Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, Egedesonsöz’ün sorularını yanıtladı.
Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, başkan olduktan kısa bir süre sonra ağır eleştirilerin hedefi olmasıyla ilgili Egedesonsöz'e açıklamalarda bulundu. Fatih Yapar, Mehmet Karabel, Ender Aldanmaz, Muhittin Akbel ve Oktay Güçtekin'in sorularını yanıtlayan Başkan Kınay, ilçe ve kent gündemi ile ilgili konularda değerlendirmeler yaptı.
KARABAÐLAR'DAKİ YOKSULLUK VE YOKSUNLUÐU KALDIRMAK BİZİM ELİMİZDE
Karabağlar dendiğinde, akla yoksunluk ve yoksulluk gelmesi ile ilgili konuşan Başkan Kınay, 'Karabağlar, İzmir'in en büyük ilçesi. Nüfus olarak en kalabalık ilçesi. Karabağlar'da sanayi var, mobilya var, tarım var. Yani bu gibi özellikleriyle değerini ortaya koyan pek çok faktör var. Ancak dışarıdan bakıldığında, yoksulluk ve yoksunluk, görülüyor. Yoksulluk ve yoksunluk, Türkiye'de kader haline getirilmeye çalışılıyor. Bugün Karşıyaka'ya gidin, Bostanlı sahilde her şey güzel ama perdenin arkasına geçtiğiniz zaman yoksunluk ve yoksulluk karşınıza çıkar. Alsancak, Kordon İzmir'in güzel yüzü ancak arka taraflarda derin bir yoksulluk ve yoksunluk var. Türkiye'nin hangi şehrine giderseniz gidin, durum budur. Karabağlar, İzmir'in ilk yerleşim yeri. Bir gece gelip evini konduruverdiği bir yer. Dolayısıyla burası bir gecekondu bölgesi olarak görülüyor. Karabağlar'ın bu kaderini yıkacağız. Kentsel dönüşümü doğru yapabilmenin tek yolu, planlamadır. Karabağlar, 15 yıl içerisinde planlamasını tamamlamış bir ilçedir. Planlamasını yapmış İzmir'in tek belediyesiyiz. Yapılaşmaya doğru aşamaları da bir hayli tamamlamış bir ilçe. Kentsel dönüşüm sürecinde, bu eski yapıların yoğun olduğu Karabağlar'daki evlerin yıkılıp yeniden yapılması gerekiyor. Eski gecekonduların yeni planlarla yenilenmesiyle kaldırımlar, yollar, modern hale gelecektir. Oysa kent, sadece yapılardan ibaret değil. Kent, bir yaşamdır. Karabağlar'da kentsel dönüşümü yaparken, yaşamı da değiştireceğimizi biliyorum. 4,5 ay önce belediye başkanı olarak göreve başladığından bu yana Karabağlar'ın 58 mahallesini tam dört kez turladım. Seçim öncesindeki 55 günlük süreçte de üç tur atmıştım. Gerçeklerin ne olduğunu biliyorum, çözümlerin ne olduğunu da biliyorum. Karabağlar, değişimi en güzel şekilde yaşayacak. Evet; Karabağlar'da yoksulluk, yoksunluk var ve bunu değiştirmek de bizim elimizde. Bu bir kader değil. Kader haline getirilmeye çalışan zihniyet söz konusu. Karabağlar'da yaşlı yoksulluk çok fazla. Niye? Buraya Anadolu'dan gelmişler. İnşaatçı, pazarcı, esnaf, ve daha bir çok iş alanında çalışan insan... Her sabah Karabağlar'dan İzmir'in dört bir yanına iş yapmak için yayılıyor, akşam da Karabağlar'a dönüyor. Çoğu sosyal güvencesi olmayan insanlar. Yaşlandığında çalışamazsa, emeğinin gücüyle para kazanamazsa, sokağa çıkamıyor. Genç işsizlik çok azla. Nüfusta cinsiyet dağılımına baktığınızda kadın erkek yüzde 50, yüzde 50 ama engelli nüfusu, hem İzmir hem Türkiye ortalamasının üzerinde. Neden? Çünkü toplumsal süreçle ilgili olan akraba evlilikleri çok fazla. Kadınların büyük kesimi susturulmuş. Değişim başladığında, bunların da değişeceğini umut ediyorum' dedi.
ESAS SORUN, İŞSİZLİK, YOKSULLUK VE ÖTEKİLEŞTİRMEDİR
Bakan Kınay, Karabağlıların kendisinden taleplerini şu sözlerle anlattı:
'Karabağlar'da bir yoksulluk var ama bir o kadar da potansiyel var. Kadın emeği var. Ekonomik değerlerimiz var, coğrafi işaret almış Kavacık üzümü gibi. Daha pek çok değeri var. Biz bunları doğru yönettiğimizde, Karabağlar, yükselen bir değer olacak. Ben iki seçim geçirdim; ikisinde de insanların işsizlikten mustarip olduğunu gördüm. Çocuğuna iş isteyen çok kişi gördüm. Vali bey İzmir'in suç oranlarını açıkladı. İç karartan rakamlar. Karabağlar'da kadınların en büyük sorunu, çocuğunu güvende hissedememesi, sokağa bırakamaması. Hatta kendisinin sokağa çıkamaması. Bu konu, belediyenin tek başına yetki alanı içinde bir konu değil. Ülkemizin en büyük sorunu, işsizlik, yoksulluk ve ötekileştirmedir. İnsanlar kendilerini yalnız hissediyorlar. Sesini hiç duyuramayacağını düşünüyor. Ben sadece seçimlerde sokağa çıkmış biri değilim, çevre mühendisi olmamdan dolayı İzmir'in her köşesinde her zaman sokaklarındaydım. Ötekileştirilmenin yol açtığı sonuçlarla karşılaştım. Şimdi tüm o algıları yıkıyoruz. Ben belediye başkanıyım, bu kentin belediye başkanıyım, herkesin belediye başkanıyım. Beş yıl sonra sandığa gittiğimizde, halkın kantarına çıktığımızda, notumuzu göreceğiz. Ama şunu söylemek isterim ki, sokaktan aldığımız enerji çok fazla. Sokağın her şeyi yansıttığına inanıyorum.'
KARŞILIKLI GÜVEN, SAYGI VE SEVGİYLE BAÐLANDIK BİRBİRİMİZE
Bornova'dan aday adayı olup Karabağlar'a belediye başkanlığı koltuğuna oturan Helil Kınay, 'Karabağlar halkı sizi çok çabuk kabullendi. Böyle bir şey bekliyor muydunuz?' sorusuna şu yanıtı verdi:
'Karabağlarlı yurttaşlarımızın beni tanıma evresi vardı. Evet, Bornova'dan adaylık dosyası verdim, ama Karabağlar'a aday gösterildim. 30 yıldır İzmir'de bir mücadelenin içindeyim. İzmir'in her yerinde çalışmalar yaptığımı herkes biliyor zaten. Karabağlar'da kentsel dönüşümün planlanmasından kıyıdaki yapılaşmalara kadar, Karabağlar'ın Karabağlar olmasını sağlayan politikalara kadar benim de izim, sözüm var. Adaylık başvurusunda bulunurken, ikametiniz neredeyse, oradan yapmak gerekiyor. Ben bir niyet ortaya koydum ama partim, beni Karabağlar'dan aday gösterdi. Birikimim, deneyimlerim, yaptığım ve bundan sonra yapacaklarım için yazacağım hikayeyi Karabağlar'da yazmam uygun görüldü. Karabağlar'a kadın aday olmaz diyen kendimize yakın insanlar oldu. Kadının yeri yoktu Karabağlar'da. O bakış açısı, ben aydınım diyenlerde bile soru işareti olduğu bir yerde seçimi çok büyük bir farkla kazanmak, seçildikten sonra sokaklarda bunun enerjisini hala alıyor olmak, o soru işaretlerine en güzel cevaptır. Karabağlar'da çok büyük bir sevgi var bana karşı. Ben böyle olacağını biliyordum. Karşılıklı güven, saygı ve sevgiyle bağlandık birbirimize. Bundan da çok büyük onur duyuyorum. Her gün, 'İyi ki Karabağlar'a başkan olmuşum' diyorum. Kendimi çok da şanslı buluyorum.'
KARABAÐLAR'IN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN BEŞ YIL YETMEZ
Ömrü yettiğinde tüm enerjisini Karabağlar için harcayacağını belirten Kınay, 'Karabağlar'ın sorunlarını çözmek için beş yıl elbette yeterli değil. Tabii ki beş yıldan fazla görev yapmak gerekir. Üç yıl, beş yıl, on yıl, onbeş yıl, hiçbir zaman yeterli olmayacaktır, çünkü değişim için bu süreler yetmez. Dört ayda yapabildiklerimiz var, altı ay, on ayda yapmak istediğimiz, planladığımız işler var. Bunların hepsini Cumhuriyet Halk Partisi ile yürütmek istiyorum. Ömrümün yettiği sürece tüm enerjimi bu çalışmalar için harcayacağım. Dolayısıyla Karabağlar Belediye başkanlığı için beş yılın yeterli olduğunu düşünmüyorum. İkinci beş yıl için benim şu anda konuşmam doğru olmaz. Ben görevimi yaparım, ondan sonra ikinci beş yıl için Helil Kınay bir değerlendirmeye alınır ve esas karar verecek olan da Karabağlar halkıdır.'
EKONOMİK ANLAMDA YÜKÜMÜZ, GEÇMİŞ DÖNEMLERE GÖRE ÇOK AÐIR
Karabağlar Belediyesi'nin de borçları bulunduğunu, ancak bu borçların sıkı bir mali disiplinle sürdürülebilir olduğunu belirten Başkan Kınay, 'Karabağlar, 15 yıl önce sıfırdan başlamış bir ilçedir. Oturulacak bir masası dahi yoktu. Ama şimdi sağlam bir kurumsal yapıya sahip bir belediye. Dolayısıyla benden önceki belediye başkanlarımıza ve tüm çalışanlarımıza çok teşekkür ediyorum, hepsinin emeğine sağlık, diyorum. Evet, kurumsal yapı teslim aldık. Kentin sorunlarına baktığımız zaman, yapılacaklara baktığımız zaman, şu anki ekonomik ortamda bizim yükümüz, önceki dönemlere göre çok daha fazla. Ama çok sıkı bir mali disiplinle hepsinin üstesinden gelmeye çalışıyoruz. Bugün Türkiye'de her belediye borçlu. Geçmişte yapılanlar için teşekkür ettim ve eksik yapılan bir şey varsa onları da biz tamamlayacağız. Daha iyisini yapmak zorundayım. Bundan sonraki süreçte de zaten bunun bir parçası olacağız. Kurumsal olarak, personel yapısı olarak, şartlarımızı ve sorumluluklarımızı bilerek çalışma anlayışına sahibiz. Nasıl Karabağlar'ı bir aile olarak görüyorsam, tüm ekibimizi de çalışma arkadaşlarım olarak görüyorum. Burada da bir aileyiz. Hiçbir tartışmaya girmeden, haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe yer vermeden bundan sonraki süreci de hep birlikte yürüteceğiz.' diye konuştu.
EKONOMİDEKİ BELİRSİZLİK YÜZÜNDEN UZUN VADELİ PLAN YAPAMIYORUZ
SGK borçlarının da olduğunu dile getiren Başkan Helil Kınay, 'Bu borçları, sıkı mali disiplinle yönetilebilir durumdayız. Ancak bu cümleyi yarın veya bir hafta sonra söyleyebilir miyim, bilemiyorum' dedi ve ekledi:
'Çünkü Türkiye'de her gün değişen ekonomiyle savaştığımız için bilmiyorum. En büyük problem zaten ekonomik sürdürülebilirliğin sağlanamamasıdır. Haliyle uzun vadeli plan ve programlar yapamıyoruz. Hiç kimsenin, hiçbir belediyenin ekonomisinin çok iyi olduğunu söyleyebileceğini düşünmüyorum. Çok iyi diyenlerin, neden çok iyi olduğunu da biliyoruz! Bizim borcumuz, gerçekten yönetilebilir bir borç. Zaten bu borç, devletin devlete borcudur. Belediyenin zorunlu hizmetlerini yerine getirebilmek için yaptığı borçlardır. Bozulan ekonomi nedeniyle hizmeti aksatmamak adına, devlete verilmesi gereken paranın ödenmemesi sonucu biriken borçlardan söz ediyoruz. Bu borcun tahsiliyle ilgili yazılar geldi bizim belediyemize de. İller Bankası'ndan aldığımız paylarda ciddi kesintiler var. Doğru planlama yapabilmemiz için bizim de önümüzü görmemiz lazım ancak kesintiler ve belirsizlikler yüzünden beklemedeyiz. Şunu net olarak söyleyebilirim ki, zorunlu hizmetleri sürdürebilmek için ekonomik bir planlama gerekiyor. Zorluklarla karşılaşsak da ayakta kalmaya çalışacağız. Biz arkadaşlarla mali süreçlerle ilgili değerlendirmeleri sürekli yapıyoruz.'
GEÇMİŞTE BAŞLATILAN PROJELERDE HERHANGİ BİR AKSAMA OLMAZ
Belediyedeki ekonomik sıkıntı ve tasarruf tedbirlerinin, önceki dönemde başlatılan projelerde ve yapmak istediği yatırımlarda olumsuz bir etkisi olmayacağını dile getiren Başkan Kınay, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Geçmiş dönemde başlamış olan projelerimizde herhangi bir aksama yok. En önemli projelerimizden Gençlik Merkezi projesi sonbahar aylarında, ihaleye göre tamamlanmış olması gerekiyor. Spor tesisi anlamında çok büyük bir ihtiyacı karşılayacak projeden bahsediyoruz. Yeşilyurt pazaryeri projemiz devam ediyor. Bana diyorlar ki, neden hep ekonomiden konuşuyorsun? Ekonomi konuşmadan olmuyor. Projelerin başlangıç maliyetleriyle bugünkü maliyetleri arasında korkunç fark var. Maliyet, bugünkü rakamlarda dört katına çıkmış durumda. Bugünkü maliyetle, geçmişte iki, üç tesis yapabilecek durumdayken, bugün bir tane anca yapabiliyoruz. Gençlik Merkezi ve Yeşilyurt Pazaryeri projelerinde bir aksama yok. Öngörülen tarihler içerisinde de bitirmeye çalışacağız. Yeni yatırımlara başlama noktasında Cemevi projemiz vardı. Ancak belediyemizin tasarrufu olmayan, hükümetin yayınladığı tasarruf tedbirleri yönetmeliği kapsamında bu proje durduruldu. Mevcuttaki projeleri 2024 yılında devam ettiriyoruz ve 2025 yılında yeni yatırımlara, seçim sürecinde verdiğimiz sözlerine yerine getirmeye devam edeceğiz. Seçim döneminde hatırlarsanız, büyük, çılgın projelerim yoktu benim. Ben gerçekleri vaat ediyorum, demiştim. Bu süreç içerisinde ayakta kalmaya, daha iyisini yapmaya çalışacağız. Kentin ihtiyacı olan yatırımları yapmak için de kaynak yaratmaya çalışacağız. Geride bıraktığımız 4,5 aylık süreçte zaten o ihtiyaç olan yatırımların yüzde 50'sini hayata geçirdik. Beş yıl içerisinde hepsini yerine getireceğiz. Sorunlar var elbette. Sorunların sebebi değiliz ama çözmek bizim görevimiz.'
İMAR AFLARIYLA BETON MEZARLIÐINA DÖNEN KENTTEN KURTULMAMIZ GEREKİYOR
Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, kentsel dönüşüm ve TOKİ alanıyla ilgili gelişmeleri şu sözlerle değerlendirdi:
'Ben Nisan ayından beri Karabağlar Belediye başkanıyım ama TOKİ alanı dediğimiz üniversite alanıyla ilgili kente dair görüşlerimi, geçmişte oda başkanı ve çevre mühendisi olarak söylemiştim. Kentsel dönüşümle birleştirerek anlatmam gerekirse, kentlerimizin yaşayan kentler haline dönüşmesi gerekiyor. Bu dönüşüm yapılırken, geçmişten bugüne yanlış politikalar yüzünden kaybettiğimiz orman alanları, tarım alanları, çıkarılan 20'den fazla imar afları ile beton mezarlığına dönüşen bir kentlerden kurtulmamız gerekiyor. Çare, kentsel dönüşümdür. Bununla ilgili çıkan yasanın çıkış amacı doğru olan ama uygulamaya baktığımızda kentsel dönüşümden rantsal dönüşüme giden uygulamalar olduğunu görüyoruz. Kenti doğru planlayan, kentin ihtiyaçlarını ortaya koyan ama kentin içerisinde binaları ve yaşamı dönüştürürken kentin çeperlerindeki kentin nefes alacak alanlarını koruma anlayışıyla hareket etmemiz gerekiyor. Karabağlar'da kentsel dönüşüm dediğimizde herkesin aklına, TOKİ alanı dediğimiz yer geliyor, ayrıca 540 hektarlık alan geliyor. Oysa İnönü Caddesi üzerinde yaşı 40'ın üzerinde olan binaların da yorgun binaların da dönüşmesi gerekiyor. TOKİ alanı diye adlandırılan alandaki üniversite alanının geçmişi, 2017, 2018 yıllarına dayanıyor. Geçmişte burası, belediye hizmet alanı olarak planlanmış. Ayrıca yeşil alan ve mezarlık olarak da planlanmış. Hal böyle olunca oraya yerleşim getiremezsiniz. Belediye hizmet alanı olarak planlanmış alan, merkezi idare tarafından TOKİ'ye devredildi. TOKİ'nin kuruluş amacı, yurttaşlara ucuz konut üretmektir. Ucuz toplu konutların da devlet eliyle yapılmasına ihtiyaç var. Burada sıkıntı yok. Bu bizim de savunduğumuz bir şey. Ama TOKİ'nin uygulamalarına baktığımızda, barınma ihtiyacını karşılayacaklar projelerden çok, başka amaçlara yönelen projelere döndüğü gerçekliği var.'
TOKİ HUKUKSUZ ŞEKİLDE İHALEYE GİRDİ
'Burasının TOKİ'ye devri sırasında ilçe belediyesinden görüş alınmamış, Büyükşehir belediyesinden görüş alınmamış. Kenti planlayan, kentin asıl sahibi, kenti yönetecek olan belediyelerden görüş alınmadan başlatılan bir devirden, bir kentleşme kararından bahsediyoruz. Yeşil alan olarak görünen ve aynı zamanda belediye hizmet alanı olarak görünen bir alanın, belediyenin elinden alındığını görüyoruz. Bununla ilgili açılmış davalar var. Süreç devam ederken, CHP'li, AK Partili ve diğer partilerin meclis üyelerinin hepsinin aldığı ortak bir karar var. Karabağlar'ın gelişmesi için üniversiteye ihtiyacı var burasının üniversite alanı olmasına karar veriliyor. Belediye, belediye hizmet alanı olan bu yerle ilgili hakkından, yine kentin yararına olan bir üniversite kampus alanı olsun diye vazgeçiyor. Etrafında konut olmadan, üniversiteye hizmet edecek bir alan olmasına karar veriliyor. Sonrasında TOKİ, bu alana konut yapmaya karar veriyor. Belediyelerin, meslek odalarının açtığı davalar var. Davalarda temel gerekçe şu: Burası üniversite alanı. Karabağlar'ın toplu konutlara ihtiyacı var. Buna kimsenin itirazı yok. Toplu konutların, kentin içinde kalmış gecekondulaşmış alanlarda yapılmasına ihtiyaç var. Bir başka deyişle, toplu konutlar için kentin içerisinde TOKİ'ye devredilebilecek alanlar var. Üstelik 540 hektarlık, bakanlığın elinde bir yer var. Ancak üniversite alanı olacak alternatif başka bir alan yok maalesef. O bölgeye konutun gelmemesi gerekiyor, çünkü oralar kentin güvenlik alanı.Bakanlık tarafından yapılan planların da belediye tarafından yapılan planların da uyumlu olması gerekir. Burada merkezi hükümet, TOKİ kendi başına bir karar veriyor ve hukuki süreç başlıyor haliyle. TOKİ, planlar iptal edilmesine rağmen hukuksuz bir şekilde inşaat yapmak için ihaleye çıkıyor. Bu noktada 750 hak sahibine kura çekimi yapıyor. Mahkeme diyor ki, buradaki itirazlar haklı itirazlardır; ben bu planı iptal ediyorum. Planlar iptal edilmişken, hiçbir değişiklik olmadan yeni planlar yapılıyor bakanlık tarafından... Dördüncü plan benim dönemimde geldi ve iptal edilen plandan hiçbir farkı yok. Hatta yoğunluğu, ticaret alanlarını artıran bir plan yapmışlar. Plan iptal edilirken, TOKİ'nin yaptığı ihale de iptal ediliyor. ÇED olumlu belgesi de iptal ediliyor.'
BELEDİYENİN İTİRAZI SONUCU TOPLU KONUT YAPILAMIYOR, ALGISI YARATILIYOR
'Burada 750 vatandaşımızın bir mağduriyeti var. Belediyenin yaptığı itirazlar sonucu toplu konutlar yapılamıyor şeklinde bir algı yaratılıyor. Burada hem de çok büyük bir duygusal algı var. Bu ülkede hiç kimsenin, şehitlerimizle, ne kaybettiğimiz canlarımızla, ne yoksullarımızla, ne vatandaşlarımızla bir sorunumuzun olması mümkün değil. Benim de en büyük arzum, özellikle dar gelirli vatandaşlarımızın beklediği kentsel dönüşüm, devlet desteğiyle bir an önce başlamasıdır. Bu nedenle TOKİ gibi, Büyükşehir'imiz yaptığı kooperatifler gibi modellere ihtiyaç var. Mevcut ekonomik koşullarda, inşaat maliyetlerinin böylesine arttığı bir dönemde vatandaşlarımızın kendi imkanlarıyla konutunu dönüştüremeyeceği ortadadır. Bu durumda devletin gerekli destekleri oraya koyması gerekiyor. Burada sadece 750 kişinin mağduriyeti yok. Alternatif kentsel dönüşüm alanları varken, 500 bin artı 750 kişinin mağduriyeti söz konusudur. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 750 mağdur insanımızın mağduriyetini gidermek zorundadır. Bu mağduriyeti yaratan Karabağlar Belediyesi değildir. 500 bin Karabağlar'lının mağduriyetinin giderilmesi için de kurumların adımlar atması gerekmektedir. Herkes biliyor ki, belediyemizin TOKİ alanıyla ilgili itirazı, üniversite alanıyla ilgili değil, konut alanıyla ilgilidir. Önümüzdeki beş yıl içerisinde biz üzerimize düşeni yapacağız. TOKİ'nin kendi yarattığı 750 vatandaşımızın mağduriyetini gidermek adına belediye olarak işbirliği yapmaya hazır olduğumuzu ifade ettik. Sonuçta çözen olalım istiyoruz. Sorun yaratan değil, sorunu çözen olalım. Bizim konuya bakış açımız böyledir. Murat Karayalçın'ın Ankara'daki başarılı uygulamasını günümüze uyarlayarak, Karabağlar'da hayata geçirmeyi planlıyoruz. Bakanlık ve diğer kurumlarla işbirliği içinde olacağız. Kendi evini yaptıramayacak durumda olan vatandaşlarımız için de toplu konut modeli, kooperatif modeli de olabilir. Tüm bunların değerlendirmesini ortak yapmamız gerekiyor. Bunu yaparken, bir komisyon kuracağımızı söylemiştim, seçim sürecinde. Meslek odalarının, uzman kuruluşların, kentsel dönüşüm derneklerinin ve vatandaşların da yer alacağı bir komisyon... Nitekim Karabağlar Belediyesi'nde Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü'nü kurduk.'
25 SOKAK ŞENLİÐİ GERÇEKLEŞTİRDİK
Karabağlar'da sosyal donatı alanlarının yetersizliğine dikkat çeken Başkan Kınay, 'Karabağlar, bir sinema salonunun olmadığı, sosyal alanların olmadığı bir ilçe. Karabağlar'da oturanlar, sosyal hayatın içinde olmak için dışarıya gitmek zorunda kalıyor. Mevcut ekonomik şartlarda artık bu da pek mümkün olamıyor. Temel görevimiz olan kentsel dönüşüm, planlama, asfalt, temizlik işlerini yaparken, aynı zamanda sosyal etkinlikler gerçekleştiriyoruz. Kadınlarla, gençlerle, çocuklarla eğitim odaklı çalışacağız. Semt merkezlerimizin sayısını artıracağız. Sosyal faaliyetlerimize daha çok yer vereceğiz. Etkinliklerimizin 58 mahallemizin tamamına yayılmasını sağlayacağız. Sokak şenlikleri yapıyoruz. 25 sokak şenliği gerçekleştirdik. Amacımız, insanlarımızın ailesiyle birlikte vakit geçireceği alanlar yaratmaktır. Akşamları sokağa çıktığımızda ailelerle birlikte olduğumuz, aslında aile olduğumuz alanlar yaratıyoruz. Bu etkinlikte pek çok çocuğumuz sanatın bir başka yönüyle tanıştı. Karabağlar'da spor faaliyetlerimiz var. Uzundere'deki tesislerimizde engelli çocuklarımıza yüzme dersi verdik. Kadınlarımız parklarda spor etkinlikleri yapıyor. Biraz önce dediğim gibi kentsel dönüşüm, sadece binaların değişimi değildir; yaşamın da değişmesidir, biz bu yönde de çok iddialıyız. Sosyal dönüşümü de sağlayacağız.' dedi.
DOÐALGAZ SORUNUNU ORTAK SORUMLULUKLA ÇÖZECEÐİZ
Doğalgazın olmadığı mahallere doğalgaz götürülmesi konusunda doğalgaz şirketinin istediği taahhütlerin altına imza atmasıyla ilgili açıklamalarda bulunan Başkan Kınay, şunları söyledi:
'Karabağlar'ın önemli sorunlardan biri de doğalgazdır. Pek çok mahallemizde doğalgaz yok. Doğalgaz yokluğu, hava kirliliğini artıran bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Elektrik, altyapı, su, doğalgaz, temel ihtiyaçlar. Doğalgaz firmasının ,doğalgazın götürülmesi gereken mahallelerle ilgili istediği taahhütler var. Doğalgaz geldikten sonra, kentsel dönüşüm planlarında bir değişiklik olursa, orada oluşacak muhtemel bir zararın belediye tarafından karşılanmasını istiyor. Aynı sokaklardan elektrik hatları geçiyor, altyapı, su kanalları geçiyor. Sonuçta farklı farklı firmaların sorumlu oldukları süreçler var. Fakat onların istemediği taahhüdü doğalgaz şirketi istedi. Hemen çalışma yapılabilecek mahalleri, sokakları belirledik, doğalgaz şirketine bildirdik. Söz konusu taahhütleri de verdik. Doğalgaz firmasıyla yaptığımız anlaşmanın, verdiğimiz taahhüdün, dönüşümün önünde bir engel olduğunu düşünmüyorum. Amacımız, o mahallelerde yaşayan insanlarımızın konforu yakalamasını sağlamaktır. Su noktada devletin temel görevi olan vatandaşların sağlıklı, güvenli sağlıklı altyapıya sahip, dolayısıyla yerel ve merkezi yönetimlerin birlikte yapması gereken tüm çalışmalarda gereğini yerine getirmek konusunda bir maliyet ve bedel varsa, bu sorunu da ortak paylaşmak gerektiğini düşünüyorum. Zimmet çıkar falan diyorlar. Ben belediye başkanı olarak, yaptığım her şeyin hesabını vermekle yükümlüyüm. Beş yıl sonra yaptıklarımın hesabını sandıkta vereceğim. Üzerimde çok büyük bir sorumluluk var. Bu noktada ağzımdan çıkan sözlerin, yasadan, mevzuattan, kamudan yana olmaması mümkün değil. Dolayısıyla doğalgaz şirketi, özelleştirilmiş bir şirket olsa da bakanlığa bağlı. Vatandaşın temel sorununu devlet çözmek zorunda olduğuna göre, bu sorunu ortak sorumlulukla çözeceğiz. Ortada bir çalışma varsa, o çalışma ortaktır.'
HESABINI VEREMEYECEÐİM BİR ŞEY OLMADI, AMA HESAP SORDUÐUM ÇOK ŞEY OLDU
Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, seçim kampanyası döneminde yolsuzluk yaptığı iddiaları ve belediyenin bir etkinliğinde yaşadığı bir sağlık sorunu sonucu hayatını kaybeden Beliz Asrın ile ilgili suçlamalarla ilgili çok önemli açıklamalarda bulundu:
'5,5 aylık belediye başkanıyım. Bana soruyorlar, neden bu kadar hızlı hedefe kondun, diye. Bu soruyu aslında bana sormamak gerekiyor. Ben 30 yıldır İzmir'deyim. Yaptığım çalışmalar, kim olduğum, ne olduğum, ne yaptım, ne yapacağım, neyi yapmayacağım, ortadadır. Nasıl bir siyaset yaptığım, neyi savunduğum da ortada. Hayatım boyunca hesabını veremeyeceğim hiçbir şey olmadı ama hesap soracağım, hesap sorduğum çok şey oldu. Zaten bu nedenle siyasete girdim. Ne seçim kampanyamda, ne seçim kampanyam öncesindeki hayatımda, ne de belediye başkanı olduğum dönemde yaptığım hiçbir çalışmada her zaman savunduğum hukuktan, mevzuattan, adaletten ve ahlaktan başka bir yola girmedim, girmem de. Girdiğim takdirde bunun bedelinin ödenmesi konusunda benden hesap sorulacağını bilirim. Ben hesap da sorarım, hesap da veririm. Beni hedef alan o sözlerin, o haberlerin içeriğini okuduğunuz zaman, neyin ne olduğunu herkes bildiği için, ağır haksızlık olduğunu görürsünüz. Ben zaten yasal süreci başlattım. Belki de Türkiye'de en büyük problem budur. Bizler dayanışma kültürüyle büyüdük. Ne olduğunu, ne yaptığını bilen insanlarız. Sadece şunu söylemek istiyorum; yaptığım işin doğruluğundan eminim, yapacağım işlerden eminim; ekibimden, çalışma arkadaşlarımdan, inandığım kültürden eminim. Bu doğrultuda çalışmaya devam edeceğim. Karabağlar, küçük Türkiye'dir. Türkiye'nin her köşesinden insanlar yaşıyor burada. Dolayısıyla ben Karabağlar'da dönüşümü sadece kentsel dönüşüm değil, Türkiye'nin dönüşümünü nasıl yaparım; kendi sorumluluk alanım içerisinde herkese nasıl dokunurum; sorunları nasıl çözerim, noktasında kafa yoruyorum. Enerjimi bunun için harcıyorum. Onun dışındaki değerlendirmeler, paylaşımlar beni ilgilendirmiyor. Benim hiç kimseden çekincem yok.'
NARİN'LE İLGİLİ PAYLAŞIMIMLA DENİZ'İN ACISININ YAN YANA GETİRİLMESİ, AHLAKSIZLIKTIR
'Beliz Asrın adlı çocuğumuzla ilgili bir acım var: Çocuklar bizim için çok önemli. Bu memlekette 20 yıldır sesini çıkaramayan, en büyük darbeyi gören, geleceğimizi karartan her şey, çocuklar üzerinden yapıldı. Ahlak timsali cümleler kuranlar, dini, siyaseti, ekonomiyi, yoksulluğu alet edenler, çocuklarımıza dokundular, kadınlara dokundular. 8 yaşında hunharca öldürülen Narin üzerinden bir paylaşım yaptım. Biz o karanlığı boğmak zorundayız. Bu ülkenin tüm çocukları bizim çocuklarımız. Ne yazık ki geçen hafta perşembe günü canımızdan can alan, içimizi acıtan bir olay yaşadık. Bir etkinlikte bir çocuğumuzun bayıldığı haberini aldık. Etkinlikle ilgisi olmayan, babasının yanında bulunan çocuğumuza, alanda bulunan bir doktor ve iki hemşiremiz tarafından müdahale ediliyor. Çok kısa zamanda ambulans geldi. Hastaneye beraber gittik. Annesiyle babasıyla birlikte dua ettik. Ne yazık ki çocuğumuzu kaybettik. Bir çocuğun saçının teline bir zarar gelse, belediye başkanı olarak benim sorumluluğumdur. Tüm arkadaşlarımla birlikte hastanedeydik, bir acıyı paylaştık. Bu noktada Narin ile ilgili sosyal medya paylaşımımdaki mesajım ve haykırışımın, Beliz'in acısıyla yan yana getirilmesi ahlaksızlıktır. Bir acının, bir ahlaksızlıkla yan yana getirilmesi, çok daha büyük bir ahlaksızlık. Bir eleştiri yapacaksanız, çocukların üzerinden değil de doğru ve ahlaklı yapın. Bir yanlışımız, eksiğimiz varsa, sonuna kadar hesabını veririz. Verilmesi gereken bir hesap varsa, sonuna kadar hesap veririm. O çocuğun kaybı benim zaten en büyük acımdır. Ailenin izniyle paylaşıyorum; Deniz kızımızın 5 yıldır bilinmeyen nedenle bayılmaları oluyormuş. Cenazede benimle tokalaşıp başsağlığı dileyen kişilerin siyaseten yaptıkları açıklamaların değerlendirmesini de Karabağlar halkına bırakıyorum. Ben hiç kimseye boyun eğmedim. Bir yanlışım varsa sonuna kadar hesap veririm. Ama çocuklar üzerinden, insanların acısı üzerinden sözler söylenmesini doğru bulmadım. Narin'e yaşatılan o haince saldırı nedeniyle nefretim vardır, onu haykırmak bir anne olarak, belediye başkanı olarak benim görevimdir.'
O İNŞAATI KİM YAPIYOR, NE AMAÇLA KULLANILACAK, BİLİNMİYOR!
Uzundere'de yıkım kararı çıkarılan binanın inşaatının devam etmesi ve yıkımın yapılamaması konularına da değinen Başkan Kınay, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Ruhsat ve mevzuat anlamında, yapılaşma izni alması mümkün olmayan, herhangi bir izin başvurusu bulunmayan bir kaçak yapıdan bahsediyoruz. Elektrik, su bağlanması gibi konularda şansı olmayan bir yapı. Belediye gerekli yazışmaları, bildirimleri yapmaya çalışmış, cezaları kesmiş. Ancak binayı yapanları, konunun muhataplarını bulma konusunda çok büyük sıkıntılar yaşanmış. Hiç kimse o yapıyla ilgili ben yaptırıyorum, dememiş. Ancak birinci katla ilgili yıkım kararı çıktığında, mahkemeden birden bire yürütmeyi durdurma kararı çıkmış. Birileri mahkemeye başvurmuş, böyle bir karar çıkmış. Bu arada inşaat devam ediyor! Seçim zamanında hızlanmış inşaat çalışması. Her kat için ayrı ayrı yıkım kararı ve cezai işlemler mevzuat kapsamında gündeme gelmiş. Göreve geldiğimizde de dosya önümüze kondu ve biz de işin peşini bırakmadık. Kimler tarafından yapıldığı bilinmeyen, ne amaçla yapıldığı belirsiz bir yapı var ortada. Sonra açtığımız davada mahkeme, yürütmeyi durdurma kararını iptal etti ve biz yıkım kararı çıkarttık. Emniyete, Kaymakamlığa gerekli yazıları yazdık. Yıkım için alana gittiğimizde bölgenin iş makineleriyle kapatıldığını gördük. Kim olduğunu bilmediğimiz silahlı, sopalı kişiler tarafından karşılandık. Güvenlikle ilgili zafiyetler yaşandı orada. Gittiğimizde emniyet güçleri orada yoktu. Emniyet Müdürlüğüne tekrar durumu bildirdik. Emniyet görevlileri olmadığı, güvenlik sağlanmadığı için biz o gün yıkım işini gerçekleştiremedik. Bu gelişmeyi de ilgili makamlara ilettik. Orasının bir Kuran kursu, bir tarikat yurdu olduğu konuşuluyor. Yurtların, kursların nasıl açılacağı, bu ülkede mevzuatlara tabidir. Burasıyla ilgili belediyemize yapılmış tek başvuru dahi yok. Süreci takip ediyoruz.'
ONCA SIKINTILI ŞEYLER ARASINDA GÜZEL ŞEYLER DE OLUYOR
Başkan Kınay, Karabağlar Belediyesi'nin yaptığı yenilik ve projeleri de anlattı:
'Hep sıkıntıları konuştuk. Güzel şeyler de oluyor hayatımızda. Mesela istihdam ofisi kurduk. Bu kapıdan giren herkes, belediyede çalışmak istiyor. Öyle bir şansımız maalesef yok. Üç ay içerisinde 370 işsiz kardeşimizi, iş arayanlarla buluşturup onları iş sahibi olmasını sağladık. Dayanışma belediyeciliği kapsamında güzel bir iş yapmış olduk. Kentsel Dönüşüm Müdürlüğümüzü kurduk. Afet Müdürlüğümüz daha önceki dönemde kurulmuştu ama aktif değildi, onu aktif hale getirdik. Sosyal, kültürel faaliyetler kapsamında 58 mahallemizde etkinlikler gerçekleştirdik, herkese dokunmaya çalıştık. Uzundere'deki sosyal tesisleri hayata geçirdik. Bir yıl öncesine göre, bu yıl 4 kat daha fazla insanımız oradan yararlandı. İlk defa çocuklarımıza yüzme dersi verdik. Sosyal desteklerimizi artırdık. Kitap kırtasiye desteklerimiz devam ediyor. Askıda mobilya, askıda oyuncak gibi uygulamalarımız yoğun ilgi görüyor. Kent lokantasını açtık. Karafatma'da belediyemizin tesisini hizmete açtık. Kavacık ve üzümümüzü dünyaya tanıtıyoruz. Mobilya Akademi ve Gömlekçiler Odası ile yaptığımız protokol sayesinde işsizliğe çare arıyoruz. Günün yarısını sokakta geçiriyorum. Karabağlar'ın ne kadar güzel bir aile olduğunu, büyüyen bir aile olduğunu görüyorum. Ben bunlarla kafa yoruyorum.'