'Aziz Başkan'ın yokluğu!' demiş ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu'nun seçim sürecinden uzak duruşunu ve olası nedenlerini irdelemeye çalışmıştık geçen hafta.
Bugün aynı yazıyı yeniden kaleme almanın imkanı kalmadı.
Çünkü Kocaoğlu seçim topuna 'bildiğimiz manada' girdi.
Ne önseçim sürecinin burukluğu kaldı üzerinde ne kontenjan sürecinin kırgınlığı…
Son günlerde Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu İzmir'e davet ettiği gün kadar heyecanlı görünüyor Aziz Başkan… Çok sevdiği siyaset sahnesinde bildiği gibi top sektiriyor.
İyi de ne değişti?
Dün bir parça buruk görünen, siyasetin sıcak sürecinden uzak duran, vücut diliyle çok şey anlatan Aziz Başkan'ı böylesine sahaya iten nedir?
Tabi ki atadan-babadan partisinin dile kolay 60 yıl sonra iktidar olasılığının ilk kez bu denli yaklaşmış gibi görünmesi olabilir ilk neden. Yani Aziz Kocaoğlu'nun CHP'li kimliği…
Ya da 11 yıldır kendi deyimiyle 'anasından emdiği süt burnundan gelen' Kocaoğlu, iktidar partisinin belediye başkanı olmak gibi bir ayrıcalığı da yaşamak isteyebilir haklı olarak.
Mezarlık yerini kamulaştırma yapmadan almak, hükümet onayı gereken projelerde yıllar, aylar sonra değil Melih Gökçek gibi günler sonra yola çıkmak mesela…
Yahut 11 yıllık başkanlığının toptan hesaplaşmasını yaşamak isteyebilir AK Parti ile…
400 yılla yargılandığı, bürokrat kapılarında bekletildiği, sümen altında tutulduğu süreçlerin…
Tabi ki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da bir tetikleyici olma ihtimali var.
Memleketin en tarafsız makamı olan Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Erdoğan'ın 'partisi için yaptıklarını görünce' kıyıda-köşede durmayı kendisine yedirememiş olma ihtimali…
Yahut Cumhurbaşkanı'nın alasını yaptığı süreçte 3-5 seçim ofisi açmanın, Büyükşehir Belediye Başkanı sıfatıyla CHP nutku atmanın kimseye fazla gelmeyeceğini, yadırganmayacağını hatta 'alkış bile alacağını' görmüş olabilir.
Ama daha da önemlisi 2014'te karşısında yer alan Binali Yıldırım'ın adımlarıdır tahminen…
Kendisi gibi aday belirleme süreçlerinde oyun dışında tutulsa da Yıldırım'ın İzmir'den elini eteğini çekmeyip üzerine AK Partili Belediyelerin olduğu ilçelerdeki çalışmaları Kocaoğlu'nu sahaya çeken etmenlerin başında yer alabilir.
2008'deki 'arsenikli su' sürecinden Bakan Veysel Eroğlu ile ince bir hesabı varsa da…
Yahut altın madenine tercih edilen Çamlı Barajı sürecinden…
Erdoğan, Yıldırım ve de 11 yıllık AK Parti dönemiyle toptan hesaplaşma refleksi CHP'nin 'koalisyon da olsa' iktidar olasılıklarıyla birleşince, genel başkanını İzmir'e davet etmiş belediye başkanının 'küstüm, oynamıyorum' deme şansı da haliyle kalmıyor.
Ev sahibi sıfatıyla alınacak sonuçtan doğrudan sorumlu tutulma ihtimali de cabası tabi ki. Dolayısıyla da Kocaoğlu, tüm bu faktörlerin etkisiyle bugün yakasına CHP rozetini takarak seçim ofisi açılışlarına katılıp, seçmeni ikna süreçlerinde aktif rol oynuyor.
Bu kadar ithal adayın olduğu bir süreçte İzmir'i tüm dengeleriyle bilen Kocaoğlu'nun sahaya inmesi doğrusu CHP için kazançtır. Hem de büyük bir kazanç…
Seçim beyannamesiyle ve de önseçimle belirgin bir hava yakalamış olsa da CHP'nin bu rüzgarı 7 Haziran'a kadar sürdürmekte zorlanma ihtimali var.
Kaldı ki AK Parti'nin 'Onlar konuşur, biz yaparız' kampanyasını yabana atmamak gerekiyor.
Yani iktidar partisi, 13 yılın yorgunluğunu taşısa da 'devlet partisi' olma gücüyle kolay pes etmeyeceğini, elindeki tüm imkanları sahaya yansıtacağını aleni bir şekilde gösteriyor.
Hal böyleyken, CHP'nin de dikkatini çektiği seçmeni sandığa kadar taşımak gibi bir sorumluluğu var. Bunun için de başta belediye başkanları olmak üzere halka güven veren her bir ferdine ihtiyacı var.
Kocaoğlu'nun sahaya inişini biraz da böyle görmek, yorumlamak lazım…
Gerçi 7 Haziran akşamı umulanın üzerinde bir alınırsa, yani zafer kazanılırsa, sahipleneni çok olur.
Bir mağlubiyet yahut yerinde sayma gibi durum söz konusu olursa faturanın büyüğü büyük ihtimalle Kocaoğlu'na çıkarılır.
Yok otobüs göndermedi, yok telefona çıkmadı vs…
Kimsenin başta Gaziemir'deki yeni fuar olmak üzere, raylı sistem yatırımları, üreticiye destek programları gibi yerel hizmetlerin CHP'ye katkısından söz edeceğini sanmıyorum.
Son olarak; Kocaoğlu'nun sahana bu denli aktif inmesine rağmen CHP'nin hem ülke genelinde hem de İzmir'de umulanın altında kalma ihtimali vardır. Yani yerinde sayma ihtimali…
Daha önce de belirttim…
Kabul!
İktidar yorgun ve de ziyadesiyle yıpranmış…
Ama muhalefet özellikle de ana muhalefet de öyle…
Bu seçimde oyunu merak ettiğim parti CHP değil ne yazık ki!
HDP, MHP, Vatan, Saadet gibi partilerin durumunu merak ediyorum kendi adıma... Çünkü CHP'nin çıkabileceği çıtayı az/çok tahmin edebiliyorum.
İzleyip, göreceğiz tabi ki!