Zafer Partisi İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Naşit Birgüvi, yerel seçim gündemi ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Yerel seçimlere 1 aydan az bir süre kala siyasi partiler vatandaşlardan oy istemek ve vaatlerini anlatmak için çalışmalarını sürdürüyor.

Mayıs Seçimleri'nde büyük bir sürprize imza atan ve 1 milyon 216 bin oy alan Zafer Partisi, tarihinde ilk kez yerel seçimlere katılacak.

Zafer Partisi, İzmir'de de yerel seçimler konusunda yoğun bir çalışma halinde…

İzmir Büyükşehir Belediyesi ve 30 ilçede pusulada yer alacak olan partinin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı ise ülkücü camianın tanıdığı bir sima olan Naşit Birgüvi…

Naşit Birgüvi, haber müdürümüz Ender Aldanmaz'ın sorularını yanıtladı. Birgüvi, Zafer Partisi'nin belediyecilik anlayışını, seçimler konusunda partisinin tutumunu tüm detaylarıyla anlattı.

Sığınmacı sorununun ülke bekası sorunu haline geldiğini belirten Birgüvi, yerel iktidar olmaları durumunda sığınmacılar konusunda caydırıcı önlemler almak için kolları sıvayacaklarının altını çizdi.

-Kendinizi tanıtır mısınız?

1959 İzmir doğumluyum ve yaklaşık 50 yıldır siyasetin içindeyim. 23 yaşında iken MHP'nin İzmir il başkanlığı görevini üstlendim. Yaklaşık 9 sene il başkanlığı yaptım. Sancılı dönemlerdi. İzmir'de göreve geldiğimde oyumuz 0,78'di. Görevi bıraktığımda oyumuz yüzde 13'lere yaklaşmıştı. Yakın seçimde de 5 milletvekili çıkarmıştık. Daha sonraki seçimlerde bu kadar sayıda milletvekili çıkarma noktasına erişemedik. Düşüş trendi yaşandı. 2000-2002 yılları arasında Tansu Çiller'in danışmanlığını yaptım. Sonrasında Demokrat Parti'de il başkanlığı ve genel başkan yardımcılığı yaptım. Bunun yanında spor kulüplerinde yöneticilikler yaptım. STK'larda başkanlık ve yöneticilik gibi görevlerde bulundum.

Zafer Partisi ile siyasete geri döndüm. Zafer Partisi'ne katılmam benim 50 yıldır inandığım ideolojiye yani Atatürk çizgisinde Türk milliyetçiliğinin tek çatısı olduğu için ve ısrarla davet edildiğim için yer aldım.

-'Zafer Partisi en doğru tercih' dediniz. Peki kendisine milliyetçi olarak tanımlayan partiler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ben siyasal İslamcı bir siyasi iktidara destek verilmesinin milliyetçilik anlayışımla örtüşmüyor. Ben Atatürk çizgisinde Türk milliyetçiliğini savunuyorum. Ama diğer tarafta Atatürk'ün devrimlerine karşı bir zihniyette iktidar mevcut. Hal böyle olunca benim tercihim Zafer Partisi oldu.

-İYİ Parti sizin için bir seçenek olmadı mı?

Hiçbir şekilde olmadı. İYİ Parti derme çatma bir yapıydı.

-Ancak Ümit Bey de oradaydı.

Olabilir. Şu an Ümit Bey'in açtığı yol gerçekten çok kutlu. Neden? Tavizsiz, amasız, fakatsız Atatürk çizgisinde Türk milliyetçiliğini savunuyor. Ben zamanında MHP'de siyaset yaparken de parti içi mücadelem oldu. Partinin içinde de Atatürk çizgisine aykırı olanlar da vardı. Bugün benim için gerçek cephe bu… Benim burada aday olmam ya da sonrasında parti içinde görevlerimin olması çok önemli değil. Benim ideolojim bu ve buna inanıyorum. Hayatım boyunca da bu çizgide mücadelemi verdim. Şu an ise sağıma, soluma bakıyorum alternatif bir parti göremiyorum.

İYİ PARTİ, CHP VE MHP TABANINDAN BİZE KAYIŞ VAR

-Yeni kurulmuş bir partisiniz. Mayıs seçimlerinde beklentilerin üzerinde de oy aldı partiniz. Mayıs ayından bugüne gelen süreç düşünüldüğünde Mayıs'tan Mart'a gelinen süreçte Zafer Partisi'ne nasıl bir rağbet var?

Bu rağbet günden güne artıyor. Kamuoyu araştırmaları da bu konu ile ilgili yorum yapan otoriterler de yükselişi görüyor. Ancak sahaya indiğinizde bunu daha net görüyorsunuz. Ciddi bir eğilim var. Bu Türkiye genelinde… Ama şehrimizde daha belirgin. Özellikle İYİ Parti'nin en son il yönetimini görevden alma süreci, partilerinde yaşadıkları çalkantılar bir erozyon yarattı. Oradan ciddi bir kayış oldu. Arkasından MHP'nin büyükşehir ve ilçelerin çoğunda aday çıkarmamış olması özellikle konuya tepki gösteren ülkücülerin kendine bir çatı aradığı süreçte oradan da bir kayışın olduğunu yaşıyoruz. CHP'de partinin Atatürkçü, milliyetçi tabanında adaylık yarışındaki ve İzmir'e yapılan hizmetlerle ilgili eksikler nedeniyle de oradan da bir kayış yaşıyoruz.

-Üçüncü yol musunuz?

Evet, siyasette üçüncü yoluz.

GENÇ JENERASYONDAN YOÐUN BİR İLGİ VAR

-Özellikle hangi toplumsal katmanlardan size dönüş var?

Genç jenerasyondan yoğun bir ilgi var. İlk defa oy kullanacaklardan karşılık var. Yine 18-30 yaş kuşağından ciddi bir oy gelecek. 30 yaş üstü eğitimli kesimden ciddi bir oy gelecek. Temenni olarak söylüyorum ama sandıkta çıktığında bunu yaşayacağız. Milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hiçbir araştırma 5,5 oy alınacağını, ikinci turda manipülatif aday transferi yapmalarına rağmen yüzde 3-3,5'luk bir farkın olduğunu gördük yaşadık. Bu sefer katlanarak gelecek. Bunu sandıkta göreceğiz.

BİZİM TEK SİLAHIMIZ VATANDAŞA DOKUNMAK

-Maddi olarak zorlu bir kampanya yürütüyorsunuz sanırım…

Sabah 9'da başlayıp gece 11'e kadar sahadayız. Şu an İzmir'in tamamını 4'üncü kez turladık. Her ilçede adayımız var. 30 ilçedeki adaylarımızın tamamı her gün böyle bir mesai harcayarak vatandaşla kucaklaşıyor. Bizim AK Parti'nin, CHP'nin ciddi hazine yardımları gibi maddi kaynaklarımız yok. Dış desteklerle de çok ciddi bedelli kampanyalar yapıyorlar. İmece usulü ile işlerimizi yapıyoruz. Kendi öz kaynaklarımızı kullanmak zorunda kalıyoruz. Bilboardlar, bayraklarla, posterlerle belki her yeri donatamıyoruz. Yada 5 yıldızlı otellerde lansman yapamıyoruz. A Partisinin B partisinin 400-450 araç tuttuklarını biliyorum. Bizim ise 3-4 tane. Bizim tek silahımız vatandaşa dokunmak. Hiçbir partiyi sahada görmüyoruz. Onlar oturdukları yerden, medya üzerinden zaten ulaştıklarını düşünüyorlar. Biz o açığı vatandaşa dokunarak aşıyoruz.

CHP VE AK PARTİ YUMURTA İKİZİDİR

-Sahada neler görüyorsunuz?

Böyle bir ekonomiden kimsenin mutlu olması beklenemez. Ülkeyi uçurumun eşiğine getirdiler. Hali hazırda 10 bin lira emekliye maaş veriliyor, 17 bin TL asgari ücret ve bu paranın yetmesi mümkün değil. İşveren açısından da çalışana 17 bin TL maaş vermek de kolay değil. İşverenler de çok zor durumda… Ülkeyi getirdikleri çıkmaz nokta milleti isyan noktasına taşıdı. Çok ciddi bir dip dalgası var ve bu görülüyor. Millet ekonomik olarak feryat ediyor. Bir korku imparatorluğu yaratıldığı için herkes rahat konuşamıyor. İnsanlar ne düşündüğünü, son özgürlük alanı olan 1 metrekarelik seçim kabini dışında millet hür iradesiyle konuşamıyor. Tepkisini orada göstereceği kanaatindeyim. 5'li çetelere verilen ihaleler, yap-işlet-devret modeli ile büyük meblağlara verilen işler vatandaşımızda büyük yıkıma yol açtı. Milli varlıkları sattılar, bununla yetinmeyip Alsancak Limanı'nın Körfez sermayesine satılmak üzere olduğu yıkım ekonomisinden memnun değil. AKP karşısında ana muhalefet olup da mecliste olup da muhalefet yapamayan, son seçimde 14 puan fark olup da ana muhalefet adayının seçimi kazanması kesin gibiyken seçimin kaybedilmesi nedeniyle CHP'ye de tepki var. Çok sayıda vatandaş 'sandığa gitmeyeceğim' diyor. Bunu yerele indirgediğimizde İzmir, 20 senedir AKP'ye muhalif olması sebebiyle cezalandırılıyor. Binali Bey'in, Nihat Zeybekci Bey'in projeleri ufak tefek makyajlanıp Hamza Bey tarafından yansıtılıyor. Ancak sunulan vaatlerin yüzde 70 hükümet tarafından projelendirilen vaatler… Aslında şu ana kadar bin kez yapılırdı. Mesela Çevre Yolu projesi. Yerel yönetim yatırımı ile ne alakası var. Körfez Tüp Geçiş Projesi'nin yerel yönetim bütçesi ile yapılması mümkün değil. Bu bakanlığın projesi… 20 senedir iktidardaydınız neden yapmadınız? Millet zaten öfkeli bu yatırımlar yapılmadığı için… Diğer yandan 'ceketimi koysam kazanırım' diyen bir CHP var. Bir yerden bir yere giderken 50 kere lakaya giriyorsunuz. Alt takımlar sürekli yenileniyor. İzmirli yerel yönetim hizmetlerinden katiyen memnun değil. Biz bunlara tek yumurta ikizi diyoruz. Alan memnun satan memnun. Birbirilerinin iktidar, muhalefet olmalarından çok memnun… Buradaki belediye meclislerinde de kararlar alınırken CHP'liler AK Partililerle kol kola olabiliyorlar. Birbirilerinden çok memnunlar, alan memnun satan memnun misali… İki partinin de millete bekledikleri hizmeti verdiklerin düşünmüyorum, sadece ben değil İzmirliler de aynısını düşünüyor. Biz 2 yıl önce kurulmuş bir partiyiz. Yerel seçimlere ilk kez giriyoruz. Biz sahada bu kadar teveccüh görüyorsak bu milletin bunlardan yakasından kurtulmaları için biz üçüncü yoluz. Atatürkçü, Türk milliyetçiliği çizgisinde ilerliyoruz. CHP'nin kendi tabanından teveccüh görüyoruz. Gelenlerden 'Şeyh Said'e hain diyemeyen, Tunceli'ye Dersim diyen parti yönetimi var' diyorlar. CHP tabanının en az benim kadar milliyetçi, Atatürkçü, vatansever olduklarını biliyorum. Parti yöneten zihniyetin bölücülerle kol kola olduğunu, Atatürk'ün kurduğu partinin Atamızın ilke ve inkılaplarına, değerlerine aykırı siyaset yapmayı göze aldıklarını görüyorum. CHP tabanından nasibimizi alıyorsak bu sebepten alıyoruz.

BİZİ GÖREN 'SIÐINMACILARI ATIN' DİYE ÜSTÜMÜZE RESMEN SALDIRIYOR

-Seçimlerde İzmir ile ilgili beklentileriniz neler?

Biz oylarımızı katlamayı planlıyoruz. Son seçimin oy ortalamamız yüzde 3'tü İzmir'de… Vatandaşın artık son 10 günlük süreçte kanaatini şekillendirecektir. Sahada aldığımız teveccühü sandığa taşırsak istediğimizi alırız. Özellikle sahil bandındaki ilçelerde çok ciddi rağbet görüyoruz. O ilçeler gittiğimizde yanımızda 30-40 genç arkadaşımız broşür dağıtıyor. Bizi gören 'sığınmacıları atın' diye üstümüze resmen saldırıyor. Geçen hafta genel başkanımız İzmir'deydi. Karşıyaka Çarşısı'na 200 kişiyle girdik, 2000 kişiyle çıktık. Mitinge dönüştü çalışmamız. Vatandaşlar 'Ne Mutlu Türküm Diyene', 'Türküz, Türkçüyüz, Atatürkçüyüz' sloganları atıyordu halk. İnsanların hasreti bu… Millet rejim tehdididen korkuyor.

ULAŞIMI 5 TL YAPACAÐIZ, ÖÐRENCİYE 1 TL!

- Zafer Partisi'nin belediyecilik anlayışını nasıl tanımlıyorsunuz?

Biz 1 Nisan'da yetkiyi aldık diyelim. Biz ilk 3 ayda sosyal hayat ve aile hayatına ilişkin olarak süratle kararlar alacağız. Bunlar İzmir'de Türkiye'nin en pahalı suyunu kullanıyoruz. Metreküpü 33 TL biliyorsunuz. İlk olarak indirim konusunu biz gündeme getirdik. Sosyal medya hesaplarımızda ilk lansmanda neleri söylediysek onu söylediler. Hatta 120 dakika aktarma olayını biz gündeme getirdik. 90 dakika diyorlardı. Tunç Bey, '120 dakika yaptım' dedi. Suyu 33 liradan 10 liraya indirmeyi taahhüt ettik. Troller sosyal medya hesaplarımıza saldırdılar. 'Neyi satıp yapacaksınız, hayali' dediler. Cemil Bey açıkladı, Hamza Bey açıkladı. İstenince oluyormuş. Türkiye'de en pahalı 16-17 TL'den veriliyor. Biz ulaşımı 5 TL, öğrencilere 1 TL'den ulaşımı sağlayacağız dedik. Bunları söylerken hayal satmıyoruz. Bunun üzerine çok ciddi akademik kadrolar, eski büyükşehir bürokratları var. Bu kişilerle tespit yapıyorlar. Türkiye'deki enflasyonun durumunu da doların durumunu da akaryakıttaki durumunu da biliyoruz. Bize nasıl 5 TL yapacağımızı sormadılar. Bu davetleri yapacağımız alanlar kısıtlı… Bize ulusal kanallarda yer vermiyorlar. Gelin 5 TL nasıl yapacağımızı anlatalım. Var olan araç filosunu elektrikliye çevirdiğiniz zaman zaten maliyetleri aşağı indiriyorsunuz. Zaten 3-4 senede bir filo yenilenme ihtiyacı duyuyor belediye. Yani uluslar arası krediler de alıyorsunuz bununla ilgili… Öğrenciye 1 TL yapacağız dedik. Onlar da dillendirmeye başladı.

İzmir'de belediyeye ait otoparklar 70 TL… Girdin, çıktın 70 TL ödüyorsun. Eskiden değnekçiler vardı, onlar olsaydı bile 20 TL'den iş yapardı. Taş atıp kolunuz mu yoruluyor, başına koyduğunuz personelin maaşı zaten belli… Onun maaşını karşılamak için topluyorum desem inandırıcı değil. Biz bunu 10 TL yapacağız.

Emeklilerin yaşamını rahatlatacak adımlar atacağız. Çocuklarını kreşe bırakan aileler için kreş imkanlarından tutun da huzurevlerindeki yatak sayısına kadar vatandaşın hayatına dokunacak çalışmalar yapacağız.

İZMİR'DE GAYRİ RESMİ 600 BİN SIÐINMACI VAR

-Parti olarak kendi varlığınızı sığınmacı karşıtlığı üzerinden konumlandırıyorsunuz. Belediye-sığınmacılar ilişkisini nasıl tasarlayacaksınız?

Sığınmacılar konusu ülkenin beka konusudur. Milletimizin belli bir kesiminin gözü bu konuda açıldı ancak belli bir kesimi bu konuda uyuduğu, farkında olmadığı bir tehdit var. 13 milyon sığınmacı şu an ülkemizde… Gayri resmi 18 milyon sığınmacı var. İlimizde resmi 300 bin, gayri resmi 600 bin sığınmacı var. Bunlar kaçak… Bunların bir miktarına geçici belge verildi. Geçen seçimlerin öncesinde sayın Özdağ '1,5 milyon sığınmacı oy kullanacak' dedi. Dönemin İçişleri Bakanı Soylu bunu yalanladı, 200 bin kişi oy kullanacak dedi. Genel başkanımız hayal dünyasından konuşmuyor, onun da kaynakları var. Bugün milli devletimiz bu gelişmelerde rahatsız… CHP de 'bakanlığın verdiği rakama inanıyoruz' dedi. Seçim bittikten sonra ise gerçeği anladılar ve dönüş yaptılar. 1,5 milyon kaçak oy kullanan var dedi Kılıçdaroğlu. CHP kazansın, aman bunlardan kurtulalım dedikçe sen o kişilerin oylarının namusunu koruyamadın. 17 bin sandıkta görevliniz yok. Ülkenin kurucu partisisin.

BUNLARI GÖNDERMEZSEK 2030'A KADAR SURİYELİ NÜFUSU 21 MİLYON OLACAK

Sığınmacıların üremesi ülkemizde 5,3… Türk insanının üremesi 1,50… Biz 1 çocuk yaparken onlar 3 çocuk yapıyor. Şu an ülkemizde 5 milyon Suriyeli var. Afganlar, Afrikalılar vs ile birlikte resmi olarak 13 milyon… Kevgir ettiler sınır kapılarımızı, her gün 500-1500 arasında sığınmacı ülkemize giriyor. Bu hızla giderse 2030'da bu sığınmacıları yollamazsak 5 milyonluk Suriyeli nüfusu 21 milyon olacak. Şu an 5 milyon Suriyeli'nin 1 milyonu 0-9 yaş arası… Biz genç nüfusuz diye övünürken yaşlanıyor nüfusumuz… Ekonomideki sıkıntılar sebebiyle Türk vatandaşı 3 çocuk yerine 2, 2 çocuk yerine 1 çocuk yapıyor. Bunlar yaptılar mı 7-8 tane yapıyorlar. Yolda görüyorsunuz Suriyeli birisi. 'Kaç kardeşsiniz?' diye sorduğumuzda '16 kardeşiz' diyen var.

BUNLARI AT PAZARLIÐI YAPAR GİBİ ÜLKEMİZE ALIYORUZ

Afganların içinde ise ne kadın ne yaşlı vardı. Hepsi 20-35 yaş aralığında ABD'nin Taliban'a karşı kullandığı istihbarat ayaklarıydı bunlar. ABD, oradan çıkınca para karşılığında Türkiye'ye attı. Türkiye bunların karşılığında para alıyor. Macar Cumhurbaşkanı 'batı ülkeleri olarak minnettarız. Göçmenlerden bizi kurtardı' dedi. Fransa Cumhurbaşkanı ziyareti oldu, geçtiğimiz günlerde İngiliz hükümetiyle görüşüldü. Biz bunları at pazarlığı yapar gibi ülkemize alıyoruz. Bunlar ülkeye ümmetçi zihniyeti alıyor, Sünni mezhebinden olması isteniyor, bir yandan da hilafet söylemleri dillendiriliyor. Bunlar hayal değil. Suçlama değil. Bunun savaşını verirken cumhuriyeti yaşatmak için söylüyorum. Ben ülkemi kan dökerek kurdum. Bu kadar ucuz olamaz hiçbir şey… 250 bin dolara vatandaşlık satıyorlar. Bunu yaparlarken adamın 3 karısı, 25 çocuğu var. Bir anda 28 kişi vatandaş oluyor. Dünyada emsali yok.

İZMİR'DEN 600 BİN SIÐINMACIYI ÇIKARIP ATIN, KİRALAR DÜŞER
Hastanelerde bunlara bedava bakıyoruz, ilaçları bedava, dükkan açarken ruhsat vermezler, üniversitede istediği bölüm bedava, hatta özel kontenjan verip memuriyet veriyoruz bunlara… Bunlarla vatandaşımız eşit rekabet edebilir mi? Hayat tabi ki de pahalı… Senede 12 milyar dolar para harcıyoruz bunlara. 164 milyar dolar para harcamışız bunlara. Depremde yıkılan evlerin maliyetinin 110 milyar dolar olduğu söylendi. Sadece yüzde 10'u teslim edildi. Neden? Çünkü para yok. Sığınmacı kaçaklara 164 milyar dolar para harcıyoruz. Onlara para var, bize yok. Bunun sebebi sığınmacı politikasıdır. İzmir'de 600 bin sığınmacı var. Üç aile bir evde kalıyor. Üç aile geliyorlar, kısa sürede 30 kişi oluyorlar. Ürüyorlar çünkü… Ev kiraları patladı. Neden patladı? 600 bin kişiye konut ihtiyacı lazım. Ev alıyorlar kısa sürede konut fiyatları artıyor. Her şey arz talepten yükseliyor. İstanbul'daki 4 milyon sığınmacıyı çekin 1 milyon yapı stoğu ortaya çıkar. Fiyatlar iner. Yapı stoğu kalmadı. İzmir'den 600 bin sığınmacıyı çıkarıp atın, kiralar düşer. 15 bin TL'den aşağı kira yok. Birbirine öyle bağlı ki… Hatay, Kilis, Antep, Kahramanmaraş'ta azınlığa düştük. Bizim esnafımızın yanına dükkan açılınca Türk esnaf kapamak zorunda kalıyor.

SADECE ÖDEMİŞ'TEKİ DAMLARDA 18 BİN SURİYELİ ÇALIŞIYOR

-Ziraat Odası Başkanı ile bir görüşme yapmıştık. Bu görüşmede tarım sektörünün Suriyelilerin eline geçtiğini söylemişti.

İlçelere gidiyoruz ve ziraat odaları başkanları ile görüşüyoruz. Sadece Ödemiş'te çiftliklerde, damlarda çalışan 18 bin Suriyeli olduğu söylendi. Bunu söyleyen ziraat odası başkanlığı… Her yer feryat ediyor. 20 gün önce Manisa Ticaret Odası Başkanı açıkladı. Verilen fon karşılığında eşit vatandaş statüsünde ticaret odaları himayesinde Suriyelilere Manisa, Balıkesir, Aydın, Denizli ve İzmir'de toprak verildiğini açıkladı. Manisa Valisi, 4 ilin oda başkanı imzaladı, siz de imzalayın diyor. Oda başkanı 'ben imzalamam, bunlar eşit vatandaş değiller, Suriyelilere toprak verilmesine karşıyım' dedi. Bu tür yerler bizim soydaşlarımıza verilir. Bunlar soydaşım değil. Bunları mesela Ürdün, Katar, BAE, Suudi Arabistan aldı mı? Almadı.

BELEDİYE HİZMETLERİNDEN 1 LİRAYA FAYDALANILIYORSA ONLAR 3 LİRAYA FAYDALANACAKLAR
Biz kesin olarak ne BM hukukunda ne insan hakları hukukunda onlara bizim işyeri açarlarken iş yeri ruhsatı verme gibi bir durumumuz yok. Onları eşit vatandaş statüsünde görüp de onlara ruhsat verme durumumuz yok. Ruhsatları iptal edilecek. Arapça tabelalar kaldırılacak. Uluslar arası patentli firmalar dışında… Su ve ulaşım da dahil olmak üzere Belediye hizmetlerinden 1 liraya faydalanılıyorsa onlar 3 liraya faydalanacaklar. Caydırıcılığı önlerine koyacağız. Bu şehirde yaşamalarının bir bedeli olduğunu göstereceğiz. Ülkelerine dönmeleri için teşviklerde bulunacağız, yol masraflarını belediye bütçesi ile karşılamaya hazırız. Zafer Turizm ile onları memleketlerine göndereceğiz.

UYUŞTURUCU MAFYALARI AFGANLARLA BİRLİKTE ÜLKEYE GİRİYOR
Bunların BM hukukunda, insan hakları hukukunda karşılığı yok. Bunları istediğimiz zaman yollarız. Bakın Pakistan uzun yıllar önce aldı, herkesi kapı önüne koyuyor. İç güvenlik sorunu oluştu. Bunlar ülkeye girerken güvenlik filtresinden geçmediler. Geçen hafta bir terörist yakalandı, 'Afganlarla ülkeye girdim' dedi. Baronlara yönelik operasyonlar yapılıyor. Bunlar ülkeye uçakla, gemiyle gelmedi. Sınırdan mülteci gibi geçiyorlar. Teröristler, uyuşturucu mafyaları, tecavüzcüler giriyor. Bunlar hem iç güvenlik sorunu hem demografik sorun… Yarın emperyal yapılar bunları Afganları geçmişte kullandıkları gibi iç savaş tetikleyiciliği yapılabilir. Irak, Suriye misali üniter yapımızı dağıtmak üzere kullanılabilirler. 2040 BM Raporu'nda küresel ısınma ve susuzluk sebebiyle ciddi bir göç dalgası olabileceği 250 milyon-1 milyar civarında bir göç olabileceği ve göçün ana merkezlerinden birinin Türkiye olabileceği belirtiliyor. Tarım Bakanı '2030 yılında 220 milyon nüfusa göre tedbir almaya başladık' diyor. Önü kesilmezse Türk milleti için felakettir.