24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle bugün “Cumhuriyetimizin Eğitim Devrimi” üzerine yazmak istiyorum.

Öğretmenler, toplumların ilerlemesinde ve medeniyetlerin yükselmesinde en önemli unsurlardan biri… Öğretmenlik dünyanın en saygın mesleklerinden biri… 24 Kasım Öğretmenler Günü, Türkiye’de öğretmenlerin emeğini onurlandırmak ve Cumhuriyetimizin temel ilkelerinden biri olan eğitim devrimine vurgu yapmak için anlamlı bir fırsat.

Yapay zekâ devriminin yaşandığı şu yıllarda görüyoruz ki, ülkelerin küreselleşen dünyada varlıklarını güçlendirebilmeleri, araştırma-geliştirmeye önem verilmesi, bilimsel gelişimin sağlanmasıyla olanaklı…

Toplumsal ve ekonomik yapılarını, sanayilerini ve eğitim sistemlerini bilimsel yeniliklere göre uyarlayan ülkeler, çağdaş dünyadaki ilerleme yarışında ön sıralarda yer almaktadır.

O çağdaş dünya da bize Büyük Atatürk’ün gösterdiği “muasır medeniyet” seviyesidir.

Unutmayalım bilimsel ve teknolojik gelişme, ekonomik büyümenin itici gücünü oluşturmaktadır. Bilimi geliştirmek, bilgiyi üretime dönüştürerek ülke insanlarının mutluluğunu artırmak tüm ulusların ortak amacıdır. Türkiye de bilime ve teknolojik gelişmeye bu gözle bakıyor Cumhuriyet’in kuruluşundan beri…

Peki bugünlere nasıl geldik?

Mustafa Kemal Atatürk, eğitimin bir ulusun geleceği için ne denli kritik olduğunu her fırsatta dile getirmiştir. "Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir" sözü, öğretmenlerin Cumhuriyetin inşasındaki vazgeçilmez rolüne ışık tutar. Atatürk’ün 24 Kasım 1928’de "Başöğretmen" unvanını kabul ettiği gün, yalnızca bir sembol değil, aynı zamanda modern eğitimin temellerinin atıldığı bir dönüm noktasıdır.

Şu devrimleri kimse unutmasın!

Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında gerçekleştirilen eğitim devrimi, Türkiye’nin modernleşme sürecinde temel taşlardan biri olmuştur. Bu devrim, yalnızca eğitim kurumlarının yapısında değil, aynı zamanda eğitim anlayışı ve içeriğinde de köklü değişiklikleri kapsamaktadır.

Tevhid-i Tedrisat Kanunu (1924): 3 Mart 1924’te kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği Yasası), eğitim sistemini laikleştirmiş ve tüm okulları Milli Eğitim Bakanlığı'nın denetimine almıştır. Medrese eğitimi kaldırılmış, modern ve bilimsel eğitime dayalı okullar yaygınlaştırılmıştır.

Harf Devrimi (1928): Arap alfabesi yerine Latin alfabesi kabul edilmiş ve halkın okur-yazar oranını artırmayı hedefleyen geniş çaplı bir okuma-yazma seferberliği başlatılmıştır.

Millet Mektepleri (1929): Millet mektepleri açılarak halkın yeni harfleri öğrenmesi sağlanmıştır. Bu girişimde Mustafa Kemal Atatürk bizzat dersler vermiştir.

Kadınların Eğitimi: Cumhuriyet, kadınların eğitimi konusuna özel bir önem vermiştir. Kadınlar, eğitim devrimiyle birlikte eğitimin her kademesinde yer almaya başlamış ve mesleki alanlarda daha fazla görünürlük kazanmıştır. Karma eğitim sistemi benimsenmiş, kız ve erkek çocuklarının birlikte eğitim görmesi sağlanmıştır.

Köy Enstitüleri (1940-1954): Köy öğretmenleri yetiştirmek amacıyla kurulan Köy Enstitüleri, kırsal alanlarda eğitim yoluyla toplumsal kalkınmayı amaçlayan bir projeydi. Bu enstitülerde öğretmen adayları sadece akademik bilgi değil, aynı zamanda tarım, sanat ve zanaat konularında da eğitim almıştır.

Eğitimde Laiklik: Cumhuriyet, eğitim sisteminde laik bir yaklaşımı benimsemiştir. Din dersleri zorunlu olmaktan çıkarılmış, eğitimde bilimsel ve akılcı bir yöntem öne çıkarılmıştır.

Eğitim Fırsatlarının Yaygınlaştırılması: İlköğretim ücretsiz ve zorunlu hale getirilmiş, Türkiye’nin her köşesinde yeni okullar açılmıştır. Meslek okulları, sanat okulları ve öğretmen okulları gibi çeşitli eğitim kurumları kurulmuştur.

Üniversite Reformu (1933): İstanbul Üniversitesi’nin yeniden yapılandırılmasıyla başlayan üniversite reformları, bilimsel araştırmaların gelişmesini ve modern akademik anlayışın yerleşmesini sağlamıştır. Yurtdışından getirilen bilim insanları, eğitimde uluslararası standartların yakalanmasına katkı sağlamıştır.

Halk Eğitimi ve Halk Evleri: Halk Evleri ve Halk Odaları gibi kurumlar aracılığıyla yetişkin eğitimi ve kültürel faaliyetler desteklenmiştir. Bu kurumlar, sadece okuma-yazma kursları değil, aynı zamanda tiyatro, müzik, el sanatları gibi kültürel etkinlikler de düzenlemiştir.

Cumhuriyet'in eğitim devrimi, toplumu okuryazar, özgüveni yüksek, modern bir yapıya kavuşturmayı amaçlamıştır. Eğitim, sadece bireysel gelişim için değil, aynı zamanda toplumsal kalkınma ve ulus inşası sürecinde bir araç olarak değerlendirilmiştir.

Bugün, ülkemizin dört bir yanında, zorluklara rağmen görev yapan öğretmenler, Cumhuriyetimizin eğitim mirasını yaşatmaya devam ediyor. Onlar sadece bilgi aktaran kişiler değil, aynı zamanda özgür düşüncenin, bilimsel bilginin ve etik değerlerin ışığını taşıyan rehberler olarak bakalım.

Öğretmenler, yarınlarımızın mimarlarıdır. Eğitime verilen her destek, öğretmenlerimizin değerini bilmek ve onlara gereken saygıyı göstermekle anlam kazanır. Atatürk'ün ifade ettiği gibi, "Yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır."

Bu yüzden 24 Kasım, yalnızca bir kutlama günü değil, öğretmenlerimize duyduğumuz minneti ifade etme günüdür.

Şu da unutulmamalı: Lâik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin, aklın ve bilimin aydınlığında yükselmesi, bilimsel ilerlemeye süreklilik kazandırarak bilgi toplumu düzeyine ulaşması, bilgi ve teknoloji üretiminde dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alması temel önceliğimizdir. Bu konuda, bilim alanında çalışma yürüten kuruluşlarımız başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerine görev düştüğünü hiç aklımızdan çıkarmamalıyız.

Tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutlar, ülkemizin eğitimde çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmasında emeği geçen herkesi saygıyla ve minnetle anmak isterim.