında da şehre yön verirsin. Her ikisinde de sanatını konuşturursun. Mikrodan alıp ilçeye bir yön çiziyorsun, şeklini çiziyorsun, rengini veriyorsun. Her Belediye Başkanı kendi şeklini verir. Bugün İzmir'de rahmetli Ahmet Piriştina'nın rengi, Özfatura'nın rengi vardır, eksisiyle artısıyla Kocaoğlu'nun da rengi olacaktır. Rengini verirsin, ama en kötüsü hiç renk vermemektir. Ben iyi bir renk vermenin gayretindeyim.
ABDÜLHAMİD-TAYYİP ERDOÐAN BENZERLİÐİ
Noktayı Abdülhamid hayranlığınızla koyalım...
-Ben ilk Joan Haslip isimli yazardan Abdülhamid'i okudum. Yüzde 60 - 70 objektif olabilen Amerikalı bir yazar. Ondan çok etkilendim ve Abdülhamid Han ile ilgili birçok eseri okumaya başladım. Sultan 2. Abdülhamid Han'ın tahta geliş şartlarıyla Cumhurbaşkanımızın Başbakan olma şartları arasında sadece 90 - 100 yıllık fark var. Başka hiçbir fark yok.
Abdülhamid Han'ı bulduğunuz zaman Menderes'e gidersiniz. Menderes'ten Özal'a gidersiniz. Özal'dan da Tayyip Erdoğan'a gelirsiniz. Menderes dönemini bilmeyen bir insan 80 dönemini algılayamaz. Abdülhamid Han dönemini bilmeyen insan da bu dönemi asla algılayamaz. Siyasete girişimin nedeni... Abdülhamid Han'ın hayatını her noktasına kadar okumuştum ki AK Parti'nin ve Tayyip Erdoğan'ın siyasete giriş süreci... Evet bir zaman makinası yok Abdülhamid Han'ın dönemine gidelim.
Ama şimdi bu dönemde saf tutmak lazım. Abdülhamid Han çökme noktasına gelen imparatorluğu 33 yıl boyunca ne olursa olsun tuttu. İstibdat sultanı, Kızıl sultan diyorlar. Sonra dönüp bakıyorsun Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarken ya da Atatürk'ün ismi efsaneleşirken... Atatürk kimlere karşı mücadele verirken ismi efsaneleşti? Atatürk'ü Çanakkale'de görürsünüz. Emperyalist güçleri görürsünüz. Sultan Abdülhamid Han da aynı yapıyla mücadele etmiştir. Abdülhamid Han'ı okuduğumda kitabı bırakıp ağladığım zamanlar olmuştur. En yakınlarının ihanetine uğramıştır. Abdülhamid Han tahtan indirildi. Ama aynı zamanda bu kadar siyasetin üstünde deha bir akıl ve bu kadar nezaket. Bu adama hayran olmamak elde değil.