Her Pazar…
Bu köşe Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ündür…
Yaşamından... Özelliklerinden... Savaşlarından...
Aşklarından... Evliliğinden... Yoktan yarattığı Cumhuriyet’ten...
Bir Devlet inşa edip, Cumhuriyet’le taçlandırmasından...
Ve...
Olmazsa olmaz, sadece “1000 gün” süren evliliğinden…
Ve...
Bu millete “57 yaşında” veda edişinden...
***
Sekiz yıldır bitmedi...
Bitecek gibi değil...
Gazi Mustafa Kemal’den...
Hep bu köşede söz ettik, birlikte tazelendik…
Bu kez…
Türk Edebiyatı’nın ölümsüz kalemi...
16 yıl önce kaybettiğimiz...
“Mustafa Kemal’le 1000 gün” kitabının yazarı Nezihe Araz ve...
Basın Tarihimiz’e...
“Şeyhül Muharririn”...
Yani...
“En kıdemli Gazeteci” olarak geçen...
Milliyet’in unutulmaz imzası Burhan Felek’in köşe yazısı ile...
Sizi baş başa bırakıyorum...
İyi okumalar...
***
10 Kasım 1938’den sonraki günleri...
Bir zifiri karanlıkla örülüydü...
Sabırlı bekleyiş...
“12 Temmuz 1975” tarihine kadar devam etti...
Ertesi gün...
Gazeteler O’nun vefat haberini verdiler...
Sessiz... İddiasız... Hüzün dolu...
Bir gidişti bu...
İzmir’in kurtuluş günlerine...
Yeni bir “yıldız” gibi doğan...
Heyecanlı... İddialı... Güven ve umut dolu...
İzmirli bir genç kızın...
Türkiye gündemine doğması olayına...
Hiç benzemiyordu O’nun bu sessiz gidişi...
Mesleğimizin büyük ustası merhum Burhan Felek...
O günkü “Milliyet Gazetesi”ne...
“Latife Hanım”ın adını zikrederek şunları yazıyordu:
***
Bugün basının belki de en (*)“mevsuk” haberleri arasında...
Atatürk’ün sabık eşi Latife Uşşaki hanımefendinin vefatını (**) “teesürle” öğrendik...
Türkiye’de zaman zaman (***)“şayan-ı dikkat” ve hürmet kadınlar gelmiş geçmiştir... Latife Hanım, yıllar önce Türkiye’nin kurtarıcısı, dünyaya gelmiş geçmiş büyük kumandan ve dahilerinden Gazi Mustafa Kemal Paşa ile, Türkiye’nin Kurtuluş zaferini hemen takip eden günlerde evlenme cesaretini kendinde görmesi, nefsine ve kadınlığına olan güvenin delilidir... Takdire değer...
Latife Hanım, bir kadın olarak...
Soyunun meziyetlerinden kedine düşenden fazla pay almıştır, kanısındayım...
Kültürlü, bilgili, birkaç lisana vakıf aydın bir Türk hanımıydı...
Kendisini bir vapur seyahatinde tanımıştım...
Bilgisi, edası, yerini dolduruşu beni tesir altında bırakmıştı...
Hangi konuya değinseniz...
Geniş bilgi sahibiydi...
O kadar ki...
Bu bilgi bazen O’nun (****)“feminite” hasletlerini...
İkinci plana itecek kadar ağır basıyordu...
Kendisini o vapur seyahatinden sonra bir daha hiç görmedim...
Fakat pek mazbut (düzenli) ve mehcur (ayrı düşmüş) hayatının...
Kapandığı bugün...
O’nun vaktiyle Atatürk’ün zevcesi (eşi) olarak taşıdığı şerefli mevkiinin...
İcaplarını sonuna kadar muhafazaya muaffak olduğu inancına varmış bulunuyorum...
1923 Ocak ayında Gazi Paşa ile izdivacından...
1925 Ağustos ayındaki ayrılışlarına kadar...
Türkiye’nin bu “Devlet Hatun”u...
Gazi Mustafa Kemal Paşa’dan ayrıldıktan sonra da öyle kaldı...
Biz buna “kader” diyoruz...
Latife Hanım’a...
Allah’tan gani gani rahmetler dilerim...
Nokta...
(*)Mevsuk: Doğru, güvenilen... (**)Teessürle: Üzülerek... (***)Şayan-ı dikkat: Dikkate değer... (****)Feminite: Kadınlık...
Sonsöz: Bir yabancı yazarın “Yaşarken İlahlaşmıştı” diye tarif ettiği Atatürk’ün manevi varlığında Latife Uşaklıgil bütün arzularını, gençliğin en ateşli çağını, Allah’ın insanoğlu için yarattığı her türlü nimeti Türk milletinin şiarına yakışır bir asaletle içine gömmüş, kalbinde saklamıştı... / Anonim...