Nüfus arttı, geçim zorlaştı, göçler başladı… Özellikle büyük kentlerin merkezleri doldu. Yollar daraldı, trafik içinden çıkılmaz bir hal aldı. Şehirlerin çeperleri gecekondularla doldu.

1852 - 1870 yılları Fransa’da III. Napolyon’un İmparatorluk dönemiydi… O zamanlar Paris, küçük şehirlerin birleşkesi olan bir kentti. Merkezi de neredeyse Ortaçağdaki haliydi…

İmparator, sürgün günlerinde Londra’dan çok etkilenmişti. Politikacı ve Şehir Plancısı olan arkadaşı Seine Valisi Baron Haussmann’ı, Paris’i, Londra’laştırmakla görevlendirdi!

Bu nedenle ; kentsel dönüşüm önce Paris’ten başladı… Çünkü Paris bir başkentti. ‘Her şeyi, insanları, beyinleri, servetleri kendine çeken bir karar ve kanaat merkeziydi…’

Alyanak’ın… Konak’taki tütün depolarını yıkarak meydanı açması. Dönüşü zorlaştıran Alsancak’taki kilisenin bahçesini köşeden yıkarak yola katıp, Papayı kızdırması var ya…

Haussmann’da Paris’in eski dar sokaklarını yıkarak ; geniş caddeler, bulvarlar, parklar ve meydanlarla… Paris’in kentsel dönüşümünün % 60’nı gerçekleştirdi. Ortaçağ Parisi bugünün Paris’i oldu!

Bunlar olurken spekülasyonların da sonu gelmedi… Moda deyimle, bir takım rant çeteleri de oluştu. Bir söyleme göre de Valinin eşi bir arkadaş toplantısında şu ‘safça’ sözleri söyledi : “Çok tuhaf… satın aldığımız her gayrimenkulün önünden… sonradan bir ana yol geçiriliyor.”!

Yaygın söylentilerle Haussmann’da görevden alındı. Hani “Elin ağzı torba değilki büzesin” diye bir atasözümüz var ya.. Böyle şeyler de oluyor işte!

***

Her zaman hemen herkesin hayaliydi : “Yeterki başımızı sokacak bir göz de olsa, bir evimiz olsun.” ‘Emeklilik gelsede İkramiyemle bir ev, ucundan da azıcık ekleme ile bir de araba alsam’ derlerdi de… mazide kalmıştı o günler!

Artık nostaljik olan o zamanlarda alınan evler eskidi. Oturanlar yaşlandı. Asansör de vaz geçilemez ihtiyaç oldu. İmitasyon gibi de olsa, bina yenilemeye de (kentsel dönüşüme!) başlandı. Ama artık ne mümkün ki, kimi insanları da yeniden kiracılığa dönme, ödenmesi zor kredi borçlusu olarak kalma korkusu sardı…

Oysa, göğün tapusu yok ki… emsal artışı için bir çaredir deniyor, dört gözle de bekleniyor! ‘Esenliğe açılacak geniş kapılı çözüm yolları’ aranıyor. En yapılabilir olan da, bu yol oluyor.

***

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay… Özellikle kentsel dönüşüm konusu üzerinde de çok duruyor…

Bir taraftan Örnekköy’de, İzbeton Kentsel Dönüşüm alanında kooperatifler kanalıyla yapılan inşaatları canlandırmaya çalışıyor.

Bir taraftan da Menemen Koyundere’de 465.000 m2’lik alanda, Ege Şehir Planlama kanalıyla çok sayıda sosyal konut yapımını planlıyor… Kentsel ambiyans yaratarak konut sorununu çözme yolunda ilerliyor…

Başkanın başarılarıyla muhalefet alanı gittikçe daralan ve ; Körfez, İzbeton ve Ege Şehir Planlama üçlüsünde sıkışıp kalan muhalif düşüncenin elinde koz kalmaması için değil elbette, elzemliği nedeniyle önce Körfezde dip temizliğinden başlayarak, kucağında bulduğu bu sorunu yok etmeye de başlıyor…

Tamamlanmış çok sayıdaki sosyal projeler yanında İzmir’in ; Basmane çukuru, Hilton, Santral Garaj, Opera Binası, Fazlar, Kültürpark alanının bina ve tesislerden arındırılması, Karşıyaka Statyumu, Mürsel Paşa alt geçidi, Şemikler-Yalı Mahallesi araç üst geçidi gibi kronikleşmiş sorunlarını da çözme yolunda…

Başka bir partiye girme gibi… insaf dışılıklara bakmayan. Parti içinde bile, kimilerinde duyguların körelmesi ile mızırdanmalara da aldırmayan Cemil Başkan ; Daha şimdiden İzmir’i… ilmek ilmek örüyor. Karşılığı arttıkça, İçsel büyüklüğü ile de, halka minnet duyuyor !

İyi Pazarlar...

Yeni yılınız kutlu olsun.