Hayatımızda aldığımız her karar, yaptığımız her seçim, kim olduğumuzu, değerlerimizi ve hayata bakış açımızı şekillendiriyor. Bazen küçük bir seçim bile, kim olduğumuzu açıkça ortaya koyuyor.

Seçimlerimiz, yalnızca bizi tanımlamakla kalmaz, aynı zamanda geleceğimizi de inşa eder. Her bir karar, bazen farkında olmadan bir yola girip, bizi başka insanlarla ve deneyimlerle buluşturur. Küçük ya da büyük, doğru ya da yanlış fark etmeksizin her seçim, ruhumuzu şekillendiren birer yapı taşı gibidir.

Bu bakış açısıyla, seçme özgürlüğümüzü korumanın ve kendimizle uyumlu kararlar almanın, aslında öz değerlerimizi tanıyıp onları hayatımıza yansıtmakla doğrudan bağlantılı olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü değerlerimiz, hayatı nasıl yaşamak istediğimizi belirler ve seçimlerimiz de bu değerleri yansıtır. Bu nedenle, her adımda kendimize şu soruyu sormak önemli olabilir: Bu seçim beni gerçekten ben yapıyor mu?

Dünyanın en büyük ülkesinin başkanlık için verdiği karar da önemli basit bir seçimde kullandığın oy da…

Siyasi tercihler de aslında kişisel değerlerimizin, inançlarımızın ve dünyayı nasıl görmek istediğimizin bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Her seçmen, oyunu kullanırken ya da bir siyasi duruş sergilerken, aslında kendi yaşam görüşüne, ideallerine ve toplum için arzu ettiği geleceğe göre bir karar veriyor.

Bir siyasi partiyi ya da adayı desteklemek, yalnızca bir kişiyi ya da grubu desteklemek değil, aynı zamanda onun temsil ettiği değerleri ve vaat ettiği geleceği de desteklemek anlamına geliyor.

Mesela yaşlı Avrupalı siyasi tercih yaparken, kişinin kendine 'Bu parti ya da aday benim değerlerime gerçekten uygun mu?'ve 'Bu tercihim toplumun genel yararına ne kadar katkıda bulunur?' gibi soruları sorar. ABD seçmeni soruyor mu acaba?

Siyasi tercihlerde, bireylerin temel değerleri, örneğin adalet, özgürlük, eşitlik, çevre duyarlılığı ya da ekonomik güvence gibi konular, ön planda olur.

Çevre duyarlılığı demişken Amerikan köylüsünün ne kadarının Valensiya'daki son çevre felaketi haberi olduğunu merak ediyorum açıkçası.

İnsanlar gelişmiş ülkelerde genellikle bu değerlerden hangilerinin kendileri için en önemli olduğunu düşünür ve bu değerlere en yakın aday ya da partiyi seçmeye çalışır. Ancak burada önemli bir nokta var: Bazen siyasi tercihler yalnızca bugünkü vaatlere değil, geçmişteki eylemlere ve güven unsurlarına da dayanır. Çünkü seçmen, sözlerin ötesinde güvenilirlik ve tutarlılık arar.

Bir başka açıdan bakıldığında ise, siyasi tercihler toplumsal değişimi yaratmanın en güçlü yollarından biridir. Bir oy, sadece bir bireyin sesi gibi görünebilir, ama toplumun genelini etkileyen büyük kararların bir parçası olur. Bu yüzden, toplumu dönüştürme gücüne sahip bu seçimlerde, seçmenlerin bilinçli, düşünceli ve uzun vadeli bakış açısına sahip olmaları çok değerlidir.

Trump'ın zaferi ile son ABD seçimi dünyanın çevreye duyarlı kesimlerinde büyük kaygı yaratmış durumda…

Aslında en duyarlı olması gereken Amerikalılar ama… Çünkü ABD tarihinde görülmemiş bir kuraklık yaşanıyor… ABD eyaletlerinin neredeyse tamamı kuraklıkla karşı karşıya, eşi benzeri görülmemiş bir sayı bu. 150 milyondan fazla insan ve 318 milyon dönümlük ekin, rekor sıcaklıktaki yazdan sonra kuraklıktan etkilendi

ABD Kuraklık İzleme Kurumu'na göre Alaska ve Kentucky hariç tüm ABD eyaletleri, eşi benzeri görülmemiş bir sayıyla kuraklıkla karşı karşıya.Ülke sonbaharı yaşarken ve rekor sıcaklıktaki yazdan uzaklaşırken bile kuraklıklar artmaya devam ediyor.

Bu gerçeklik, öncelikle insanların fosil yakıt yakmasıyla tetiklenen küresel ısınmanın ve iklim krizinin yalnızca son örneği.

Geçen ay, dünyanın su döngüsünün 'insanlık tarihinde ilk kez' dengesiz olduğu bildirildi. Yaklaşık 3 milyar insan su kıtlığıyla karşı karşıya bütün dünyada ve 'İklim krizi diye bir şey yok, fosil yakıtları yakmaya devam edelim' diyen bir insan Başkan seçiliyor.

Başlığımıza dönersek 'seçimlerimiz kadarız!'