Elektrik faciasının tanığı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İzmir İl Başkan Yardımcısı Cumhur Bulut, yaşadıklarını Egedesonsöz'e anlattı.

Her yerde kullanılan o hazin fotoğrafın bir hikayesi var.

12 Temmuz günü, akşam üstü sularında telefonum acı acı çaldı.

'Ender, Alsancak'ta, sular içerisinde iki ceset var, elektrik çarpmış, neye uğradığımızı şaşırdık. Gözümüzün önünde arka arkaya düşüp öldüler'

Tek kelimeyle şok geçirdim.

Hemen refleks olarak fotoğraf istedim ve kendisinden aldığım bilgilerle haberi hazırlayıp yayınladım.

O fotoğraf tüm haber portallarında, hatta bilirkişi raporunda da kullanıldı.

Türkiye'yi sarsan olayla ilgili görgü şahitlerinden biri olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İzmir İl Başkan Yardımcısı Cumhur Bulut ile sözleştik.

'Bir elektrikçi olarak yaşadığım dehşet ve acıyı hala unutamıyorum. Hayatım boyunca da bu acıyı taşıyacağım. Gerekli önlemler alınsaydı aslında hiç ölmeyeceklerdi. Yıllardır süren ihmallerle gelen iki can kaybı görevini yerine getiremeyen ve yenilikleri takip etmeyen sorumluların ihmallerinden oldu' diyen Bulut olay anını ise şöyle anlattı:

'O gün İzmir'de mevsim normallerinin dışında çok şiddetli bir yağmur başladı. Aracımı uzakta bir yere park etmiştim. Teşkilatlardan sorumlu il başkan Yardımcımız Serdar Seçgin, 'Seni bu yağmurda yaya gönderemem. Aracına kadar götüreyim' dedi. Yağış sebebiyle parti binamızdan Devlet Demiryolları Oto Parkı'na bir türlü ulaşamamış, dakikalar sonra ara sokaklardan olay yerine kadar ulaşmıştık. İşte olaya bu sebeple şahit olduk.

Olay nasıl oldu, nasıl gördünüz ve neler hissettiniz?

Acı olay 5-10 metre önümüzde oldu. İlk anda ne olduğunu anlayamadık. Gözümüzün önünde iki insan karşıdan karşıya geçerken birden bire yere yığıldı. İlk olarak rahmetli Özge Ceren düştü. Yer su dolu olduğu için nereye bastığını göremedi. Hiç kimse göremezdi. Ardından ona el uzatan İnanç elini tuttuğu için elektrik akımına kapıldı. Biz daha ilk anda elektrik akımına kapıldığını anladık. Serdar Seçgin Ağabeyim insani bir tavırla arabadan inmek istedi. O'nu durdum. Çünkü bu hava şartlarında onları yakalayan elektrik akımı herkesi çarpabilirdi! Dehşet içinde öylece kala kaldık. Ne arabadan inebildik. Ne de onlara bir yardımımız dokundu. İşte acı olan da buydu. İki insan öylece…

DAVA SÜRÜYOR AMA…

Evet çok acı, Adalet sorumluları arıyor… Ama iki insanı kaybetmek…

Kaybettiğimiz iki canla ilgili dava sürüyor, tutuklananlar var. Raporlar var. Olay yerindeki elektrik kaçağı ile ilgili gazeteci arkadaşlarımızın yaptığı en az beş yıllık haberler var. Var ama onlar bir daha geri gelmeyecek… Tüm Türkiye'ye, tüm İzmir ve kaybettiğimiz canların yakınları bu acıyı yıllarca taşıyacak.

İZMİR MAYIN TARLASI GİBİ

Anladığım kadarıyla orada oluşunuz, 'kader' anı olarak ortaya çıkıyor. Böyle bir olaya şahit olacağınız hiç aklınıza gelir miydi?

Benim bu konuda korkularım vardı. Birçok kez yetkilileri uyaran şikayetlerde bulundum. Duyarlı bir Hemşehrinizim. Gerek elektrik arızaları olsun gerekse de su arızaları olsun her gördüğümü yetkili birimlere bildiririm. Bazen mesleki gözle baktığımda İzmir'in mayın tarlası gibi olduğunu düşünüyor ve görüyorum. Bilhassa şehir ve park-bahçe aydınlatmalarının olduğu yerlerde birçok hata ve ihmalle karşılaşıyorum. Maalesef İzmir'de yetkililerin yapması gereken denetimler yapılmıyor. Şehrimizde sokak aydınlatma direklerinin birçoğunun bağlantı kapakları direklerin üzerinde yok. Geri dönüşümcü arkadaşlarımız sağ olsunlar ekonomimize kazandırıyor bu metal kapakları. Ne acı ki, ölüm tehlikesi saçan 220 voltluk kablolar çocukların ulaşacağı yükseklikte. Elleriyle kolayca bu kablolara dokunabilirler! 220 voltluk gerilim gerçekten çok tehlikelidir. Ne kadar acı bir durum, idam cezasında kullanılan elektrik sokaklarımızda!

PARKLARDA YER ALTI KABLOLARI TEHLİKE SAÇIYOR

Başka nereler tehlikeli olabilir?

Aynı şekilde çocuklarımız, ailelerimiz ve dostlarımızla dinlenmeye gittiğimiz parklarda da yer altı tesisatları var. Hepsi de hayati tehlike doğurabilecek bir şekilde dikkatsizce döşenmiş ve hepsi de 220 Voltluk. Biliyorsunuz buralarda elektriki olarak 'nemli yer gereçleri' dediğimiz malzemeler kullanılması gerekiyor. Fakat görüyorum ki normal malzemeler kullanılıyor. Alelade plastik bantlarla izolasyon yapılıyor. Gece gündüz sulanan yerler buralar. Nemli yerler elektriki olarak hayati tehlikeye sebep olur, ama hiç dikkat edilmiyor. Üzerine düşülmesi gereken bir konu bu!

YÖNETMELİKLERE UYULMUYOR

Sizce neler eksik, biz bu iki can kaybını neden yaşadık?

İhmal, sorumsuzluk, dikkatsizlik ve ehliyetsizlik bence iki canımıza mal oldu. Mesela enerjinin nakli ve kullanılmasıyla ile ilgili hem meslek odalarımızın hem de Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yönetmelikleri var. Bu yönetmeliklerde bir hattın nasıl döşeneceği, hangi gereçlerin kullanılacağı ve aynı zamanda hangi yöntemlerle tesislerin kurulacağı hep dikte edilmiş durumda fakat ne yazık ki bunlara hiç uyulmadığını görüyoruz. Uyulup uyulmadığını denetleyen birimlerin de çalışmadığını görüyoruz. Mevcut durumda eksikliğimiz işte bunlar…

ÖLMEZLERDİ!

Sizce sorumlu kurumlar arasında bir koordinasyon eksikliği var mı?

Elbette var. Baksanıza hala kurumlar suçu birbirinin üzerine atıyor. İkisinden birinin yaptığı işi denetleyen de yok. Biri yaparken diğeri kontrole dahi gelmemiş… Canımız yanıyor. Şimdi iki kardeşimizi kaybettik. İZSU ve GEDİZ Elektrik'ten onlarca tutuklama oldu. Keşke sorumlular en baştan gereken ihtimamı gösterselerdi. Nakil hatlarını yapan firmayı ve tesisatı döşeyenlerin doğru iş yapıp yapmadığını denetleselerdi… Ama yok. Gazeteler yazmış, haberler çıkmış, ilgili birimlere onlarca şikayet yapılmış ama sorumluluğu üzerine alıp 'neler oluyor, bunu düzeltmemiz gerekiyor' diyen çıkmamış. Olayın vahim taraflarından biri de birkaç kez tamir gören bu yerde elektrik kaçağı devam etmiş. Bu ehliyetsizlikten olabilir, bu ihmaldir ve ölümlere sebebiyet vermiştir.

Bu elektrik kaçağının uzun zamandır sürmesi ne anlama gelir?

İşte meselenin püf noktalarından biri de bu. Bilirsiniz elektrik sistemleri bir takım koruyucu ve önleyici araçlar içerir. Yani bir elektrik sistemi içinde hem o devreyi hem de insanları koruyan sigortalar, aşırı akım rolleri, termikler, kesiciler ve ayırıcılar kullanılır. Bunlar herhangi bir arza ve istenilmeyen akım kaçaklarında sistemi ve insanları korumak için enerjiyi otomatik olarak keserler. Hayati tehlikeleri önlerler. Nedense o gün böyle bir sistem olmadığını görüyoruz. Hatta arızanın yıllardır, aylardır, günlerdir devam ettiğini düşünürsek koruyucu sistemlerin olmadığı aklımıza geliyor. Olsaydı kardeşlerimiz bugün yanımızda olurlardı. Bu koruyucu sistemlerin şehir şebekemiz içinde olmaması, işte en büyük tehlike! Ya her yer böyle ise?... Düşünmek bile istemiyorum.

TEHLİKEYİ SIFIRA İNDİRMEK MÜMKÜN

Şehirlerimiz içinde yani insanlarımızın yaşam alanlarında elektrikten doğabilecek tehlikeleri sıfıra indirmek mümkün mü?

Elbette, açık alanlarda elektrikten doğabilecek hayati tehlikeleri sıfıra indirmek mümkün! Hele çağımızda bu çok kolay… Sahip olduğumuz teknoloji ve yenilikler bize bu imkanı sağlıyor. Ama bakmak lazım, takip etmek lazım… Yeniliklere açık olmak lazım… İnsan sağlığına önem vermek lazım.. Çevre Ve Şehircilik Bakanlığımızın bu konularda son derece önemli çalışmaları var. Akıllı Şehirler Projelerini bunlara örnek gösterebilirim. Bakanlık çalışmaları teorik düzeyde yapmış, bunları pratik alana taşımak lazım. Yüklenici firma ve yerel yönetimler nedense hiç oralı olmuyor. Oysa dünyada bu alanda birçok yenilikler oluyor.

Sahip olduğumuz teknoloji dediniz, nasıl bir teknoloji bu, neyi kastediyorsunuz?

Günümüzde bu artık çok basit… Güneş Enerjisi diyebilirim. Her aydınlatma direği güneş panelleri ve güneş pilleri sayesinde kendi enerjisini üretebilir ve depolayabilir. Bu ne demek? Yüzlerce metre nakil hattına gerek duyulmayacak, yeraltı kazıları olamayacak, kilometrelerce kablo kullanılmayacak, özel malzemelere ihtiyaç duyulmayacak, 220 volt kullanılmayacak ve enerjiden yüzde yüze yakın tasarruf sağlanacak demektir. Şimdilerde her yerde kullandığımız LED ampuller bize bu imkanı tanıyor. LED ampuller enerji sarfiyatında çok düşük, aydınlatma veriminde de son derece yüksek ürünler. İnsan hayatını tehdit eden 220 Voltluk akkor flamanlı ampuller veya flüoresan tipi aydınlatma gereçleri tedavülden kalkmak üzere. Yerel Yöneticilerimiz neden bu verimli teknolojiye geçmek için adım atmalılar. Bu sıfır hayati tehlike demek Özge Ceren Deniz ve İnanç Öktemay kardeşlerimizin yanımızda olması demektir…

AKILLI ŞEHİR AYDINLATMALARI

Sizce bu sisteme neden geçilmiyor? Maliyetlerden mi korkuluyor?

Yok, hayır. Aksine uzun vadede maliyetler oldukça düşer. Ülke ekonomisine de büyük fayda sağlar. Bunun için de mantalite değişikliği gerekir. Yenilenme, gelişen teknolojiyi insan için ve toplum için kullanma kararlılığı gerektirir. Milyonlarca TL. tasarruf ve güvenli şehirler oluşturmuş olursunuz böylece. Ama maalesef şehirlerimizin yönetici kadroları bu mantaliteden oldukça uzak. Az öncede söyledim akademik ve bakanlık çalışmaları bu konuda çok önemli projelerle dolu. Akıllı sistemler çağımızın teknolojisiyle donatıldığı için randımanı ve koruması son derece yüksek sistemler. Ayrıca düşük akım/gerilim ile çalıştığı için son derece güvenilir sistemler.

Dünyada başka şehirlerde bununla ilgili örnekler var mı?

Olmaz olur mu, elbette var! Dünyada güneş enerjisini, güneş pillerini hatta yer altı tesisleriyle yapılan sokak aydınlatmalarında düşük akımlı sistemleri kullanan birçok şehir var. Yanılmıyorsam Seferihisar ilçemizde de ilk adımlar atıldı diye biliyorum. Hatay ilimizde otobüs durakları güneş enerjisiyle aydınlatılıyor. Bingöl Karlıova bunlardan biri. Mekke, Londra ve daha birçok şehri sayabilirim. Bununla beraber her şeyin güneş enerjisiyle hayata geçtiği şehirler bile kuruluyor. Fakat İzmir'in tamamında bu atılımı göremiyoruz.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın. Ne olur dikkat. Meslek odalarımız gerçekten mesleğinin ehli insanlardan müteşekkil. Onlarla birlikte, sorumlu yerel yöneticilerimiz, yüklenici firma yetkilileri bu konularda eşgüdümlü ve hassas çalışmalar yapmalı. Bir de yeniliklere açık olmak. Yeni teknolojileri güneş enerji sistemlerini yani insan hayatına zarar vermeyen düşük akımlı sistemleri kullanmak gerekiyor. Allah rahmet eysin. Çok üzgünüz.