Son yerel seçimde...
Tam 46 yıl sonra Türkiye'nin 'birinci partisi' olan CHP...
Sanki...
'Sessiz Baskı' altında...
Kayyum atamaları...
Özellikle üç büyükşehir sakinlerinin haklı şikayetleri...
Önü alınamaz bir 'kadın' düşmanlığı...
Yetmezmiş gibi...
Şaşırtan bir öneri:
'Bebek katili gelsin; Meclis'te konuşsun... PKK'ya silah bıraktırsın!'
Asırlık Altıok'a gönül verenlere göre ise...
'Vatandaş bunlara kafa yorsun da CHP tökezlesin!'
Ve yine...
Gözden kaçan önemli bir ayrıntı var...
Sokağın sesine bakarsanız amaç şu:
'Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş üçlüsü birbirine düşsün; iyice yorulsunlar ve sonunda iktidar partisinin karşısında pamuk gibi yumuşacık hatta birbirine atıp – tutan bir blok oluşsun... Gerisi kolay; çünkü o bloğu parçalamak tartışmasız daha kolay olacaktır... Sonuçta kimin kazanacağı belli... Bu son derece profesyonel bir dönüştürme operasyonudur...'
***
Bazılarına göre...
CHP'nin bugünkü tablosuna bakıp...
Güzel günlerin geride kaldığını görmek zor değil...
'Kaleyi içten fethetmek için kolları sıvamak işte buna denir...'
'Nasıl yani?' demeyin...
Gelişmelere bakın!
Özgür Özel'in, Genel başkan seçildiği...
CHP'nin 38'inci Olağan Kurultayı'nın üstünden...
Tam bir yıl geçti...
...Ve, bi'anda...
Sesi, sedası çakmayan CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı...
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in...
'Normalleşme devam edecek' sözlerine tepki gösterdi...
Bununla da kalmadı...
Özel'in yürüttüğü politikaların...
Partide ve seçmenler arasında tartışma yarattığını iddia etti...
Bomba eleştirinin son cümlesi ise...
CHP'de yeni bi'şeylerin başlayacağının...
Adeta işaret fişeğinden farksızdı:
'CHP'nin her genel başkanı son derece saygındır ama padişah da değildir... Gerekirse kurultaya gidilir; kurultay bir haktır...'
Ortalık ister istemez karıştı...
Üstelik, fırtına hala etkisini göstermeye devam ediyor...
İşte, sıkıntı da burada başlıyor...
Çünkü...
Hızlı bi'şekilde saflar oluşmaya başladı...
Önce milletvekilleri, ardından kapalı devre belediye başkanları...
'101 yaşındaki CHP böyle yürüyebilir mi?'
Diyerek...
Puslu havayı dağıtmak isterken...
Altıok'un patronu Özgür Özel...
Önce Kurultay isteğine karşılık verdi:
'Kendine güvenen tüzüğü açsın okusun, ne talep ediyorsa etsin... Kimse benden öyle kurultay talep etmesin. Şimdi ben (Hodri meydan bir kurultay yapalım) desem iki ay onunla meşgul olacağız... Özel kurultayı kazanacak, Özgür Özel güçlü lider olacak ama içe döndüğümüz için partinin oyları yine düşecek... Bunu mu istiyorlar? Benim işim Erdoğan'ı erken seçime zorlamak, birilerinin işi de beni Kurultay'a zorlamak ama gücü yok benden rica ediyor... Geçmişte ezdiğin örgüt karşına geçmiş, yanında değil... Sen dönmüşsün benden Kurultay talep ediyorsun... Parti yine kendini tartıştıracak, Erdoğan nefes alacak... Gücü olan buyursun, kendisi çıksın, benden talep etmesin...'
***
Bitiriyoruz...
İşte, son bir yıl içinde yerel seçimde CHP'yi...
Yarım asır sonra 'birinci parti' yapan Özgür Özel...
Parti içi muhalefetin...
Yine, yeni, yeniden 'Kurultay' isteğine...
Sırtını dönerek yoluna devam etmesi...
Bugünün Siyaset arenasında...
Nasıl değerlenecek?
Bu soruyu...
Asırlık CHP'de...
Neredeyse hemen her '1 Numaralı' koltukta görev yapmış…
Değerli büyüğüm Bülent Baratalı'ya sordum...
İşte Sayın Baratalı'nın yorumu:
'Sayın Bahçeli, başlattığı açılımda Abdullah Öcalan'a (Umut Hakkı) tanınması, karşılığında ise, Gazi Meclis'e gelip kürsüden konuşarak örgütü dağıtmasını ve PKK'nın silahlarını bırakmasını istemişti... Ancak tahmin ettiğimiz gibi bu söylemlerin arkasında Sayın Erdoğan'ın bir kez daha seçilmesi için o çağrının yapıldığını bizzat Bahçeli'nin ağzından duyduk... Erdoğan'ın seçilebilmesi için önünde iki yol var... Birincisi Meclis'in seçim kararı alması, ikincisi yeni anayasa yapılması ve Erdoğan'a yeni olanaklar tanınması... Ne var ki; anayasa değişikliği için yeni yandaş desteği gerekiyordu... DEM Parti'nin desteği için önce Sayın Bahçeli elini uzattı... Ardından Sayın Cumhurbaşkanı da, (Uzatılan eli sıkı tutun bu tarihi bir fırsattır...) diyerek Bahçeli'ye destek verdi... DEM, henüz bu fırsatı yetkili kurumlarında tartışıp bir karara ulaşmadan aniden kayyum operasyonları başladı... Zaten DEM de yeni anayasa değişikliği ile umduğunu bulamayacağını biliyordu; nitekim Bahçeli'nin uzattığı eli tutmadı... Sıra CHP'nin içini karıştırmaya gelmişti... Sayın Erdoğan, bunu da Esenyurt'a kayyum tayin ettirerek başlattı... Bu sırada CHP'de cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusunda polemikler devam ediyordu... Tam bu sırada gizli - saklı yürütülen Kurultay toplanmasını eski genel başkan yardımcısı Ordu Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı dillendirdi... Elbette Kurultay üyeleri tüzüğe göre Kurultay'ın toplanmasını isteyebilirler... Bu onların hakkıdır ama doğru mudur? 46 yıl sonra birinci parti olmuş, gücüyle iktidara yürüyen CHP'yi Kurultay'a davet etmek çok yanlıştır... Bu halkın umudu haline gelmiş, ülkemizin dört bir yanında işçisiyle, köylüsüyle, sivil toplum kuruluşlarıyla yoğun program yürüten, ayrıca yetkili kurullarında iktidar hazırlığı yapan CHP'ye yapılmış olumsuz bir davranıştır... Partiyi yıpratacaktır... Bu noktadan sonra CHP'nin yapacağı; parti içi karışıklığa yol açmamak, üyesinden genel başkanına kadar yıllar sonra yeşermiş iktidar umudunu halkıyla birlikte tamamına erdirmektir... CHP'yi yıpratmak isteyenlerin ikinci konusu, Cumhurbaşkanlığı adaylığıdır... Bunun parti içinde konuşulması çok erkendir... Zamanı gelince 1.600 üyesi olan CHP, sorunu basiretle hakkıyla, layıkıyla çözecek ve adaylığı en ehli olana verecektir... Bu konuda hiç bir sorun yoktur... CHP, bir olmalı, iri olmalı ve diri olmalıdır... 101'inci yaşını sürdüren dünyanın en eski siyasi partilerinden biri olan CHP, bugüne değin, büyük tuzaklardan başarıyla çıkmıştır bu tuzaktan da başarıyla çıkacaktır...'
Nokta...
Sonsöz: 'Akıllılar önceden ağlarlar; bilgisizler ise sonunda başlarını vururlar... / Hz. Mevlana...'